13 Mart 2017 09:18
/
Güncelleme: 12:38

Dink cinayeti sanığı Yılmazer: Savcı delil karartıyor

Hrant Dink suikastında kamu görevlilerinin yargılandığı davaya dönemin İstihbarat Daire Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in savunmasıyla devam ediliyor.

Dink cinayeti sanığı Yılmazer: Savcı delil karartıyor

Cansu PİŞKİN
İstanbul

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davanın duruşmasına dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in savunmasıyla devam ediliyor. Yılmazer savunmasında, iddianameyi hazırlayan savcı Gökalp Kürkçü'nün delil kararttığını iddia etti. Yılmazer, heyet başkanının "Emniyette FETÖ yapılanması var mı" sorusuna "Fethullah Gülen grubundan terör örgütü çıkmaz, çıkmayacak" yanıtını verdi.

Aralarında dönemin polis şefleri, Celalettin Cerrah, Engin Dinç, Ramazan Aküyrek, Ali Fuat Yılmazer, Ahmet İlhan Güler’in de bulunduğu kamu görevlerinin yargılandığı Dink cinayeti davasının duruşması Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor. Duruşmada tutuklu sanıklar Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek ile tutuksuz sanıklar Reşat Altay ve Ahmet İlhan Güler hazır bulundu.

TANIK İFADELERİ OKUNDU

Mahkeme daha önce tanık olarak dinlenecek kişilere karar verdiği için duruşmaya C şube polislerinin talimatla alınan ifadelerinin okunmasıyla başlandı. Tanıklar Ahmet Kurt ve Tarkan Göçen, Seyfi İnan, Yalçın Kara, Özcan Özkan'ın bulundukları illerin mahkemeleri aracılığıyla verdikleri ifadeleri duruşmada okundu. Ahmet Kurt, Daire Başkanlığı C Şubesinde çalıştığını ve Dink'in öldürüleceğine dair bilgi geldiğini ancak ne gibi çalışmalar yapıldığını bilmediğini söyledi.

Tanık olarak ifade veren Tarkan Göçen, cinayetten sonra Ali Fuat Yılmazer'in Dink'le ilgili gelen bilgilerin derlenmesini istediğini ve Dink'le ilgili raporu o zaman gördüğünü söyledi. Gökçen, Muhittin Zenit'le arkadaş olduğunu, meraktan Zenit'i aradığını olayla ilgili kimseyle görüşmediğini söylediğini aktardı.

'TRABZONLU EKİP VARDI DİYE BAĞIRIYORDU'

Cinayet zamanında Daire Başkanlığında görev yapan Seyfi İnan da tanık olarak ifade verdi. İnan, Dink gibi önemli belge ve bilgilerden şube müdürünün haberi olmamasının mümkün olmadığını söyledi. Daire Başkanlığında görevli polis memurlarından Yalçın Kara da ifadesinde şunları söyledi:  "Cinayet günü, Daire Başkanlığına gittiğimde Yılmazer, Trabzonlu bir ekip vardı onun evraklarını bulup getirin diye bağırıyordu." Özcan Özkan da Osman Hayal ile ilgili tahkikat yapılması istendiğini ve tahkikatın yapıldıktan sonra rapor yazdıklarını başka da işlem yapmadıklarını söyledi. Özkan, kendilerinin hiçbir evrak görmediklerini söyledi.

Tanık ifadelerinin okunmasının ardından Yılmazer, savunmasına başladı.

'TEZGAH VAR'

Savunmasına devam eden Ali Fuat Yılmazer, cinayetin gerçek organizasyonuna Erhan Tuncel'in görevlendirme sürecinin incelenmesiyle ulaşılabileceğini söyledi. Yılmazer, "Bu süreç deşilirse cinayet şebekesinin arkasındaki gücün ve özellikle de devlet içindeki deşifrasyonun oradan çıkabileceğine inanıyorum" dedi. Yılmazer, eylem hazırlığında olan Yasin Hayal'in yardımcı istihbarat elemanı olan Erhan Tuncel aracılığıyla engellenmeye çalışılmasının yanlış olduğunu değerlendirerek, "Eleman marifetiyle eylemciyi eyleminden vazgeçirmek gibi bir yöntemi yoktur emniyetin. Burada ciddi bir tezgah var. Erhan Tuncel'in hiç konuşulmayan telefon numarasına dinleme yapılmış ancak asıl telefonu dinlenmemiş. Böyle bir şey ancak kasti olabilir" diye konuştu.

'BÖYLE BİR HUKUK SİSTEMİNDEN HRANT İÇİN ADALET ÇIKMAZ'

Kendisine "tezgah kurulduğunu" iddia eden Yılmazer şöyle konuştu: "İstihbarat Daire Başkanı ve Strateji Dairesi Şubat 2007'deki yönetmelik değişikliğini soran savcılığa bildirmiyor. Neden? Cinayetten 1 ay sonra C2 şube konuları C5 şubeye aktarılmış. Ama bu yazı ben tutuklandıktan sonra resmileşmiş. Bu bir tezgah. Böyle bir hukuk sisteminden adalet çıkmaz, en çok da Hrant için çıkmaz. Hrant'ın mezarında kemikleri sızlar. Bunlar katilleri aklamak için suçu başkalarına yamama sistemi. Bir davanın sanığı soruşturma için görevlendirilemez. Engin Dinç'e soruşturma görevi nasıl verildi? Buradan adalet çıkar mı? Böyle bir hukuk sisteminden adalet beklemiyorum. Savcılık Engin Dinç'e imzalatacağı evrakta, İstihbarat Daire Başkanlığının taslak metnindeki, C2'nin tüm görevlerinin C5'e aktarıldığı kısmının yer aldığı nota müdahale edip bu ifadeleri çıkartmış. Savcı delil karartıyor. Cinayet günü Engin Dinç'in telefon kayıtları iddianamede yok. Oysa Dinç'in, cinayet günü ve öncesi Trabzon Jandarma İstihbarat Müdürü Metin Yıldız'la konuşmaları var."

