Meclisi fesih yetkisi var, fazlası da!
'Yalanlar ve Gerçeklerle Anayasa Değişikliği' dosyamızın 2. gününde 'Meclisi fesih yetkisi yok' yalanını mercek altına aldık.
Hazırlayan
Onur BAKIR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım, bakanlar ve AKP yetkilileri, referanduma sunulan değişikliğin kabul edilmesi halinde Cumhurbaşkanının Meclisi fesih yetkisi olmayacağını söylüyor. Oysa değişiklik maddeleri tersini söylüyor. Değişiklik Cumhurbaşkanına sadece fesih yetkisini değil; ülkeyi tek başına dilediği gibi yönetme yetkisi de veriliyor. “Darbelere karşı önlem” diye süslenen değişiklik, aksine darbelere davetiye çıkarıyor.
‘TEK ADAM SİSTEMİ DEĞİL’ KANDIRMACASI
Tek adam deyince çok kızıyorlar. Lütfen Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanına tanınan yeni yetkilere ve bu yetkiler ile Cumhurbaşkanının neler yapabileceğine ilişkin tabloya bir bakın. Yürütme yetkisini tek kişinin kullandığı, tek bir kişinin yasama organı üzerinde ağır bir vesayet kurup yasama yetkisini kararname ile gasbedebildiği, yargıyı tek başına belirlediği, hem de bunların hepsini bir siyasi partinin lideri olarak yapabileceği bir sisteme “tek adam sistemi” değil de başka ne denebilir ki!
'MECLİSİ FESİH YETKİSİ YOK' YALANI
AKP, Erdoğan ve destekçileri koro halinde aynı şeyi söylüyor: “Cumhurbaşkanının Meclisi fesih yetkisi yok.” Gerçi bu yalan bizzat AKP’nin referandum kitapçığı ile ifşa oldu. Kitapçıkta diyor ki: “Fesih yetkisi yeni sistemde seçimlerin karşılıklı olarak yenilenmesi yoluyla gerçekleşebilecektir. TBMM 3/5 çoğunlukla, cumhurbaşkanı da dilediği zaman bu yetkiyi tek başına kullanabilir.” Ancak AKP ve Erdoğan, buna rağmen “Fesih yetkisi yok, seçimleri yeniletme yetkisi var” demeye devam ediyor.
Gelin, mevcut durum ile değişikliği bir kez daha karşılaştıralım, fesih yetkisi var mı yok mu, bir daha bakalım. Anayasa’nın yürürlükteki 116’ncı maddesine göre cumhurbaşkanı, ancak ve ancak hükümetin kurulamadığı durumlarda, Anayasa’da öngörülen koşullar mevcutsa Meclis seçimlerini yeniletebilir. Dolayısıyla bugün de cumhurbaşkanının fesih yetkisi vardır ancak anayasal koşul ve kurallara bağlıdır. Ancak değişiklik ile Anayasa’nın 116’ncı maddesindeki tüm koşullar kaldırılıyor ve “Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır” deniyor. Herhangi bir koşul var mı? Yok! Demek ki cumhurbaşkanı canı ne zaman isterse seçimleri yeniletebilecek.
İşte bu yüzden, hiçbir koşul ve şarta bağlı olmaksızın cumhurbaşkanına seçimleri yeniletme yetkisinin tanınması, mutlak ve sınırsız bir fesih yetkisidir. Demokrasi ile hiçbir biçimde bağdaşmayan bir yetkidir. Monarşik parlamenter sistemlerde krallara tanınan yetkilere fena halde benzemektedir. Bu yetki, halkın oylarıyla seçilen Meclisin, tek bir kişinin iki dudağı arasına terk edilmesidir.
‘DEĞİŞİKLİK DARBELERE KARŞI ÖNLEM’ YALANI
AKP ve Erdoğan, anayasa değişikliğini özellikle kendi tabanına satmak için 15 Temmuz darbe girişiminin ekmeğini yemeye çalışıyor. Bu değişiklik ile benzer girişimlerin önleneceğini iddia ediyor. Gerçekten de bu değişiklik darbe girişimlerini önler mi?
