Rusya ve İran, stratejik iş birliğini genişletiyor
Moskova ve Tahran, geçen hafta ortaklıklarını bir üst aşamaya taşıyan anlaşmalara imza attı. Elijah J. Magnier, bunların ne anlama geldiğini yazdı.
Elijah J. MAGNIER
Rus ayısı, 25 yıldan daha uzun bir süre önce başlayan derin uykusundan Suriye cephesinde ABD’ye karşı koymak için uyandı. Devlet Başkanı Vladimir Putin, İranlı mevkidaşı Hasan Ruhani’yi ABD’nin İran’a karşı düşmanca tavrına tezat biçimde Moskova’nın “yumuşak diplomasi” tarzını kullanarak sıcak bir biçimde karşıladı.
Beyaz Saray’ın yeni sakini Donald Trump, nükleer anlaşmayı rafa kaldırma amacıyla göreve geldiğinden bu yana İran’a karşı açıkça düşmanca bir tutum sergiliyor ve İran’ın Ortadoğu’daki düşmanlarıyla (Suudi Arabistan) büyük bir coşku ve iştahla iş birliği yaparak “Bölgeden İran terörizmini silme” çağrısında bulunuyor.
SURİYE’NİN ÖTESİNDE İŞ BİRLİĞİ
Putin ve Ruhani, planlandığı üzere tek oturumdan oluşan 2 saatlik bir toplantı yerine saatler süren 2 oturum gerçekleştirdi, ticaret, bilim ve teknoloji alanlarında 14 anlaşma ve protokol imzaladı. Putin ve Ruhani ayrıca terörizmle mücadelede stratejik hedefler konusunda anlaştı ve Suriye, Yemen, Libya ve Afganistan gibi sıcak bölgelerde güvenlik konusunda siyasi iş birliği kurma kararı aldı.
İran, Suriye’deki cihatçı selefi militanları ve müttefiklerini hedef alan Rus jetlerine askeri havaalanlarını açtı. Suriye krizi, sınırsız askeri destek(jetlerden, uçak gemilerine, sofistike silahlardan, asker, para, petrol, planlama ve istihbarata) ve oluşturulan ortak askeri komuta merkeziyle iki ülke arasındaki eşi görülmemiş iş birliğinin kaynağı durumunda.
Bu stratejik iş birliği, elbette, Suriye savaşını idare etme konusunda taktik farklılıkları dışlamıyor. Moskova, kadife eldivenler içerisinden demir bir yumruğa ihtiyaç duyulduğunda sergilediği askeri kapasitesiyle uluslararası barış gücü rolü sunuyor. ABD-İsrail’in İran algısı ve Tahran’ın İsrail’e karşı açık düşmanlığı ise Moskova’nın yoluna hiç de engel çıkarmıyor.
İşin aslı, Rusya, iki ülke arasındaki güçlü çelişkilere karşın ABD ile direkt bir sürtüşmeden yana değil. Aynı zamanda Moskova, Washington’un Ortadoğu’daki politikalarını da desteklemez, kendi müttefikleri ve hedefleri olmalıdır. İlginçtir, Rusya, İran’ın “İsrail’i yeryüzünden silme” retoriğini destekleme taraftarı da değil ve İran-İsrail husumetine kesinlikle dahil olmak istemiyor. Yine de Putin, Başbakan Netanyahu, Rusya’nın kırmızı çizgilerini aşarak jetlerini Suriye’nin derinliklerine(Palmira) göndermeyi düşündüğünde İsrail’i uyarmakta tereddüt etmedi. Hatta Tel Aviv’in, Suriye ordusu ve müttefiklerini, cihatçılar ve dostlarıyla savaşırken hedef almasını engelledi.
Netanyahu’nun Moskova ziyareti sırasında Putin, Netanyahu’nun İran’ın Suriye’deki varlığını reddeden tavrını umursamadı ve İsrail Başbakanının İran’ı Suriye’den çıkarmak için zor kullanma taleplerini görmezden geldi. Dahası Rusya, Şam’ın İsrail’in Suriye üzerinde uçan jetini stratejik füzelerle vurmasına ve İHA’sını düşürmesine izin verdi. Tüm bunlar, Moskova’nın ciddi askeri kapasiteyi yumuşak diplomasiyle birleştirdiği ve hiçbir ülkenin Rusya’nın Suriye’deki planlarını bozamayacağı mesajını verdiği, Tel Aviv’e, ABD’ye ve Türkiye’ye karşı kullandığı yaklaşımını teşkil ediyor. Rusya’nın bu planları, savaşı durdurma, düşmanlıkları sona erdirme, Suriye bataklığına girmeden terörizmle savaşmayı içeriyor.
