Buca’da ‘hayır’ın sesi daha güçlü çıkıyor
İzmir'in ikinci büyük ilçesi Buca'da referandumun nabzını tuttuk. İlçede geniş bir kesimde ‘hayır’ oylarının daha yüksek çıkacağı beklentisi var.
Kenan ÇETİN
İsmail GERÇEK
İzmir
Buca, 490 bin nüfusu ile İzmir’in Karabağlar ilçesinden sonra ikinci büyük ilçesi. Dokuz Eylül Üniversitesinin bulunduğu Buca’da önemli bir genç nüfus yer alırken nüfusun çoğunluğunu Yunan, Boşnak, Arnavut ve Bulgar göçmenleri oluşturuyor. 16 Nisan’a az bir süre kala referandumun nabzını tutmak için Buca’nın çarşı, pazar, kahvehane ve işyerlerini dolaştık. Buca’da geniş bir kesimde ‘hayır’ oylarının yüksek çıkacağı beklentisi var.
490 bin nüfusu ile İzmir’in Karabağlar ilçesinden sonra ikinci büyük ilçesi olan Buca, toplam 48 mahalleye sahip. Dokuz Eylül Üniversitesinin bulunduğu Buca’da önemli bir genç nüfus yer alırken nüfusun çoğunluğunu Yunan, Boşnak, Arnavut ve Bulgar göçmenleri oluşturuyor. Gerek yoksulluk gerekse çatışmalar nedeniyle bölgeden göç etmek zorunda kalan Kürt nüfus da önemli yer tutuyor. Buca halkına referandumdaki görüşlerini sorduğumuzda vatandaşların bir çoğunun kararını verdiği görülüyor. İlçede ‘evet’ cephesinin çalışmalarını AKP yürütürken, ‘hayır’ cephesinde ise CHP, HDP, Emek Partisi ve Haziran Hareketinin çalışmaları öne çıkıyor.
‘Hayır’ oyu vereceğini söyleyenler ülkenin tek adamla yönetilmesine karşı çıkıyor. ‘Evet’ oyu vereceklerin bazıları devlette çok başlılığın ortadan kalkacağını söylerken ve bazıları ise parlamenter sistemin yanlış olduğunu söylüyor.
BUCA’NIN MERKEZİ FORBES ÇARŞISI
Buca’da insan hareketliliğinin en yoğun olduğu yerlerin başında Forbes Caddesi’ndeki Forbes Çarşısı geliyor. Uzun bir cadde olan Forbes’in doğu ucunda yer alan Şehitler Parkı’na giriyoruz.
Parkta bank üzerinde dinlenen Nezihe adındaki bir kadın ülkenin tek adam tarafından yönetilmesini istemiyor ve “Erdoğan şuan her şeyi kendisi yönetiyor, referandumda bunu yasallaştırıp kendisini yargılanmaktan kurtarmak istiyor” diyor.
Parkta bir apartmanın zemin katında yer alan Tekel Emeklileri Derneğine giriyoruz. Dernek Yöneticisi Haluk Akkan emekli bir tekel işçisi. Akkan, “İşsizlik, yoksulluk, emeklilerin durumu ortada. İşsiz olandan GSS primi kesiyorlar” diyerek, referandumda ‘hayır’ diyeceğini söylüyor. Derneğe gelen kişilerin tamamına yakınının referandumda ‘hayır’ oyu kullanacağını da ekliyor.
‘ÇİFT BAŞLILIK 2016’DA MI ÇIKTI?’
Bir sigorta firmasının açık kapısından içeri giriyoruz. Adını vermek istemeyen işyeri sahibi referandumdan ‘hayır’ çıkacağını düşündüğünü belirterek, “Daha önceki seçimlerde olduğu gibi sonucu kabul etmeyebilirler” diyerek referandum sonrasından endişeli olduğunu ifade ediyor. ‘Devlette çift başlılık kalkacak’ söylemine de tepki gösteren işyeri sahibi, “Düne kadar çift başlılık yoktu da 2016’da mı çıktı?” diyor.
Kahvehane önünde simit-boyoz satan emekli bir işçiyle karşılaşıyoruz. Sekiz kişiye baktığını ifade ediyor ve “Emekli maaşım yetmiyor, evim ipotekli, kredi borcumu zor ödüyorum. Bunun için mi evet diyeceğim?” diyor.