Biz söyleyince kızıyorlar, sözü AKP’nin anlı şanlı Anayasa Hukukçusu Burhan Kuzu’ya bırakalım: “Sen eğer başkana kanun yapma, fesih, harcama yetkisi verirsen sıkıntılar yaşanır… ‘Başkan şu şartlar olursa parlamentoyu fesheder’: felaket bir şey bu. Bir süreden sonra vuruyor tekmeyi parlamentoya, oluyor sana diktatör.” Burhan Kuzu’nun da açıkça belirttiği üzere yetkilerin tek elde toplandığı sistemler, darbelere karşı bir koruma sağlamıyor, adeta davetiye çıkarıyor. Dünyada en çok darbe nerede oldu? Başkanlık sistemi ile yönetilen Latin Amerika ülkelerinde. Türkiye’de Latin Amerika’da başkana tanınan yetkilerden çok daha geniş yetkiler, Cumhurbaşkanına tanınmak isteniyor. Darbelere çok daha teşne bir sistem Türkiye’de inşa edilmek isteniyor. Ne diyordu Burhan Kuzu: “Başkanlık sisteminin hürriyetler için bir tehlike teşkil ettiği ileri sürülmüştür. Gerçekten geniş yetkilerle donatılmış devlet başkanının kolayca diktatör olması düşünülebilir.” Doğru söze ne hacet! (Alıntılar Burhan Kuzu’nun “Her Yönü ile Başkanlık Sistemi” kitabından).
‘SEÇİMLERİ YENİLETME YETKİSİ KARŞILIKLI’ ALDATMACASI
AKP ve Erdoğan, “Fesih yetkisi yok” iddiası tutmayınca, “Seçimleri yeniletme yetkisi karşılıklı” diyerek tartışmayı başka bir yöne çekmeye çalışmaya başladı. Ancak bu söylem, Meclisi fesih yetkisinin üzerini örtmeye çalışan bir aldatmacadan başka bir şey değil.
Değişikliğe göre hem cumhurbaşkanı hem de Meclis, seçimlerin yenilenmesine karar verebilecek. Ancak mesele bu kadar basit değil! Her şeyden önce bu yetkiyi kullanma koşulları farklı. Cumhurbaşkanı ne zaman isterse, tek başına vereceği kararla bu yetkiyi kullanabilecek. Ancak Meclisin bu yetkiyi kullanabilmesi için Meclis üye tam sayısının en az beşte üçünün oyu gerekiyor. Yani Meclis, Anayasayı değiştirecek bir çoğunluğu yakalayamadığı sürece bu yetkiyi kullanamayacak.
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Kemal Gözler’in “Elveda Anayasa” isimli kitabında da vurguladığı üzere: “…Seçimleri yenileme yetkisi bakımından TBMM’nin ve Cumhurbaşkanının sahip olduğu silahlar sanıldığı gibi eşit değildir. Anayasa Değişikliği Teklifi kabul edilirse, Türkiye’de yasama ve yürütme organları arasında ayrılığın ortadan kalkacağı ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin Cumhurbaşkanının kontrolü altına gireceği tahmin edilebilir”(s.18-19). Ayrıca belirtmek gerekir ki, bazı yetkiler kullanılmaya gerek olmadan istenilen sonuçları verir. Cumhurbaşkanı, seçimleri yenileme yetkisini bir tehdit aracı olarak kullanarak Meclisi hizaya sokmaya çalışabilecektir. “Benimle uyumlu çalışmazsan, dediğimi yapmazsan seçimleri yeniletirim” diyerek Meclisin zapturapt altına alabilecektir.
‘CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMETİ SİSTEMİ’ ALDATMACASI
Başkanlık sistemi diye yola çıktılar. Öyle bir sistem hazırladılar ki, bunun başkanlık sistemi olmadığını çok iyi biliyorlar. Kendi destekçilerinde bile “başkanlık sistemi” ifadesine karşı bir antipati olunca “başkanlık sistemi” demekten tümüyle vazgeçtiler. Sonra bir sabah uyanıp sistemin adını koydular: “Cumhurbaşkanlığı hükümeti sistemi”. Başına da “Türk tipi” ifadesini eklediler. Böyle bir sistem var mı? Yok. Böyle bir sistem adı var mı? Yok. Dünyada örneği var mı? Yok. Eşi benzeri var mı? Yok. Etki ve sonuçlarını öngörme şansı var mı? Yok. Erdoğan ve AKP, dünyada örneği görülmemiş bir sistem icat edip; bu sisteme bir isim koydu. Peki, Türkiye bir deneme tahtası mı? Bu ülkenin ve yurttaşlarının geleceği yapboz tahtası mı?
{{314821}}