Sur’daki ‘yeni yaşam’da Surlulara yer yok!
Sur'da yeni betonarme binalar yükseldi ama Surlular, kendilerinin Sur’dan tamamen atılmak istendiğini söylüyor.
Salih YEŞİL
Diyarbakır
Hükümet yetkililerinin “Aslına uygun inşa edilecek” dediği Sur’da ilk betonarme bina yükselmeye başladı. Yıkım ve inşa çalışmasının birlikte sürdüğü ilçede, hak sahiplerine sunulan seçenekleri değerlendiren Surlular, “Sur’da yaşamamız engellenmek isteniyor” dedi.
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 11 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasağının ardından yaşanan çatışmalar nedeniyle ilçenin Cevatpaşa, Fatihpaşa, Dabanoğlu, Hasırlı, Cemal Yılmaz ve Savaş Mahallesi adeta yerle bir edildi. Yasağın kısmi olarak hala sürdüğü ilçede yıkım çalışmaları sürüyor. Bir yandan yıkım çalışmaları devam ederken, ilçede ilk betonarme bina da yükselmeye başladı. Betonarme yapıların yapımına başlanması Sur’un aslına uygun inşa edilmeyeceği görüşünü beraberinde getirdi.
Başbakan Binalı Yıldırım’ın, “Tarihsel dokusu korunarak inşa edilecek” dediği, eski Başbakanlardan Ahmet Davutoğlu’nun ise “Toledo olacak” dediği Sur’daki 6 mahalledeki yıkım çalışmalarının sürdüğü alanda, geriye neredeyse hiçbir yapı kalmadı. Kurşunlu Camisi, Paşa Hamamı, Çardaklı Hamamı, Arapşeyh Camisi, Surp Giragos Ermeni Kilisesi, Süryani Kilisesi, Süleyman Nazif İlkokulunun dışında neredeyse hiçbir tarihi Diyarbakır evi ayakta kalmadı. Milliyet gazetesi ise yürüyen çalışmayı geçtiğimiz perşembe günü ‘Sur’da yeni bir yaşam’ başlığıyla manşetine taşımıştı. Görüştüğümüz Surlular, kendilerinin Sur’dan tamamen atılmak istendiğini söylüyor.
‘YIKIM ÇALIŞMALARI KUŞKULUDUR’
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri, Sur’daki tescilli yapıların kullanıcıları tarafından korunmadığını, üzerlerine kaçak kat çıkıldığını ve bu yüzden yıkıldığını açıklarken Mimarlar ve Mühendisler Odası Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Herdem Doğrul ise Sur’un bilinçli bir yıkıma uğratıldığını belirterek, yıkımın kentsel dönüşüm projesinin bir parçası olduğunu savunuyor. Doğrul, “Sur’un dört mahallesi şimdi yerle bir edilmiş. Dümdüz edilmiş. Yeniden yapılanma ve kentsel dönüşüm aslında devletin kendini yeniden finanse etme yöntemi de oldu. Son on yılda, Türkiye’nin inşaat sektörünün en önemli kısmını kentsel dönüşüm oluşturuyor. Sur’daki yıkım da kentsel dönüşümün bir parçası” diye konuştu.
Doğrul, çalışmaların kamuoyuna açıklanan amaç doğrultusunda yapılıp yapılmadığını da kuşku ile yaklaşıyor. Çalışmaların şeffaf olmadığını vurgulayan Doğrul, “Yıkım çalışmaları kuşkuludur. Orada tarihi yapıların ne kadar hasarlı olduğu ve yıkılanların hasarlı olup olmadığı noktasında kuşkuluyuz. Çünkü şeffaf bir çalışma yürütülmüyor. Defalarca inceleme yapma taleplerimiz reddedildi. Sur’a girmemize izin vermediler. Diyarbakır’daki insanların Sur’da ne olup bittiğinden haberi yok” dedi.
Doğrul, şunları kaydetti: “Her şey gizli yapılıyor. Bu çatışmanın üzerinden bir yıl geçti. Bu bir yıllık süreçte Sur’da ne yapıldı? Kaç ev yıkıldı? Enkaz nereye döküldü? Enkazın içinde neler var? Yıkılan yapılardan kaçı tescilliydi? Kaçı taş yapı kaçı betonarmeydi? Bunlara dair bilgimiz yok. Kamuoyu ile paylaşılmıyor. Bu kadar gizli yürütülen, üstü kapalı yürütülen bir çalışmanın da saf olması, temiz olması masum olması düşünülemez.”
‘MAĞDUR EDİLİYORUZ’
Sur’un yıkılması bir mülk sahiplerinin haklarının nasıl karşılanacağı konusu da tartışmalı. Hükümet yetkilileri kimsenin mağdur edilmeyeceğini her fırsatta dile getiriyor. Ancak hak sahipleri, evlerine biçilen değerin evlerinin değerinin çok altında olduğunu ve mağdur edildiklerini söylüyor.
