Arap Halklarının Mücadele Tarihinden: Cezayirli Cemile
Arap Halklarının Mücaedele Tarihinden bölümünde bu hafta Arap dünyasının en öne çıkan mücadeleci kadınlarından biri olan Cemile Buhayrad konu alındı.
Cemile Buhayrad 20. yüzyılda Arap dünyasının en öne çıkan mücadeleci kadınlarından biridir. Geçen 1950 ve 1960’larda tarihteki yerini aldı. Cemile’nin hikayesi aslında 1954 yılında Cezayir devrimin patlak vermesiyle başlamadı. Daha eskilere, 1830 yılında Fransa’nın Cezayir’i işgal etmesiyle başladı. Fransızlar işgalden sonra 50 yıl boyunca Cezayir’in bereketli topraklarının çoğuna el koydular. Bu da onları mühimmat bakımından üstün kıldı. Bu süreçte Fransız yerleşimcilerin sayısı çeyrek milyona ulaşmışken Cezayir halkının nüfusu azalıyordu.
İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasından birkaç sene önce Fransa, Cezayir’in Afrika’da bir Fransız kenti olması için ilhaka kalkıştı. Fransa, Cezayir halkının reddetmesine rağmen bu adımı atmak istedi. Fransız gençlerini de “Fransa için savaşmaya” davet etti. Cezayirliler için en kanlı dönem olan bu savaştan Fransa zaferle çıktı.
Cezayir halkı işgal kuvvetlerinin kötü muamelelerine karşı aylarca süren barışçıl protestolar düzenledi. Savaştan sonra yaşanan muamelenin örneklerinden biri ülkede ekmeğin sadece Avrupalılara dağıtılmasıydı. Cezayirlilerin payına ise arpa ekmeği düşüyordu. Bu uygulamaya karşı 15 bin Cezayirli gösteri düzenledi. Lakin olayları hızlı bir şekilde değiştiren Fransız ordu güçlerinin gösterilere karşılık Setif kasabasının sokaklarında kalkıştığı katliam oldu.
PARALI ASKERLERİN VAHŞETİ
Müttefiklerin Nazilere karşı “zafer günü” kabul edilen 8 Mayıs 1945’te binlerce kişi barışçıl kutlamalara katılmak için toplandı. Kutlamalar için izin verilmişti. Lakin Fransız güçleri kitleleri yavaşlatamadı. Onların üzerine ateş açtı. Dakikalar içinde Fransız güçleri sokakları ölülerle doldurdu. Fransız ordusundaki “Meşhur paralı askerler grubu”, acımasız bir şekilde çocukları ayaklarından tutuyor ve duvarlara vuruyorlardı. Hamile kadınların karınlarını deşiyor, evleri bombalıyorlardı.
UÇAKSAVARLARLA KATLİAM
Avrupalı yerleşimcilerin, Cezayirlilerin gösterilerden korkuları öyle bir noktaya geldi ki askerleri herkesi katletmeleri için cesaretlendirdiler. Katliamlar genişledi. Sivillere karşı uçaksavarları kullandılar. Bu katliamda 45 bin Cezayirli yaşamını yitirdi.
Bu iklim içerisinde, 1935 yılında, el Kasba’da, Cezayirli bir babanın ve Tunuslu bir ananın kızı olan Cemile Buhayrad doğdu. Yedi erkek kardeş arasında tek kız çocuğuydu.
ANNEMİZ CEZAYİR!
Bir Fransız okulunda eğitim aldı. Sonra klasik danslar için giysi diken bir enstitüye katıldı. At binme ustası oldu. En büyük etkiyi annesi yaptı. Kendisine sürekli Fransız değil Cezayirli olduğunu unutmamasını telkin etti. Gençliğinden itibaren ülkesinin trajedisinin farkında oldu. Fransız okullarında sabah içtimasında “Annemiz Fransa” andı okunurdu. Sadece kendisi “Annemiz Cezayir” diye haykırırdı. Müdür Fransız okulunda sabah içtimasından çıkar ve ağır ceza ile cezalandırdı. Lakin bu söyleminden geri adım atmadı. İşgale karşı bir mücadele eğilimi başladı. Bu süreçte Fransız işgaline karşı Cezayir Kurtuluş Cephesi (FLN) çatısında Cezayir devrimi patlak verdi.
