HDK'den çağrı: Demokratik direniş saflarını sıklaştıralım
HDK, 7'nci dönem 3'üncü Genel Meclis Toplantısı'nın sonuç bildirgesinde ‘demokratik direniş için safları sıklaştırmaya çağırıyoruz’ denildi.
HDK, 7'nci dönem 3'üncü Genel Meclis Toplantısı'nın sonuç bildirgesini açıkladı. Bildirgede, "Dikkatleri olanaklara odaklanmaya ve demokrasi, barış, özgürlük için tüm güçleri demokratik eksende birlikte hareket etmeye, faşizme karşı demokratik direniş için safları sıklaştırmaya çağırıyoruz" denildi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK), dün gerçekleştirdiği 7'inci dönem 3'üncü Genel Meclis Toplantısı'nın sonuç bildirgesini açıkladı.
Siyasal durumun değerlendirildiği, referandum sonrası sürecin tartışıldığı Genel Meclis'te şu sonuçlara ulaşıldı:
"1- Olağanüstü Hal ortamında ve oldukça eşitsiz koşullarda gerçekleştirilen referandumda AKP-MHP ittifakının ve sağ faşist bloğun tüm çabalarına ve usulsüzlüklerine rağmen kazanan Türkiye halkları, emekçileri, kadınları, gençlerinin birleşik iradesi olmuştur.
AKP- MHP faşist ittifakı referandumda tüm devlet olanaklarını seferber etmesine, tutuklama, gözaltı ve engellemelere rağmen yenilmiştir. 51.3'e yüzde 48.7 oranındaki sonuç Saray'a bağlı YSK'nin “mühürsüz oy pusulaları geçerlidir” kararına, milyonlarca sahte oy pusulasının geçerli sayılmasına rağmen elde edilen bir sonuçtur.
Şaibe ve her türlü hilenin damgasını vurduğu bu referandumun sonuçları meşru değildir. OHAL'in kaldırılması ve referandumun iptal edilmesi dışında hiç bir seçenek kabul edilemez.
2- Referandum, asgari hukuk anlayışına sahip uluslararası alanda da meşru kabul edilmemektedir. Diktatörü ilk kutlayanın El Kaide'ye bağlı bir grubun olması manidardır. AGİT ve AP gözlemci heyetlerinin referandumla ilgili raporları, sahtelik ve hukuksuzluğu daha önce örneği görülmemiş şekilde ortaya koymaktadır. Diktatör heveslisinin, ABD’den Rusya’ya ve Avrupa Birliği ülkelerine kadar, diplomatik nezaket çerçevesinde dahi kutlanmaması, bir ülke için utanç vericidir.
3- Referandum sonuçları AKP'nin 15 yıllık iktidar döneminin sonunun başlangıcına işaret etmiştir. AKP, Batı'da nüfusun yoğun olduğu Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Mersin başta gelmek üzere 17 büyükşehirde kaybetmiştir. Bu gelişmeler, AKP’nin toplumsal tabanının zayıflamakta olduğunu göstermektedir. AKP iktidarı kırılgan bir zeminde durmaktadır ve referandum sonuçları rejim krizini derinleştirmekten başka bir sonuç vermeyecektir. Toplumun hala yarıya yakın işçi, emekçi, yoksul bir kesiminin ekonomik, ideolojik, kültürel kuşatma ve şiddet yöntemleriyle “rızası” alınmış olsa da mücadele içerisinde demokrasi güçlerince kazanılması önümüzdeki dönemin görevleri arasındadır.
4- AKP iktidarı ve Saray, Kürdistan'da kaybetmiştir. Alınan sonuçlar Kürt halkına karşı sürdürülen “çöktürme planı”nın da iflasıdır. Kürdistan'da şehirlerin yıkılması, bodrumlarda halkın diri diri yakılması, bunun yarattığı göçler ve yapılan ağır baskılar ortamında sandığa gidemeyen seçmenlere dayanarak “zafer” naraları atması yenilgiyi gizlemeye yöneliktir. HDP’nin Kürdistan'daki oylarının azaldığı söylemlerinde bulunmaları, Kürdistan'da yaşadıkları başarısızlığı örtmekten başka bir değer taşımamaktadır. YSK’nın skandal bir kararla geçerli kabul ettiği mühürsüz oy pusulalarının büyük çoğunluğunun bölgeden çıkmasına, mükerrer oy kullanımlarına, silahların gölgesinde sandığa gitmelerine rağmen Kürt halkı HAYIR demiştir. Kürt halkının AKP'ye kaydığı yönlü analiz ve değerlendirmeler nesnel olmadığı gibi gerçek de değildir.