'KORUMA HİZMETLERİ SUİSTİMAL EDİLİYOR'

Hedef şahıslar programına ilişkin konuşmasıyla savunmasına devam eden Yılmazer, koruma hizmetlerinin suistimal edildiğini iddia etti. Yılmazer, "Hrant Dink açık tehdit altındaydı. Buna rağmen yaşadığı ilde koruma için harekete geçilmemiş. İl, istihbarat prosedürü başlatmalıydı. Bunun açıklaması yok. Sabri Uzun müfettişlere verdiği ilk yazılı ifadesinde haber raporunun gereği yapılmıştır diyor. Fakat beyanlarını daha sonra değişiyor Sabri Uzun, 'F4 raporunu görmemiştim onu görseydim böyle demezdim' diyor. 9 nolu F4 raporu İstanbul tarafından usulsüz olarak basına sızdırıldı. Herkesin haberi var bundan. Görmedim diyen yalancıdır. Neden herkes aynı dönemde benzer yalanları söylüyor? Bunun araştırılması gerekir. Bunlar devlet içinde örgütlenmiş derin bir çeteye işaret ediyor. Bu suç ortaklığıdır. Trabzonun aldığı bilgi Dink'in korunması gereğini oluşturuyordu. Yazıyı değiştiren Engin Dinç. İstanbul'dan gizlenen bir şey yok. Öldürme konusunu gizleyen de Engin Dinç" dedi.

HAKİM 'EMNİYETTE FETÖ YAPILANMASI VAR MI' DİYE SORDU

İstanbul İstihbarat Şube Müdürü olarak atanmasının ardında örgüt olduğuna dair iddiaları yalanlayan Yılmazer'e heyet başkanı, "Sizce emniyette FETÖ yapılanması olduğu sabit değil midir? Onca insan tutuklandı ihraç edildi. Bu yapının varlığı mevcut. Sizin İstanbul'a getirilmenizde hiç mi cemaat etkili olmadı? Tamamen liyakat mıdır atanmanız" sorusunu yöneltti. Heyet başkanının sorusunu yanıtlayan Yılmazer, FETÖ ile bir bağı olmadığını, dolayısıyla atanmasında da etkisi olmadığını savunarak şöyle devam etti: "Ben karambolden oldum. Cemaat planladıysa bile beni planlamadı, Ankara İstihbarat Müdürü Muammer Yılmaz'ı planladı. Ben kimseden özel bir himaye gördüğümü düşünmüyorum. Ömrümü ilticai faaliyetlerle mücadeleye vermişim. Fetullah Gülen grubundan terör örgütü çıkmaz çıkmayacak. Başka soruşturmalardaki belgelerden bu soruşturmaya malzeme çıkmaz. Bylock kullanıcıları terör örgütü üyesi diye tutuklandı. Böyle bir delil olabilir mi. İddianamede örgüt yöneticisi olduğumu söylüyor ama bunun hangi delillerden tespit edildiğini söylemiyor. Atandığımda İstanbul'a gitmemek için uğraştım, kim yapar bunu." Kumpas davalarının hepsine dahil edildiğini de ekleyen Yılmazer, " Nasıl şimdi siz yargılama yapıyorsunuz yarın da buna 'kumpas' diyenler yargılanacak. Ben de müşteki sıfatıyla oturup anlatacağım olanları. Taşhiyeciler şimdi nasıl anlatıyorsa ben de anlatacağım" dedi. Bunun üzerine heyet başkanı, "Devir döner diyorsunuz yani" dedi. Yılmazer ise, "Hukuka ve ilahi adalete inanıyorum" diye konuştu.

Duruşmaya yarına kadar ara verildi.

'GERÇEK SUÇLULAR YARGILANANA KADAR NÖBETİMİZ SÜRECEK'

Öte yandan Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davanın 12'inci celsesinin ilk duruşması öncesi Hrant'ın Arkadaşları adalet talebiyle yine adliye önünde toplandı.

"Adalet nöbeti" için adliye önünde toplanan Hrant'ın Arkadaşları arasında Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Garo Paylan da yer aldı. Hrant'ın Arkadaşları'ndan Bülent Aydın, yaptığı konuşmada Dink davasında savunmaların alınmasında sona yaklaştığını belirterek sıranın Ali Fuat Yılmazer'e geldiğini hatırlattı. "10 yıldır süren davada henüz gerçeğin ortaya çıkma durumuyla karşı karşıya değiliz" diyen Aydın, Dink cinayetinin aydınlatılmasının diğer karanlık cinayetlerin aydınlatılması için de fırsat olacağını söyledi. Beklentilerinin henüz yargılanmamış fakat cinayette etkisi ve katkısı olan sorumluların yargılanması olduğunu belirten Aydın, "Bu davada gerçek suçlular yargılana ve cezalandırılana kadar adalet nöbetimiz sürecek" dedi.

Evrensel'i Takip Et