20 YAŞINDA GERİLLA
Amcası Mustafa, ondaki Cezayir’in bağımsızlığı için mücadale isteğini gördü. Amcası Kurtuluş Cephesi’ne üyeydi. Amcası tutuklandı ve idam edildi. 15 yaşındaki kardeşi de tutuklandı ve ölene kadar işkence edildi. Bu durum Cemile’nin mücadele isteğini artırdı. Silahlı mücadele birimin lideri Yusuf el Saadi vasıtasıyla silahlı mücadeleye katıldı. Gerillaya katıldığında ancak yirmi yaşındaydı. Dağdaki Kurtuluş Cephesi devrimcileri ile şehirdeki lider Yusuf el Saadi arasın iletişimi sağlayan halkaydı. Fransızlar yakalanması için başına yüz frank ödül koydu. Cemile, sömürgecilerin yollarına bomba yerleştiren ilk gönüllü oldu. Direnişteki kahramanlıkları ve popülerliği nedeniyle arananlar arasında da bir numara oldu.
İŞKENCEYE BOYUN EĞMEDİ
Cemile, 1957 yılında Yusuf el Saadi’ye gizli mesaj ve belgeleri ulaştırmak için yola çıktığı bir gün, takip edildiğini fark etti. Kaçmaya çalıştı. Lakin sömürgecilerin askerleri üzerine ateş açtı. Açılan ateş sonucu omuzundan vuruldu. Kaçmaya devam ettiyse de başarılı olamadı. Askeri hastaneye götürdüler.
Cemile’nin işkence ile yolculuğu burada başladı. Yarasını 17 gün boyunca elektrikle yaktılar. Zarif bedeninde sigaralar söndürdüler. Gördüğü işkencelerden dolayı bilincini kaybediyordu. Uyandığında yine “Annemiz Cezayir” diyordu. Onun zarif bedeni sömürgecilerin işkencelerinden güçlüydü. Bir seferinde işkence aralıksız 18 saat sürdü. Bütün bu işkenceler, çağdaş tarihin işkenceleri ile en ünlü cezaevlerinden biri olan Barbados’ta gerçekleşti. Gördüğü bütün işkencelere rağmen ne ismini söyletebildiler ne de yoldaşlarının bulunduğu yerleri.
CEMİLE BÜTÜN DÜNYA SENİNLE
İşkencelerden sonra resmi bir soruşturma açılmasına izin verildi. Avukatlığını ona “Cemile yalnız değilsin, tüm dürüst dünya seninle” diyen Fransız avukat MisuGarciya yaptı. Nezaret eden yargıç dava koşullarını konuşmak için bir saat görüşmelerini reddetti. Davadan çekilmeyle tehdit etti. Cemile tehdide karşılık avukatı olmadan bir tek soruya bile cevap vermeyeceğini söyledi. Soruşturma bir ay boyunca devam etti.
Kurtuluş Cephesi, aralarında sömürge politikalarına karşı çıkan ve Cezayirli devrimcilere destek veren Fransızların da olduğu bir avukat grubu ile bağlantı kurdu. Bu avukatlar Fransız sömürgecilerinin zindanlarındaki tutukluları savunuyorlardı.
CEMİLE’YE BUHAYRAD’A AF
Cemilenin davasında avukat JacquesVergès’in yıldızı parladı. Vergès’in meslektaşları, aydınlar, sanatçılar ve komünistler Fransız sömürgeciliğine karşı dünya halklarını ayağa kaldırdı. Özellikle cezaevlerinde Kurtuluş Cephesinden aktivistlerinden binlerce kişinin ölmesi ve gizli işkence yerlerinin ortaya çıkması nedeniyle dünyanın ünlü kentlerinde gösteriler düzlendi. “Cezayir’e özgürlük” ve “Cemile Buhayrad’a af” sloganları yükseldi. Mahkeme, hakkında 7 Mart 1958 yılında uygulanmak üzere idam kararı vermişti. Lakin bütün dünya bu karara karşı ayaklandı. Dünyanın genelinde milyonlar kararı kınamak amacıyla sokaklara inince Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu onun için toplandı.
