Tanrıkulu: 28 Mart politikası devam ediyor
Hasan Akbaş, Diyarbakır'da 6’sı çocuk 14 yurttaşın öldürüldüğü 28 Mart'ı dönemin Baro Başkanı CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile konuştu.
Hasan AKBAŞ
Diyarbakır
Bugün, dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Kadın da olsa çocuk da olsa gereği yapılacak” dediği ‘28 Mart Olayları’nın 11. yıl dönümü. 28 Mart 2006’da Kürt illerinde başlayan olaylarda 6’sı çocuk 14 yurttaş silah ve gaz bombası fişeğiyle öldürüldü. Dönemin Diyarbakır Barosu Başkanı olan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “O gün de çoluk çocuk öldürülüyordu, bugün de öldürülüyor. Newroz’da Kemal Kurkut’un nasıl infaz edildiğini gördük. 28 Mart AKP’nin sistematik bir politikası” dedi.
Muş’un Şenyayla kırsalında, 24 Mart 2006’da 14 HPG’linin kimyasal silahlarla öldürülmesinin ardından 4 HPG’li için Diyarbakır’da cenaze töreni düzenlenmişti. Törene binlerce kişi katılırken defin işleminden sonra yürüyüşe devam etmek isteyen kitleye, Bağlar 10 Nisan Karakolunun önünde polis müdahalesi yaşanmıştı. 28 Mart günü başlayan olaylar 1 Nisan gününe kadar sürerken, Batman, Nusaybin, Kızıltepe, Van başta olmak üzere birçok kente eylemler yapılmıştı.
6’SI ÇOCUK 14 KİŞİ ÖLDÜRÜLDÜ!
Olayların bilançosu ise şöyle: 6’sı çocuk 14 kişi yaşamını yitirdi. 200’e yakın kişi ciddi yaralanmalara maruz kaldı. 200’ü çocuk 563 kişi gözaltına alınırken, 91’i çocuk 291 kişi tutuklandı. Olaylara ilişkin bugüne kadar ceza durumuna dönüşmüş bir dava sonuçlanmadı. O gün ölümlere neden olan bağzı özel harekat polislerine ilişkin haklarında iddianame hazırlanarak dava açılsa da bu davalar 11 yıl geçmesine rağmen halen neticelenmedi.
TANRIKULU: BU POLİTİKAYA HAYIR DİYELİM
Diyarbakır özelinde ve bölgede genelinde yüz binlerce insanın sokaklara dökülmesine neden olan olayların 11. yılını dönemin Diyarbakır Barosu Başkanı olan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile değerlendirdik. Tanrıkulu şöyle konuştu: “10 yıl önce Diyarbakır’da 7 yaşındaki çocukla 70 yaşındaki yaşlının da olduğu 10 sivil vatandaşın yaşamını yitirdiği bu olaylar sırasında çok yaygın insan hakları ihlalleri yaşandı. Bu ihlaller AKP iktidarı döneminde yaşanmıştır. Yasa dışı infazlar yaşandı. Biz bu uygulamalara karşı çıkmamıza, İçişleri Bakanlığı’nın hazırladığı raporlar ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nun hazırladığı raporlara rağmen o dönem ki tüm sorumlular bugün cezasızlıktan faydalandılar. Aradan 10 yıldan fazla bir zaman geçti ve insan hakları iyi bir noktaya gelmiş olması gerekirken maalesef bugün daha berbat ve hak ihlallerinin daha yaygın olduğu, insanlığa karşı suç oluşabilecek bir duruma geldi. Bu da sonuçta AKP iktidarının sistematik politikası olduğunu aynı zamanda bizlere gösteriyor. Sayın Erdoğan’ın, ‘Kadın da olsa, çocuk da olsa gereği yapılır’ sözü tesadüfen söylenen bir söz değildir. O zaman düzeltmeye çalıştılar ama bugün geldiğimiz nokta Erdoğan’ın sistematik olarak böyle bir düşünceye sahip olduğunu gösteriyor. O gün de çoluk çocuk öldürülüyordu ve işte bugün de en son Newroz’da Kemal Kurkut’un nasıl yasa dışı bir infaza kurban gittiğini gördük. Bunları unutmuyoruz, unutmayız. 16 Nisan gibi bir seçenek var; bir halk oylaması yapılacak. Halk oylaması aynı zamanda sadece anayasanın oylandığı bir seçim olmayacak, aynı zamanda AKP’nin bu zulüm ve yıkım politikalarının, insan haklarına yönelik ihlallerinin de oylandığı bir referandum olacak. Bu nedenle her yurttaşımızın görevi 16 Nisan’da halk oylamasında sandığa gitmek ve tutumunu ortaya koymaktır.”