5- Referandum sonuçları AKP, MHP, CHP başta gelmek üzere sistem partilerinde iç huzursuzluk ve kaynama yaratmaya başlamıştır. Önümüzdeki süreçte yeni kombinasyonlar ortaya çıkması kuvvetle muhtemeldir. CHP merkezinin referandum sonuçlarından sonra yaptığı açıklamalara ve tutumlarına bakılırsa iki partili sisteme angaje olmaya aday olduğu, sokak hareketini “hukuki mücadele” adı altında sönümlendirmeyi amaçladığı açığa çıkmıştır.
6- İşçi, emekçi, kadın, gençlik ve Kürt halkının düşmanı politikalar iflas etmiştir. Kadınların ve Kürt halkının 8 Mart'ta başlayan ve Newroz'la devam eden kitlesel mücadelesi, saldırı, kitlesel gözaltı ve tutuklamalara rağmen dimdik ayaktadır. Bugün, oylarının çalındığını, iradesine darbe yapıldığını düşünenlerin “Hayır kazandı” eksenli hareketi, OHAL karşıtı bu mücadelenin meşru ve kitlesel görünümüdür. AKP-MHP faşist cephesi, savaş güçlerini ve ittifaklarını gözden geçirerek demokrasi mücadelesi yürüten halkları bölmeye çalışacak, bunu yapamadığı durumda da saldıracaktır.
7- Referandum mücadelesinin öncü gücü kadın ve gençlik olmuştur. Kadınlar ve gençler faşizmin nihai yenilgisinde olduğu kadar demokrasi ve özgür yaşamın inşasında da öncü güç olacağını bir kez daha göstermiştir.
8- YSK'nın halkın oylarını gasp etmesi tabandan gelişen tepkileri de beslemektedir. Değişik il ve ilçe merkezlerinde binlerin katılımıyla gerçekleşen eylemler bir süreklilik arz etmektedir. Yerel Hayır platform ve meclisleri etrafında bir araya gelen bu kitlenin dinamiği Gezi direnişini andırmaktadır. “OHAL kaldırılsın, referandum iptal edilsin” talebi giderek daha çok öne çıkmaktadır. Halkların Demokratik Kongresi en başından beri bu eylemlerin içinde yer almaktadır. Bu hareketin kendi iç dinamiklerinin belirlediği örgüt ve mücadele biçimleri yerel demokrasinin örneği ve girişkenliğin somut göstergesidir.
Genel Meclisimiz, Hayır'la simgeleşen bu demokrasi mücadelesinin içinde yer almaya ve destek vermeye devam edecektir. Sokaktaki dinamizmi örgütleme ve Hayırları büyütme görevi önümüzdedir. Olası sonuçlara ve sokağın nabzına uygun bir biçimde yerelde en geniş ittifakı sağlamak ve bu ittifakla direnişi örgütlemek süreç açısından elzemdir.
9- İşçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs'ın öncesinde toplanan Genel Meclisimiz; Hayır'ın birleşik kararlılığının 1 Mayıs alanlarına yansıtılması gerektiğine inanır, bu nedenle tüm emekçileri ve ezilenleri 1 Mayıs'ta alanlara çıkmaya çağırır ve 40. yılında Taksim 1 Mayıs şehitlerini anarken Taksim Meydanı'nın 1 Mayıs alanı olduğunu bir kez daha vurgular.
10- Halklarımızın bugünkü ihtiyacı demokrasidir. Genel Meclisimiz; tüm demokrasi güçlerini halkın yerelde kendisini yönettiği, çoğulcu, özgürlükçü, demokratik bir anayasayı kazanmak için mücadeleye çağırır.
11- Genel Meclisimiz; 24 Nisan Ermeni soykırımının 102. yılı vesilesiyle Ermeni halkımızın acısını ve yasını paylaşır, devleti bu soykırımla yüzleşmeye bir kez daha çağırıyor.
HDK, son olarak; şunu belirtti: "Referandum mücadelesinden halklarımız güçlenerek çıkmıştır. Süreç, risk ve olanakları da açığa çıkarmıştır. HDK'nin demokratik Türkiye'nin kurucu kongresi olarak tarihi sorumluluğunu yerine getirmesi zorunluluktur. Şimdi HDK'yi güçlendirme zamanı, Hayır'ımızı büyütme zamanı.
Genel Meclisimiz; dikkatleri olanaklara odaklanmaya ve demokrasi, barış, özgürlük için tüm güçleri demokratik eksende birlikte hareket etmeye, faşizme karşı demokratik direniş için safları sıklaştırmaya çağırır." (DİHABER)