Cezaevinde “Cezayir’i istiyorum” diyordu. Sesi bütün sokaklarda yankılandı. Sokaklarda protesto amaçlı gösteriler başladı. Artık sorun hem uluslararası alanda ve hem de Arap halkları nezdinde bir sorunu haline gelmişti. Hindistan Cumhurbaşkanı Nuhri, Sovyetler Birliği Başkanı Voroşilov, Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdulnasır gibi dünyadan liderler onun affını istedi.
‘VATANIMI SEVİYORUM VE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ İSTİYORUM’
18 Nisanda cezasının “ömür boyu hapis” cezasına dönüştürülmesiyle ilgili kararname yayınlandı. Bu gelişme üzerine Cemile, “tutuklu kalmaktansa idam daha iyidir. Beni idam edin. İşkencelerinizden korkmuyorum ” diyordu. Mahkemesinde, “Ben vatanımı seviyorum ve onun özgürlüğünü istiyorum. Bunun Ulusal Kurtuluş Cephesinin saflarına katıldım. Siz beni idama mahkum edeceksiniz. Bundan dolayı işkence yaptınız. Bundan dolayı kardeşlerimi öldürdünüz. Ama bizi öldürürseniz unutmayın ki Fransız geleneklerindeki özgürlüğü katledersiniz. Unutmayın ki hiçbir zaman bağımsızlığı elde etmeye karşı durmada başarılı olamayacaksınız. Unutmayın ki ülkenizin onurunu yok sayarsınız” diyordu.
Cemile’ye idam cezası kendisine tebliğ edildiğinde yüksek sesle güldü.
BAĞIMSIZLIĞA GİDEN YOL
Cezayir devrimi 1957 yılında sömürgeciliğe karşı mücadelede sadece bir yılda en güçlü hareketlerden birisi haline geldi. Silahlı kanat destek buldu. Yedi buçuk yıl süren mücadele boyunca Fransa 400 bin civarında askeri kullandı. Uçakları ve deniz kuvvetlerini kullandılar. Tunus ve Fas ile sınırları kapatmak için elektrikli çit çekti. “Yanık alan” siyasetiyle 8 binden fazla köy yerle bir edildi.
Cezayir halkı her gün binlerce kurban verdi. Bir milyondan fazla şehit oldu. İki milyondan fazla insan evlerini kaybetti. 300 bin çocuk yetim kaldı. Birçok insan Fas ve Tunus’a kaçmak zorunda kaldı. Buralarda devrim için ek üsler oluşturdular.
Bağımsızlık 1962 yılında geldi.
Cemile bağımsızlıktan birkaç ay önce cezaevinden çıktı. İnsanlığın devrim tarihinde bir olay hikaye haline gelen avukatıyla ilişkisini hiç kesmeden vatanına döndü. Bağımsızlıktan sonra Cemile, Cezayir Kadınlar Birliği başkanlığına seçildi.
Cemile’nin hayatı filmlere konu oldu. Gillo Pontecorvo imzalı “Cezayir’in Mücadelesi” (The Battle of Algiers) adlı filmde Bouhired Ulusal Kurtuluş Cephesinin üç kadın bombacısından biri olarak betimlendi.
Mısırlı yönetmen Yusuf Şahin, Özgürlük mücadelesinin Afrika’daki simgesi olan Cemile Buhayrad’ın hayatını 1958 yılında “Cezayirli Cemile” adıyla sinemaya uyarladı.
FRANSANIN CEZAYİR’İ İŞGALİ
1830 yılında işgal ettiği Cezayir topraklarını tam 132 yıl boyunca sömüren ve insanlık tarihinin en büyük soykırımlarından birini gerçekleştiren Fransa, Cezayir’in 1954 yılında bağımsızlık mücadelesinin başlatılması üzerine 1.5 milyon insanı katletti.
Cezayir’in tüm yeraltı ve yerüstü kaynaklarını gasp ederek zenginleşen Fransa, 1962 yılında bu topraklardan ayrılırken geriye 132 yıllık işgal sürecinde katlettiği 5 milyon masum insan ve harap olmuş bir ülke bıraktı. Bağımsızlık kazanıldığında 2 milyon insan toplama kamplarında bulunuyordu, yarım milyon insan komşu ülkelere sığınmıştı, ekonomi çökmüştü ve halkın yüzde 80’i okuma-yazma bilmiyordu.