Bu acele niye?

Başbakanın “dindar nesil” yetiştirme söylemiyle başlatılan ve 4+4+4 sistemi olarak değiştirilen eğitimdeki yeni uygulamaların, her aşaması velileri ve öğrencileri tedirgin etmeye devam ediyor.
Gerek yasa çıkartılırken, gerekse çıkartılan yasayı uygulamaya koyarken “yangından mal kaçırmak” yaklaşımı içindedirler. Ne hukuk, ne hak, ne insani değerlerin hiç birini gözetmiyorlar.
Milli Eğitim sistemi en çok değişimin yaşandığı alanların başında geliyor. Özellikle son 30 yıl “küreselleşme” adıyla hizmet alanlarını piyasaya açmak için, eğitim sisteminde daha fazla değişiklikler yapılmaktadır.
Son on yılda ise, her bakan bir önceki değişiklikleri yetersiz bularak yeni uygulamalara girişti. Hüseyin Çelik, OKS sınavların kaldırıp, SBS’yi koyarken, “tek sınav çocuklarımızı strese sokuyor, bu sistem çocuklarımızı dershaneye yönlendiriyor. Bu nedenle üç yıl uygulamalı SBS’yi getiriyoruz. Bu sistemle çocuklarımız okullara bağlanacak” dedi. Ama  tam tersi oldu. Çocuklar bir yerine üç  strese girerken, veliler de 4., 5. Sınıflarda çocuklarını dershanelere göndererek daha çok para ödemek zorunda kaldılar.
Hüseyin Çelik, 2004’de uygulamaya konulan “ilköğretim müfredatı” ile ilgili konuşmasında, “öğrencilerimize “veya” cılığı  değil, “ve” ciliği öğretmek zorundayız. “ve”ci bir toplum ve nesil yetiştirmek zorundayız” diyerek, ders kitaplarına ve “100 temel eser” diye seçilen kitaplara dini ifadeleri yerleştirdi.
Nimet Çubukçu bakan olduğunda,”SBS çocuklarımızı okuldan uzaklaştırıp, dershanelere yönlendirdi” diyerek sınav sistemini 6., 7. sınıflardan kaldırdı. 8. Sınıfta da kaldıracağını söyledi. Aynı bakan, okul öncesi eğitimi 8 yıllık eğitimin içine katarak “temel eğitim genel müdürlüğü” kurdu. Okul öncesi eğitimde yüzde 100 projesinin başlattı.
BAKAN DEĞİŞTİ,
DEĞİŞİKLİK HIZLANDI
Aslında sistem son on yıldır hep aynı yönde değişerek geliyor. Ömer Dinçer bakan olunca ve AKP iktidarının da ustalık döneminde olması nedeniyle bu değişim çok hızlı yapılmaya başladı.
Geçmişte uygulanan bazı projeler (MLO, Süper lise vb) pilot uygulamalarla genelleştiriliyordu.
4+4+4 sistemi tüm eğitim sistemini alt üst eden bir sistem olduğu halde, apar topar uygulamaya konulmaya çalışılıyor. Çıkartılan yasanın kendisi gibi uygulaması da, hukuka, anayasaya ve değerlere aykırıdır.
“İlköğretim devlet okullarında tüm kız ve erkek vatandaşlar için zorunlu ve parasızdır” hükmünün kaldırılması insan hakları evrensel beyannamesine ve anayasanın 42.maddesine aykırıdır.
66 aylık( hatta 61 aylık)  çocuğun ilkokula zorla kaydının yapılarak başlatılması, çocuk haklarının “eğitimin düzenlenmesinde toplumun, anne ve babanın önceliği vardır” hükmüne aykırıdır.
“Dereyi geçerken at değiştirilmez” 8 yıllık zorunlu eğitime başlamış öğrencilerin yeni sisteme aktarılması, gerek ulusal yasalara gerekse uluslararası anlaşmalara aykırıdır.
Bu öğretim yılında 2,3,4,5,6,7,8. sınıflarda olan öğrenciler okullarına, 8 yıllık zorunlu eğitim olarak kayıt yaptırdıkları için öyle mezun olmak yasal haklarıdır.
 2012’de 8. Sınıftan mezun olmuş bir öğrencinin, 12 yıllık zorunlu eğitime tabi olması yasal olarak doğru değildir.
2012’de üniversite sınavlarına giren öğrenciler başvurularını var olan sistem üzerinden yaptılar. Sınava girmelerine 10 gün kala puan hesaplarında yapılan değişiklik yasal değildir.
Çıkartılan yasalar yayınlandığı tarihte yürürlüğe girer.  Eğer bu sistemden taraflar zarar görüyorsa uygulanmaz, yarar görüyorsa yararlandırılır. Hukuk anlayışı ve sosyal devletin yaklaşımı böyle olmalıdır.
AKP hükümeti ve Milli Eğitim bakanı tüm bunları çiğneyerek sistemi dayatmalarla ve artık “ve”ciliği değil, “tek”çiliği çocuklarımız üstünde bir an önce uygulamak istiyorlar.
Eğitimde deneme olmaz. Eğitim günübirlik siyasi hesaplara heba edilemez. “Dindar nesil yetiştirme” söylemiyle, bir taraftan eğitimi paralı hale getiren, diğer taraftan da çocuklarımızı piyasaya itaatkar nesil olarak sürmeye çalışan AKP hükümetinin acelesini anlıyoruz.  Buna fırsat vermemek ve çocuklarımızı kobay olarak kullandırmamak için, tüm toplumu birlik olmaya çağırıyoruz.

*ÖVDER İzmir Şube Başkanı