19 Mart 2017 01:08

YGS'ye çeyrek kala YGS'yi çeyrek geçe

Cansu Ceylan, Evrensel Pazar'a sınav sistemini, YGS'ye geç kalmaları ve YGS tartışmalarını yazdı.

Paylaş

Cansu CEYLAN

Kitapçık kodunu doğru işaretlemeliyim. Burnum akarsa peçete var. Arkamdaki burnunu çekerse dikkatimi dağıtmamalıyım. Silgi kötü siliyorsa beş kere düşünüp işaretlemeliyim. Aman kaydırma yapmayayım beşinci soruyu boş bıraktım. Denemede matematiği kırk dakikada bitiriyordum kırk iki dakika oldu hâlâ bitmedi. Yetişmeyecek mi? Yetişir. Sakin. Derin nefes derin nefes. Vermeyi unutmamalıyım. Suyu masanın öbür ucuna koyayım ki kağıdıma dökülmesin. Kafamı çok kaldırmayayım kopya çektiğimi düşünmesin gözetmenler. Osmanlı’nın kuruluşu, asit baz tepkimeleri. Şuradan bir açıortay çeksem… Dinde hep ezber sormuşlar, felsefe çok yorumdu.

Üniversiteyi “kazanan”, kazanamayan birçok gencin belki biraz eksik biraz fazla sınavda kafasından geçenler bunlar. Bu sene de YGS bitti, LYS için son düzlüğe girildi. Üniversiteye giriş sınavları hakkındaki yorum dağarcığımızın tümünün at yarışlarından devşirilmesi bir tesadüf olamaz elbette.

Her sene YGS biter, tartışmalar beraberinden gelir. Bir sene sorular tartışılır, bir sene sonuçlar geç açıklanır ama her sene televizyonlarda okul kapılarındaki anne babaların, sınavdan çıkan gençlerin yorumlarını dinleriz. Bu sene ise sınava girenlerden çok giremeyen öğrencilerin görüntülerini izledik. Bir yandan sınava bir yandan evin geçimi için bir işte çalışıyordu, bütün gece işteydi, bir dakika yüzünden okula alınmadı. Evden çıkarken şu konuya tekrar bakayım, belki sınavda çıkar diye düşündü, kırk saniye geciktiği için sınava giremedi. Sınava geciktikleri için okullara alınmayan bütün gençlerin söylediği ortak şey ise bir senelerinin boşa gittiğiydi.

BOŞA GİDEN BİR SENE Mİ?

Her sene YGS öncesi ve sonrası olanlar bu eğitim sisteminde, sınav sisteminde, iki sınav sonunda üniversiteye girip şekillendirmeye çalıştıkları geleceklerinde gençlere biçilen rolün ne olduğunu bize açıkça anlatıyor. Her sene görüyoruz ki sınava girecek gençlerde hayatlarının her alanını etkileyecek şekilde gelişen bir sınav stresi var. Bazı lise öğrencileri sınav yaklaşırken dikkat eksikliğinden yakınıyor, ilaçlara başlanıyor. Sınav öncesi hastaneye kaldırılanlar, üniversiteye girdiği halde hala rüyalarında sınava girdiğini görenler, sınavda heyecanlananlar… Bu liste uzayıp gidiyor. Bütün lise müfredatı beş şıka sığdırılmış, lise eğitimi sınava hazırlıktan ibaret bırakılmışken, her beş gençten biri işsizken geleceği üniversiteye eşitleyen denklemde o bir genç olmamak için her gün netler sayılıyor.

Bütün bu hengamenin içinde eğitim sistemi gençler arasında varolan eşitsizlikleri apaçık şekilde yeniden üretiyor. En az yirmi liralık sınava hazırlık kitaplarından kurslara, özel öğretmenlerden evde üzerinde ders çalışılabilecek bir masaya kadar bütün değişkenleri denkleme koyduğumuzda bütün “Çalışırsan yaparsın.” öğütlerinin yoksul gençler için ne kadar da ulaşılması zor olduğu ortada. Bunun yanında bir de gece çalıştığı için sınava yetişemeyen gencin “Evden gelsem geç gelmem, işten geliyorum.” demesi bütün bu resmi daha da netleştiriyor.

Her sene YGS’ye giren yaklaşık iki milyon gencin planı bir üniversiteye yerleşmek. İş bulmak, geleceklerini garantiye almak için üniversite hayali kuran bu iki milyon gencin yerleşebileceği kontenjan sayısı geçen sene 870 bine ulaşamamıştı. Bütün bunların yanında, her beş gençten biri işsiz, her dört işsizden biri de üniversite mezunu iken bu eğitim/sınav sistemi gençlere nasıl bir gelecek sunuyor? Sadece sınava hazırlayan bir lise müfredatı gençlere sınav dışında ne öğretiyor?

Genel çerçeveye baktığımızda şunu görebiliriz ki sorun ne sınavdan önceki on beş dakikada ne de sınavın son beş dakikasında. Uluslararası ölçekte öğrencilerin birçok alandaki becerilerini ölçen PISA testinde yetmiş ülke arasında ellinci sırada yer alırken, eğitimin üst basamak olarak bizlere sunduğu üniversiteden mezun olduğumuzda işsiz kalırken, bütün bunlar olurken de eşitsiz bir yarış içinde koşarken sistemin bir sorunu olduğu değil ama sorunun sistem olduğu açık.

SONUÇ YERİNE

Yazıyı bitirirken 9:45’e yetişemedikleri için okul kapılarında kalan genç arkadaşlarımıza bir iki söz yazıp uçuralım onlara: Ne sınava girenlerin sıralamaları ne de senin sınava girip girememen önemli. Ne elinde sınav sonuçları yüzü asık yaklaşan hocaların dedikleri önemli ne de okulun kapısında dikilip seni sınava almayanlar. Önemli olan sensin. Önemli olan beş şıktan hangisini seçtiğimiz değil arkadaşım, önemli olan geleceğimizi belirlerken bizim yazdığımız şıklar. Şimdi sınava giremediğin için döktüğün gözyaşlarını topladığın şişeyi masanın öbür tarafına itmene gerek yok, bırak dökülsün kağıtlara. Sen yazarsın yeniden kendi istediğin gibi, kendin için, sınav kapılarında kalmış bütün arkadaşlarımız için.

ÖNCEKİ HABER

Trump’la 60 gün: ABD-Türkiye ilişkilerinde son durum

SONRAKİ HABER

Faşizme direnen notalar: Şostakoviç

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa