Kampüslerde tartışma 'Evet-Hayır'ın ötesinde
İstanbul Üniversitesi'nde referandumu konuştuğumuz gençler büyük bir gelecek kaygısı yaşıyor. Çözülemeyen işsizlik ciddi bir tartışma konusu.
Hüseyin Ulaş VURAL
Serhat Murat ATEŞ
İstanbul
Ülke 16 Nisan’da düzenlenecek olan referanduma giderken, gençlerin üniversitelerdeki gündemi sadece ‘evet-hayır’ tartışması değil. İstanbul Üniversitesi'nde gençlerle referandumu konuşuyoruz. Gençler, büyük bir gelecek kaygısı yaşıyor. Bakanların, çeşitli bürokratların gençliğe yönelik yaptığı açıklamalar, üniversiteli gençlik arasında tartışılıyor.
Geçtiğimiz aylarda atama bekleyen binlerce öğretmen adayına ‘Devletten iş beklemeyin, başka alanlara yönelin’ diyen Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Doç. Dr. Semih Aktekin’in açıklamaları üniversiteli gençlik içinde hâlâ yoğun bir şekilde tartışılıyor.
‘YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI KAYGILANDIRIYOR’
Referanduma dair görüşlerini sorduğumuz Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğrencisi Kübra Toprak, Aktekin’in yaptığı açıklamalara tepki gösteriyor: “Bizimle dalga geçiliyor. Madem bize iş imkanı sağlayamıyorlar, madem iş sıkıntısı çekeceğiz, öyleyse neden hâlâ o koltuklarda oturuyorlar?” Gelecek kaygısının kendi çevresinde yoğunluklu yaşandığını söyleyen Kübra, yetkililerden gelen bu açıklamaların bu kaygıları iyice arttırdığını söylüyor.
Kübra bunları söylerken, biz de Başbakan Binali Yıldırım’ın gençlere referandumda ‘evet’ demeleri için yazdığını mektubu soruyoruz. Kübra, anayasa değişikliğinin demokrasiyi bitirmeye dönük olduğunu düşünüyor. “Umarım tek bir insanın hırsları uğruna ülkemiz elimizden gitmez, umarım insanlara bir şey olmaz.” diyen Kübra, “Başkanlık gelirse terör bitecek” açıklamalarına da tepki gösteriyor: “Başkanlık gelirse madem terör bitecek, o zaman biz bundan terörü hükümetin desteklediğini mi anlayacağız?”
‘GENÇ BİR İŞÇİ VEKİL OLAMAYACAK’
Gençler arasında tartışılan konulardan bir tanesi de seçilme yaşının 18’e düşürülmesi. Kübra’ya değişikliği bir genç olarak nasıl değerlendirdiğini soruyoruz. Değişikliği samimi bulmadığını dile getiren Kübra, şunları söylüyor: “Kendilerine yakın olan gençleri, partisinde bulunan gençleri veya kendi yakın çevrelerinin askerlik sorunlarını çözmek için mi bu yola başvurdular, bilmiyorum. Sonuçta konfeksiyonda çalışan bir genç işçi, gidip milletvekili olamayacak, tamamen kendileri için bu değişikliği yapmışlar.”
‘ANKARA’DA TANIDIĞIMIZ YOK!’
Arkeoloji Bölümü Öğrencisi Arif Karabacak da MEB yetkililerinden gelen işsizlik açıklamalarına tepkili. “Okula geldiğimiz ilk gün bile hocalarımız bize işsiz kalacağımızı söyledi.” ifadelerini kullanan Karabacak, “Biz bu korkuyu göze alarak bu bölümü okuduk. Okul bitince formasyon yok, yapabileceğimiz bir kaç şey var bunlar da sanat tarihi hocalığı, müzelerde çalışmak veya ALES’e girip akademisyenlik yapmak. Bunları yapabilmek için de Ankara’da bir tanıdığa ihtiyacımız var.” diyor.
FELSEFE ÖĞRENCİLERİNİN GÜNDEMİ MÜFREDAT
Elif Anastasia Fındık da bir felsefe bölümü öğrencisi. Elif’in gündemi, felsefe derslerinin müfredattan çıkarılması.
Elif, “Devlet kendi yandaşları için bu ülkede kadro bulabiliyor da bizim gibi bilimin yanında duran gençlere mi bulamıyor?.” diye soruyor. Elif geleceği hakkında da karamsar. Tiyatro yapmak istediğini söyleyen Elif, konservatuvar sınavlarına hazırlanmasına rağmen umutsuz olduğunu söylüyor. ‘Niye umutsuzsun?’ diye soruyoruz, Elif de şu cevabı veriyor: “Sanatın ve bilimin bu ülkede önünü açmıyorlar. Çünkü devlet için ne kadar iyi yaptığın önemli değil, onlara ne kadar yakın olduğun önemli. Ve şunu da biliyoruz ki bu ülkede yaşayıp, gelecek kaygısı olmayan yok.”
‘YÜRÜYÜŞE GİTMEYEN BABAMI İŞTEN ÇIKARDILAR!’
Edebiyat fakültesinden çıkıp haberimizi yazmak için okulun yakınındaki bir kafeye oturuyoruz. Burada da İletişim Fakültesi televizyon ve sinema bölümünde okuyan bir öğrenci ile sohbet ediyoruz. Gazetecilerin işten atıldığı, televizyon kanallarının kapatıldığı bir dönemde, gazeteciliği bir gelecek görmediğini belirten genç, yeniden üniversite sınavlarına hazırlandığını paylaşıyor bizimle.
Gence, referanduma dair görüşlerini soruyoruz. Genç, kendi yaşamından örnek vererek görüşünü açıklıyor: “Babam spor antrenörü, 15 Temmuz sürecinde zorla demok-rasi yürüyüşlerine çağrıldı. Gitmek istemeyince işten çıkarıldı. Ben bu gidişata nasıl ‘evet’ diyebilirim?”