Türkiye ve Hollanda hükümetleri oy için kriz çıkardı
Seçim arifesindeki Türkiye ve Hollanda krizi derinleştiriyor. AKP kendi propaganda yasağına dahi uymazken, krizden ‘evet’ oyu çıkarmaya çalışıyor.
Birkan BULUT
Ankara
AKP hükümeti, 2008 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası ile “Yurtdışında, yurtdışı temsilciliklerinde ve gümrük kapılarında her türlü propaganda yasaktır” maddesini seçim yasasına ekletti. Bu yasağın var olmasına rağmen Almanya, Hollanda gibi Türkiyelilerin yoğun yaşadığı Avrupa ülkelerinde AKP’li bakanlar referandum mitingleri yapmak istiyor. Kendi koyduğu yasağı delmeye çalışan bakanların ısrarına Avrupa’dan ret yanıtı geliyor. Önceki gece Hollanda, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun uçağının inmesine izin vermedi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’yı da sınır dışı etti. Tüm bu yaşananlar Türkiye ve Avrupa arasında kriz yaşanmasına neden olurken konuyu yakından takip eden siyasiler ve diplomatlar uyarıyor: Bu yaşanan kriz Türkiye’nin iç politikasını etkiler.
Gazetemize değerlendirmelerde bulunan Erbil Eski Başkonsolosu Aydın Selcen, Türkiye’de referandum ve Hollanda’da seçim arefesinde yaşanan gerilimin sorunun çözümünü zorladığını belirtti ve “Dış politikanın, doğrudan iç politikanın uzantısına dönüştüğü hallerde yol kazalarının yaşanması kaçınılmaz olacaktır” dedi. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise AKP’nin yurtdışındaki temsilciliklerde seçim yasağını kendisinin getirdiğini belirterek “Almanya ve Hollanda’nın getirdiği yasaklar siyaset ve ifade özgürlüğü açısından elbette yanlış. Ancak Türkiye’de her türlü ifade özgürlüğüne karşı olacaksınız, baskı altına alacaksınız sonra da yurtdışında böyle sonuçlar çıkararak mağdur olacaksınız. Yurtiçinde mağdur ederken, yurtdışından mağduriyet ithal ediyorlar” dedi.
SEÇİMLER GERGİNLİĞİ ARTIRIYOR
Erbil eski Başkonsolosu Aydın Selcen, diplomasinin mümkünü aramak, makulda uzlaşmak olduğunu söyledi. Selcen, Hollanda’nın Türkiye’nin bir bakanını sınırdışı etmesinin alışılageldiğin çok dışında uygulamalar olduğuna dikkat çekti. Selcen, Türkiye’de yapılacak referandum ve Hollanda’da Mart ortasında yapılacak seçimlerin yarattığı gergin atmosferin, ‘bunalımın yönetilme tarzını’ rehin aldığını söyledi.
AVRUPA KONSEYİ YENİDEN DENETİME TABİ KILABİLİR
Hollanda’nın Türkiye’deki en büyük dış yatırımcı ülke olduğuna dikkat çeken Selcen, sanayi yatırımlarının anlık gelişmelerden etkilenmesinin beklenmeyeceğini ifade etti. Bu konuya Vitol’ün çok yakın zaman önce Petrol Ofisi’ni satın aldığı örneğini hatırlatan Selcen, AB’nin yardımları durdurma kararının esasen yavaşlamış olan Türkiye ekonomisine ne denli olumsuz etki edeceğini kestiremediğini söyledi ve uyardı: “Ancak AB’den ziyade, kurucu üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi’nin Nisan ayında Türkiye’yi uzun zaman sonra yeniden denetime tabi kılma kararı alacağının kuvvetle muhtemel oluşunun daha çok önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum.”
Türkiye’nin yurtdışı temsilciliklerindeki seçim propagandası yasağını sorduğumuz Selcen, “Yurtdışında propaganda yasağı var. Bu yasanın hangi saiklerle çıkarıldığını bilmemekle birlikte oralarda yaşayan vatandaşlarımız arasında yurtiçindeki siyasal gerilimlerin bulundukları ülkelere taşınmamasının öngörülmüş olabileceğini tahmin ediyorum. Öte yandan, devletin imkanlarının, daha somut tabirle vergi mükellefinin cebinden çıkan kaynağın, devlet işleri yerine bir partinin siyasi propagandası için kullanılmasının irdelenmesi gerektiğini ve durum böyleyse aynı devlet olanaklarının her partiye eşit biçimde tanınması gerektiğini öne sürüyorum” diye yanıtladı.
BU HALLER TAMİRİ GÜÇ HATALAR DOĞURUR
Hangi parti iktidarda olursa olsun, diplomaside sonuç alabilmek soğukkanlı, sağduyulu olmanın esas olduğunu vurgulayan Selcen, “Yüzyıllardan beri oluşmuş diplomasi muktesebatını bir ülkenin tek yanlı değiştirmesi olası da yararlı da değildir. Halkla ilişkilerin, diplomasinin bir unsuru olmakla birlikte, omurgasını oluşturmadığı hiç unutulmamalıdır. Dış politikanın, doğrudan iç politikanın uzantısına dönüştüğü hallerde yol kazalarının yaşanması kaçınılmaz olacaktır. İşleyiş şeklinin aşağılanması neredeyse usul haline getirilmiş ‘salonun’ zamanı, ‘sahadan’ ağır işler ve salonun zamanının sahaya göre ayarlanması hızlı değil acele hareket etmek sonuzu doğurur. Bu hallerde de tamiri güç hatalar yapmak kaçınılmaz olur” dedi.
‘MAĞDURİYET İTHAL EDİYORLAR’
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, bu yasanın 2008 seçimlerin temel hükümleri kanunu ilgili değişiklik yapılmasında dair yasayla getirildiğini söyledi. Yasa teklifinin AKP tarafından Meclis’e getirilecek kabul edildiğini kaydeden Tanrıkulu, “Bu aslında doğru bir yasa değil. Seçmenin olduğu her yerde siyasetçilerle seçmenlerle buluşmalı ve kensi siyasal yaklaşımlarını anlatabilmeli. AKP’in o zamanki amacı da Türkiye’deki kutuplaşmanın yurtdışına taşınmamasıydı. Almanya ve Hollanda’nın getirdiği yasaklar siyaset ve ifade özgürlüğü açısından elbette yanlış. Ancak Türkiye’de her türlü ifade özgürlüğüne karşı olacaksınız, baskı altına alacaksınız sonra da yurtdışında böyle sonuçlar çıkararak mağdur olacaksınız. Yurtiçinde mağdur ederken, yurtdışından mağduriyet ithal ediyorlar” dedi. İktidarın Avrupa ülkelerinin bu yanlış tutumunu kullanarak “Bakın herkes bize karşı” diyerek kendi leyhlerine sonuç çıkarmak istediğini belirten Tanrıkulu, Hollanda ve Almanya ile yaşanan krizi “Çok ucuz, uzun vadeli Türkiye’nin yararına olmayan, dış ilişkilerde ağır hasar bırakacak bi tutumdur” diye değerlendirdi.
YASA MADDESİ NE DİYOR?
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan imzası ile 22 Ocak 2008 tarihinde TBMM’de başkanlığına Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri hakkında Kanunu’nda değişiklik öngören tasarı gönderildi. Kanunlaşan değişikliğin 94. maddesinin ilgili fıkrası şöyle: Yurtdışında yurtdışı temsilciliklerinde ve gümrük kapılarında her türlü propaganda yasaktır.