‘Cumhuriyetten Günümüze Tarsus’ta Tiyatro’ çıktı

Aratos Yayınları tarafından çıkarılan ve 120 sayfadan oluşan kitap, adından da anlaşılacağı gibi cumhuriyetin ilk yıllarından başlayarak, Halkevi’ndeki ilk tiyatro çalışmalarından, 1960-1970 arası Tarsus’lu Tiyatro Sanatçısı ve Oyun Yazarı Haşmet Zeybek’e ve günümüzde ise artık kurumsallaşarak profesyonel tiyatro yapan Çağrışım Tiyatrosuna kadar geçen süreci işliyor.

Kitapta ayrıca, başta Burhanettin Tepsi, Haşmet Zeybek, İlyas Avcı, Savaş Başar olmak üzere, Tarsuslu tiyatro oyuncusu, yönetmen ve alanda emek vermiş sanatçılar yaşam öyküleriyle yer alıyor.

Öte yandan, Tarsus’ta şehir tiyatrosuna ve Okullararası İlyas Avcı Tiyatro Şenliği gibi organizasyonlar ile Aratos Tiyatro Akademisine de değiniliyor. 

‘TOPLUM SANATLA  BULUŞMALI VE  AYDINLANMALI’

Yaklaşık yüz yıllık zaman dilimine yayılan Tarsus’un tiyatro tarihine iz bırakan tiyatrolar, sanatçılar ve sahnelen oyunlara da kitapta çok sayıda fotoğrafla yer verilmiş.

Uğur Pişmanlık, yeni çıkan “Cumhuriyetten Günümüze Tarsus’ta Tiyatro” adlı kitabının ön sözünde şunları dile getiriyor, “Tarsus’un tiyatro geçmişi cumhuriyet öncesine kadar uzanıyor mu bilmiyoruz. Ama Antik Çağ’da Tarsus’ta tiyatro binası olduğunu ve tiyatro oyunları sergilendiğini biliyoruz. Öte yandan, cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte Tarsus Halkevi’nin tiyatro oyunlarına ve kente gelen tiyatro topluluklarına dair az da olsa bilgiye sahibiz.

Tarsus Halkevi ile başlayan süreç, bu kentten Haşmet Zeybek gibi değerli bir tiyatro sanatçısı ve oyun yazarını çıkarttı. Haşmet Zeybek ve arkadaşları, Tarsus’ta kurdukları tiyatro topluluğu, sergiledikleri oyunlarla, 1960-1970 arası döneme damgasını vurdu ve günümüze bir iz, bir miras bıraktı.

Günümüzde bu geleneği, 1998’de yola çıkan Tarsus Çağrışım Tiyatrosu sürdürüyor.

Bu çalışma, henüz bir Tarsus tiyatro tarihi değil, şimdilik. Cumhuriyetten bu yana Tarsus’un tiyatroyla ilişkisini ortaya koyma denemesidir”.

Uğur Pişmanlık, son yıllarda iktidarın sanata ve sanatçılara yönelik saldırılarına da değinerek, “Üniversitelerin konservatuvar bölümleri kapatılıyor, bilim ve sanat insanları görevlerinden ihraç ediliyor ya da açığa alınıyor. Şu bilinmelidir ki, sanat özgür olmadan insan özgür olamaz, insan özgür olmadan da sanat özgür olamaz. Bu gericileşme süreci tersine çevrilemeli ve toplum sanatla buluşmalı ve aydınlanmalı” diye konuştu. (KÜLTÜR SERVİSİ)