Hak sahipleri yapı olarak evlerine metrekare olarak 400 TL kat mülkiyeti olmadığı için de arsa metrekaresine 650 TL biçildiğini savunuyor.
Tarafların üzerinde tek uzlaşma sağladığı ise, mağdurlara sunulan seçenekler. Seçenekler arasında, ev sahiplerinin evlerine biçilen fiyat üzerinden TOKİ’ye borçlandırılarak evlere yerleşme, Sur içinde yapılan evlere yine borçlandırılarak yerleştirilme ya da evlerine biçilen değerin kendilerine verilerek ilişkilerinin kesilmesi. Surlular, bütün seçeneklerin kendilerinin mağdur edilmesi üzerine kurulduğunu görüşünde.
‘ÇOCUKLUĞUMUN GEÇTİĞİ SUR’DA YAŞAMAK İSTİYORUM’
Mağdurlardan Ali Vuranel’in Suriçi’nde dairesi vardı. Ancak daireye biçilen fiyat 35 bin TL. Çocukluğundan beri Sur’da yaşayan Vuranel, Sur içinde yapılacak evlerin yüksek fiyatta tekrar mağdurlara satılmasına karşı. Vuranel, “Ben çocukluğumdan beri Sur’da yaşıyorum. Ben neden şehir dışında yapılacak TOKİ’lere yerleşeyim. Ben kendi doğup büyüdüğüm, çocuklarımın doğup büyüdüğü yerde yaşamak istiyorum. Bizlerin Sur’da yaşaması neden engellenmeye çalışılıyor?” diye sordu.
Vuranel, oturduğu binanın altı katlı olduğunu ve kat mülkiyeti ile tapusunun olmadığını belirterek, “Sur’da aldığım ev arsa üzeri 6 kat ben 5.katta oturmaktaydım ve devlet acele kamulaştırma kararı çıkardı. Ve acele kamulaştırma da ev sahibiyken arsaya ortak pay olarak gösteriliyor. Ve metrekare olarak da 11 metrekare olarak payım var deniliyor. Ve devlet Sur içinde hiçbir evin kat mülkiyeti olduğunu bilmiyor muydu? Ve eğer durum böyle ise neden o zaman Sur’da çok katılı binaların yapılmasına izin verildi? Sur’da yaşanan olaylardan bir kere mağdur olduk. Şimdi de ikinci mağduriyetimizi yaşıyoruz. Mağduriyetimin giderilmesini istiyorum” diye konuştu.
‘GERÇEKTEN HAKSIZLIK YAPILIYOR’
Sur mağdurlarından Zülfü Polat da verilen fiyatın kendilerini ikinci defa mağdur edeceği görüşünde. Polat, “Biz evlerimizi alırken tapulu diye aldık. Şimdi tapusuz olduğu söyleniyor. Ayrıca devlet yetkilileri mağdur edilmeyeceğimizi söyledi. Şimdi de devlet kalkmış ölü bir fiyat veriyor evlerimize. Biz ne yapacağız bu para ile bize verilen 25-30 bin TL ile biz ne ev alabileceğiz ne de başka bir şey yapılır. Yapıyorsanız bize ev verin. Evimizi yıktınız. Bize ev verin. Bize zulüm etmenin ne anlamı var.” şeklinde konuştu.
Kentsel dönüşüm projesi kapsamında daha önce yıkılan evlerin metrekare birim fiyat olarak bin TL bedel biçildiğini ifade eden Polat, “O zamanda bu zamana ne oldu da bize metrekare fiyatı olarak 650 TL fiyat veriyorlar? Şimdi gelmişsiniz 5-6 katlı binadaki kişilerin dairelerini üzerinde kuruldukları arsa üzerinden fiyat biçiyorsun. Bir de fiyatı mümkün olduğu kadar aşağı çekerek bunu yapıyor. Şimdi bu insanlar zaten mağdurdur. Bir daha mağdur olacaklar. Biz bize çok ödeme yapılsın değil, hakkımızın, hukukumuza riayet edilmesidir. Bundan başka bir isteğimiz yok” diye belirti.
Mağdurlardan Ali Haydar Taş, “Bize gerçekten haksızlık yapılıyor” diyerek devam ediyor sözlerine: “Yetkililerden mağduriyetimizin giderilmesini istiyoruz. Evlerimizin değeri ne ise onu istiyoruz. Fazlasını zaten istemiyoruz ki biz de. Yeniden bir ev sahibi olabilecek bir şey istiyoruz. 30 bin TL’ye ben nasıl ev alabilirim ki?” diye sordu.