Cadde üzerinde Berber Sedat Elban’la konuşuyoruz. Esnafın borç içinde olduğunu söyleyerek, küçük esnafın bitme noktasına geldiğini söylüyor ve “Bu koşullara ‘evet’ diyemem” diyor.
‘YARGILANMA KORKUSU YAŞIYORLAR’
Forbes Çarşı esnaflarından Çiğ Köfteci Tibet Sarıl, İzmir’de ‘hayır’ çıkacağını, Türkiye genelinde ise ‘evet’ çıkacağını düşünüyor. Bunu da çevresinde çok sayıda kişinin ‘evet’ demesi ile gerekçelendiriyor. Endişelerini dile getiren Sarıl, “Evet dersek ülkeyi bölecekler, Osmanlı düzeni getirecekler. Bir kişi ‘benim dediğim olacak’ diyecek.” diyor.
Elektrikçi Nurettin Sezen’in dükkanına giriyoruz. Sezen, piyasada kriz olduğunu ve bunun da kolay aşılamayacağını ifade ediyor. Sezen, bütün yetkilerin bir kişiye verilmesini istemediğini belirterek, “İktidardan düşerse başlarına geleceklerden korkuyorlar, yargılanma korkusu var. O nedenle ‘evet’ çıkmasını istiyorlar” diyor.
Milli Piyango Bileti Satıcısı Özcan Sevimli, memur emeklisi olduğunu, geçimini sağlamak için piyango bileti satmak zorunda olduğunu söylüyor. Sevimli, “Vatanım için, cumhuriyet için, halk için ‘hayır’ diyorum” diyor.
‘PARLAMENTER SİSTEM YANLIŞ’
Çarşıda giyim mağazası sahibi 28 yaşındaki Murat Aktaş ‘evet’ oyu vereceğini söylüyor. Aktaş ‘evet’ gerekçelerini şöyle açıklıyor: “Bana 94 yıl ne yaptıklarını söylesinler. Şu an parlamenter sistem çok yanlış, koalisyon demek, engelleme demek.”
Terzi Taner Gençoğlu aslen Trabzonlu ve aileden MHP’li olduğunu belirtiyor ve “Referandumda ‘evet’ ya da ‘hayır’ demek aslında ‘Aşağı tükürsen bıyık yukarı tükürsen sakal’ meselesi” diyor. Gençoğlu, anayasanın değiştirilecek maddelerini henüz okumadığını da ekliyor. Kararsız olduğunu ifade eden Gençoğlu yine de ‘evet’e yakın durduğunu ifade ediyor.
Çarşıda çay ocağı işleten Eren Can Ertürk de, terzilik okulunu bitirdiğini ancak iş olmadığı için kendi işini yapmayıp çay ocağı işlettiğini söylüyor. Hükümetin toplumda ayrışma yarattığını, herkese farklı davrandığını belirtiyor Ertürk ve ekliyor: “Ben Hükümet herkese eşit davransın, saygı duysun diye ‘hayır’ diyorum”
PABUÇ TEKSTİL PAZARINDA REFERANDUM GÜNDEMİ
Forbes Çarşısından sonra Kozağaç Mahallesinde pazar yerinde bir yıldır kurulan Papuç Tekstil Pazarını geziyoruz. Müşterilerin büyük çoğunluğu kadınlar. Ancak kadınlar konuşmaktan çekiniyor.
Kozmetik ürünler satan Salih Akyıldız işlerin iyi olmadığını, geçimin zor olduğunu söylüyor.
Akyıldız, seçilme yaşının 18’e düşürülmesini de doğru bulmadığını ifade ediyor. Akyıldız, “Sonucun ‘hayır’ olmasını istiyorum” diyor.
Deri Ürünler Satıcısı Ahmet Turga, pazarcı esnafının durumunun 20 sene öncesine göre biraz daha iyi olduğunu belirtiyor ancak asgari ücretlinin durumunun iyi olmadığını ekliyor.
‘Tek adam’ meselesinin biraz abartıldığını düşünen Turga, “Birisinin biraz daha yetkili olması iyi olur. Çok başlılık olmamalı. Bu nedenle ‘evet’ diyorum” diyor.
