Sorunlarımız çok ama çözümsüz değiliz
Mersin'deki Anadolu Cam fabrikasından bir grup işçi Evrensel'e yazdı: Bölünürsek kaybederiz, birleşirsek kazanırız.
Anadolu Cam’dan bir grup işçi
Mersin
Sendikalar TİS imzalarını başarı olarak sunsa da hedefler, istenilen zam ve haklar işçi sınıfının kayıplarına beklentilerine cevap değil. Bizde de durum bu. Masada taslağımızdaki ücret zammını, haklarımızı bile alsak; cam işçisinin yaralarına merhem olmaz.
10 yıldır yeni işe girenler asgari ücretten başlıyor. Geçtiğimiz yıl asgari ücrete yapılan zam nedeniyle son yıllarda işe giren arkadaşlarımızın maaşı asgari ücretin altında kaldı ve işveren mecburen maaşları asgari ücret seviyesine çıkarmak zorunda kaldı. Bu durum iyi gibi görünse de asıl olarak ücretleri yüksek olana yaklaştırmada değil az olanda, tabanda sabitlemede rol oynuyor. Yani son işten çıkarmalar ve zorunlu emeklilik dayatması ile emekliye ayrılan işçiler sonrası cam iş kolunda ücret ortalaması artmak bir yana daha da düştü. Daralma adı altında yaşanan işten çıkarmalarla işçi arkadaşlara “Yeter ki çıkış olmasın, fabrika çalışsın da ücretler düşük kalsın” dedirtmeye çalışıyorlar. Yani ölümü gösterip hastalığa razı etmeye çalışıyor.
Ücret gibi işveren ile TİS masalarında tartışıp çözüm üretilmesi gereken birçok konu var ama onlarda bu niyet yok. Promosyon, iş kolumuzun ağır sanayiye sokulması vb konularında çözüm yok. Meslek hastalıkları, özellikle cam tozundan kaynaklanan silikozis olmak üzere akciğer hastalıkları konusunda detaylı tarama yapılması gerekir ama ne işverenden ne de sendikamız Kristal-İş’ten bu konularda ses var. En önemlisi de daralma, kapanma adı altında saat ücreti yüksek eski işçileri işten çıkarıyorlar. Kimsenin burnu kanamadan bu işi çözdük lafı klasik sendikacı cümlesi olarak söylenip geliyor. Doğru kimsenin burnu kanamadan işler çözülüyor ama nasıl. İşveren ya verdiğim teşvik ile işten ayrılmayı kabul edersin ya da işten çıkarılırsın deyince 70 küsur arkadaşımız mecburen kabul ederek işten ayrıldı. Böylece de kimsenin burnu kanamamış oldu! Bu arada da sendika yönetimlerine muhalif olan işçilerde elenmiş oldular.
En son Paşabahçe Mersin Fabrikasında işçilerin hakları ile başka illerdeki fabrikalara dağıtılması başarı olarak sunuluyor. Neden? Çünkü burunları kanamadan 300’e yakın işçi kurulu düzenlerini bozup başka şehirlere gitmek zorunda kaldı.
Örgütlü gücünü kullanmak için işçinin önüne düşen kişiler çok önemli. Dün kazanılan haklarda, maddi kazançlarda taban ve yöneticilerin çoğu ilkokul mezunu idi ama hedefi koyan işçinin önünde yürüyen kişiler amatör ruhlu yürekli kişilerdi. Koltuk derdinde değildiler. Şimdi ise sendikacı diye seçtiklerimiz edindiği imkanlar ve aldıkları ücretler nedeniyle işçi olduklarını bile unutuyorlar.
Sendika yöneticilerinin maaşları en yüksek sendikalı işçi maaşı kadar olmalı, denetleme ve seçim mekanizmaları şeffaf ve adil olmalı. Belki o zaman bizi anlarlar. Atama temsilcilerle değil seçme seçilme hakkımızı kullanmalıyız. TİS taslakları kapalı kapılar arkasında değil işçilerin katılımı ile hazırlanmalı ve tüm görüşmelerden işçiler haberdar edilmelidir. Cam işçisi arkadaşlarımızı fabrika ayrımı yapmadan, merkezci-şubeci diye bölünmeden birliğe çağırıyoruz. Sorunlarımız çok ama çözümsüz değiliz. Cam işçisinin geleneğinde bölünme değil birleşik mücadele var. Bölünürsek kaybederiz, birleşirsek kazanırız.