İRAN VE RUSYA’NIN FARKLI AMAÇLARI
Ancak bu, Suriye sahasında İran’la Moskova arasında taktiksel farklılıkların ortaya çıkmasına engel olmadı. İran’ın amacı tüm Suriye’de ordunun hakimiyetini yeniden tesis etme, Devlet Başkanı Beşar Esad’ın görevde kalmasını sağlama, IŞİD’in ve el Kaide’nin ortadan kaldırılmasından sonra tüm yabancı orduları ve savaşçıları Biladü’ş Şam’dan çıkarma.
Rusya’nın yaklaşımı ise daha pragmatik: şu anki statükoyla bir aradalığı, Kuzey Suriye’de şu an için varolan Türk-ABD işgalini kabullenmeyi, savaşı durdurmayı ve tüm tarafları Şam hükümetiyle birlikte müzakere masasına getirmeyi amaçlıyor. Bu, Rusya’yı, dünyaya uluslararası arenaya bir elinde zeytin dalı diğerinde güçlü askeri araçlarıyla geri döndüğünü ilan etmesi için Astana’da Cenevre barış sürecine paralel bir hat –onun yerine değil- bulmaya itti.
Yakın tarihe bakıldığında, Moskova ile Tahran’ın ilişkisi son 20 senede hiç bu kadar stratejik iş birliği seviyesine gelmemişti. Ticari ortaklıktan stratejik güvenlik iş birliğine, Moskova’nın müttefiki (Tahran) bugün Asya-Avrupa eksenine müdahil durumda.
SURİYE, RUSYA İÇİN KÖPRÜ OLDU
Bugün, Putin, Rusya’nın geçmiş dönemdeki etkisiz pozisyonuna dönmesini istemiyor. Rusya, Suriye savaşını Ortadoğu’ya ve uluslararası arenaya dönmek için bir köprü olarak kullandı. Batı, Biladü’ş Şam’a yeni bir aciz devlet(Libya gibi) ve terörizmin yönettiği bir ülke yaratmak üzere girdi. Batı’nın izniyle on binlerce yabancı savaşçı Türkiye üzerinden Suriye’ye girdi ve en ileri silahları edindi.
Putin, ABD Devlet Başkanı Donald Trump’ın İran’a karşı gösterdiği düşmanlığa karışmak istiyor gibi görünmüyor. Rusya, Moskova ve Washington arasında olağanüstü bir iş birliğine rastlamadı ve Trump iktidarından bu yana Suriye’de ya da başka bir yerde herhangi bir seviyede iş birliği ya da ortaklık yapılmadı. Aksine Trump şimdi yüzlerce ABD askerini Suriye’ye ülkenin kuzeydoğusunu işgal etmeleri için gönderiyor ve askeri komutanı kendisini “Suriyeli Kürtlerin, Arap ve Türkmenlerin kendi kaderini belirlemesinin koruyucusu” ilan ediyor.
Dahası ABD Başkanı Trump, İran karşıtı görüntüsünü kullanarak hazinesini Körfez ülkelerinin parasıyla doldurmayı hedefliyor. Bunlar, Trump düşmanları olmadıkça ve İran’ı hedef aldıkça her türlü parayı ödemeye razı(İran’a karşı henüz gerçek bir adım atılmadı).
İran-Rusya iş birliği, özellikle de Putin, Tahran’ın Hazar Denizi, Kafkaslar, Afganistan, Libya, Suriye ve Yemen barış görüşmelerine dahil olmasını istediği için Washington’a karşı açık bir engel oluşturuyor.
Sonuç olarak iki ülke arasındaki ortak noktalar Suriye ve Ortadoğu’nun çok daha ötesine uzanıyor. Bu da doğal olarak Washington, Tel Aviv ve Ortadoğu ülkelerinin gittikçe görülmemiş seviyede stratejik bir iş birliği yolunda ilerleyen Rusya-İran yakınlaşmasından endişe etmesine neden oluyor.
Çeviren: Mithat Fabian Sözmen
Ara başlıklar Evrensel Pazar’a aittir. Yazının orijinal başlığı ‘Rusya ve İran, Suriye, Libya, Yemen ve Afganistan’da stratejik iş birliğine doğru ilerliyor’.
Not: Orijinali Arapça olarak Kuveyt merkezli er Rai’de yayımlanan bu yazı, yazarın kişisel sayfası olan elijahjm.wordpress.com’daki İngilizce versiyonundan çevrilmiştir.