Giyim Eşyası Satıcısı Ercan, işlerinin iyi olmadığını, her şeye zam gelirken kendilerinin indirim yapmak zorunda kaldıklarını söylüyor. Ercan, referandumun sonucunu ‘evet’ de çıksa, ‘hayır’ da çıksa iyi görmediğini belirtiyor ve referandum sonrasından endişeli olduğunu ifade ediyor.
ÖĞRENCİ, MEMUR VE EMEKLİLERİN MAHALLESİ
Buca Koop’ta bir kahvehaneye giriyoruz. Kahvehanede 2-3 masada oyun oynanıyor. Masadakiler bize ‘hayırcı’ olduğunu söylüyor. Bir masada tek başına oturan işçi emeklisi 80 yaşındaki Ruşen Tosun’un masasına yaklaşıyoruz ve ‘Referandumda ne olur?’ diye soruyoruz. Ruşen Tosun işsizliğin çok olduğunu, esnafın yüksek vergiler nedeniyle işini sürdüremediğini, birçok işyerinin kapandığını, hayvancılığın öldüğünü söylüyor ve ekliyor: “Bunlar Atatürk’ü silmek istiyorlar. Bunun için ‘hayır’ diyorum.”
Kahvehanede garsonluk yapan Onur İbiş’le konuşuyoruz. İbiş, Dokuz Eylül Üniversitesi Biyomedikal öğrencisi olduğunu söylüyor ve okuyabilmek için çeşitli zamanlarında garsonluk yaptığını söylüyor. İbiş, öğrencilerin kredi, yurt, ulaşım gibi sorunları dururken anayasayı değiştirmenin mantıksız olduğunu belirtiyor ve “Bizler tek adam değil, demokrasi istiyoruz” diyor.
‘EVET ÇIKARSA KIDEM TAZMİNATLARINI YOK EDECEKLER’
Şirinyer, Tınaztepe, Şehitler ve Hasanağa Parkı’nda belediye işçilerini çalışırken ya da molalarda ziyaret ederek referandumla ilgili görüşlerini soruyoruz. Fen İşlerinde İşçi Kenan, Erdoğan’ın yaptığı hiçbir şeyi doğru bulmadığını söylüyor: “Vatandaşı ayrıştırıp kutuplaştırıyor. Bunun için ‘hayır’ diyorum” Bir diğer İşçi Fikret de, referandumda ‘hayır’ diyeceğini belirterek son dönemde Avrupa ülkeleriyle yaşanan krizin ‘evet’ oylarının yükselmesi için yapıldığını ifade ediyor. “Avrupa ülkeleri başkanlık istiyor” diyen Fikret, tezini şöyle temellendiriyor: “Yakın zamanda tiranları olan ülkelerin akıbetini gördük. Bu durumlar batının iştahını kabartıyor. Ülkemizin jeopolitik durumu nedeniyle iştahı kabaran batı, başkanlığın gelmesiyle ülkemizin karışmasını istiyor.”
Park ve bahçelerden 17 yıllık işçi Birkan da, anayasa değişikliği maddeleri içinde işçilerle ilgili bir madde olmadığını, ‘evet’ çıkarsa kıdem tazminatlarının yok edileceğini belirtiyor. Murat isimli işçi de, medyanın özgür olmasını, kapatılan muhalif kanalların açılmasını istiyor. ‘Hayır’ diyenlerin vatan haini olmadığını, herkesin düşüncesini rahatça açıklayabilmesi gerektiğini söyleyen Murat, “İşçinin bu hayatta değerinin bilinmesini istiyorum. Osmanlı zihniyetiyle yönetilmek istemiyorum. Çocuğumun daha çağdaş, daha demokratik bir düzende yaşamasını istediğim için ‘hayır’ diyorum” ifadelerini kullanıyor.
İZSU da taşeron işçisi olarak çalışan Özgür Yalçınkaya, anayasanın değişmesi gerektiğini düşünüyor ama böyle bir değişikliği de istemiyor. Toplumun kutuplaştırılmaya çalışıldığını söyleyen Yalçınkaya kendi hayatından örnek vererek çocukluk arkadaşı ile görüşmediğini belirtiyor.