Latin Amerika’da saldırılar da direniş de sürüyor
Dosyamızın 5. gününde gününde neoliberal saldırıların ve kriz yükünün altındaki Latin Amerika işçilerinin 1 Mayıs mücadelesini mercek altına aldık.
Latin Amerika emekçileri, 1 Mayıs 2017’yi, neoliberal saldırılara sokakta yanıt vererek ve ekonomik kriz yükünü sırtlarından atma mücadelesiyle karşılıyor.
Ramiro VINUEZO*
Quito
Latin Amerika işçileri ve halkları, işçi sınıfının günü 1 Mayıs’ı, bütün bölgede yayılmaya devam eden ve milyonlarca Latin Amerikalı’nın yaşam koşullarını etkileyen ekonomik bir krizin ağırlaştığı şartlarda karşılıyor.
Gerçekte, 2016 yılı boyunca ekonomik kriz belirmeye başlamıştı ve Latin Amerika Ekonomik Komisyonu (CEPAL) verilerine göre iki yıl boyunca düşüşte olan ekonomik büyüme 2017 yılında sadece yüzde 1.3 oranında gerçekleşecek.
Latin Amerika’nın en büyük ekonomisi Brezilya’da, iki yıl art arda yüzde 3 olarak gerçekleştikten sonra, 2017 yılı sonunda yüzde 0.5 oranında bir büyüme bekleniyor. Ekonomik durgunlukta olan ülkeler grubunun içinde Arjantin de var, burada yüzde 2.7 oranında bir ekonomik daralma görülüyor. İki ülke de birbirlerinin ticari ve ekonomik ortakları ve bu ülkelerdeki sorun hem komşu ülkeleri hem de bütün kıtayı etkiliyor.
Bu ülkelerde şirketler iflas ediyor, işsizlik artıyor, yoksullara yönelik sosyal destekler ortadan kaldırılıyor, ücretlere zam yapılmıyor; su, elektrik ve gaz faturaları sürekli zamlanıyor.
İŞSİZLİK, DIŞ BORÇLAR, ZAMLAR
Brezilya’da işsizlik yüzde 12.6’ya ulaştı, yani 13 milyon Brezilyalı işsiz ve Arjantin’de bu oran 5 milyon işsizle yüzde 7.6.
Latin Amerika ülkelerinin çoğunun ana ihraç maddesi olan ham madde fiyatlarındaki uluslararası düşüş gibi faktörler, dış borç ödemeleri için ayrılan dev kaynaklar, mali açıkları kapatmak için yapılan bütçe kesintileri, tüketim maddelerindeki yüksek vergiler, kıta emekçilerinin ve halklarının yaşam şartlarında büyük tahribat yarattı.
Öte yandan Latin Amerika, dünyanın en eşitsiz bölgesi olmaya devam ediyor. 2014 yılında nüfusun en zengin yüzde 10’u bölgenin zenginliğinin yüzde 71’ini elinde tutuyordu. Oxfam verilerine göre bu eğilim devam ederse altı yıl için bölgenin en zengin yüzde 1’i, zenginliklerin yüzde 99’unu ele geçirecek.
ALTERNATİF HÜKÜMETLER ALTERNATİF OLMADI
Bu durum kimi ülkelerde daha da ciddi boyutlarda. Bu arada hükümette sağ partilerin ya da ilerici hükümetler denilen iktidarların bulunduğu ülkeler arasında da bu açıdan önemli bir fark bulunmuyor; bu hükümetlerin söylemleri resmi olarak farklı fakat aynı şekilde sermayeye hizmet ettiler, zenginliğin birkaç elde toplanmasına ve birikmesine izin verdiler, çok uluslu şirketler ve güçlü ekonomik grupların daha da zenginleşmesine olanak sağladılar, yasaları emekçilerin daha da sömürülmesine yol açacak şekilde reforme ettiler, doğal kaynakları bu grupların eline verdiler ve onlar için vergi muafiyetleri getirdiler.
Peru ve Venezuela’da büyük çok uluslu şirketler petrol ve maden açısından zengin toprakları ele geçirdi; Ekvador ve Bolivya’da bu şirketlere hidroelektrik, doğal gaz santralleri ya da Kolombiya ve Paraguay’da olduğu gibi diğer kamu menkulleri verildi.
Latin Amerika’da kapitalist ekonomik krizin emekçiler üzerindeki etkilerinden biri de kıta genelinde 2015’te ortalama yüzde 7.4 olan işsizliğin 2017’te yüzde 9’a yükselmesi oldu, ki bu son on yılın en yüksek oranı ve 25 milyon işsiz emekçi anlamına geliyor. İşsizlikten en çok etkilenen kesim ise gençler; 2015’te 15-24 yaş arası 8 milyon işsiz varken bu 2017’te 9.3 milyon genç işsize yükseldi, buna kayıt dışı işsizleri de eklediğimizde ILO’ya göre rakam bu yıl 93 milyona yükselecek!
EMEKÇİLERİN DİRENİŞİ SÜRÜYOR
Bölgenin tüm ülkelerinde, farklı ölçeklerde olmasına rağmen emekçilerin ve halkların devam eden mücadele ve direnişi ise sendikal eylemi kriminalize eden, gösteri ve örgütlenme özgürlüğünü engelleyen hükümetler tarafından büyük bir baskıyla karşılanıyor.
Binlerce emekçi, sendika liderleri, toplumsal liderler, yerliler, yasal kovuşturmalara uğruyor, hapsediliyor ya da öldürülüyor.
Buna karşı işçilerin ve halkların mücadelesi, işçi grevleri, gençlik hareketleri, tarım işçilerinin iş bırakma eylemleri ve köylüler ile yerli toplulukların topraklarını, doğayı ve kültürlerini koruma mücadelesi tüm bu bahsettiğimiz dönem boyunca devam etti ve gelişerek ilerliyor.
Güvenle söyleyebilirim ki bu 1 Mayıs’ta milyonlarca Latin Amerikalı kapitalizmi lanetlemek, krizin emekçilerin ve halkların sırtına yüklenmesini reddetmek, saldırı altındaki hak ve özgürlüklerini talep etmek için sokaklarda olacaklar.
1 Mayıs, mücadelenin büyümesi ve daha da yaygınlaşması için harekete ivme kazandıracak.
* Ekvador merkezli Opción Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
BREZİLYA İŞÇİLERİ İÇİN SALDIRILARA YANIT ZAMANI
Kazanılmış haklara saldıran ve iş yasasını patronlar lehine yeniden düzenleyen yolsuzluklara batmış hükümete karşı örgütlü bir mücadeleyi yükselten Brezilya işçileri, 1 Mayıs’ı, geçtiğimiz cuma gerçekleştirdikleri, son 30 yılın en büyük genel grevi ile karşıladılar.
Herbert COSTA*
Sao Bernardo
Brezilya hükümeti Brezilyalı işçilerin tarihi haklarını ortadan kaldırmak için geçtiğimiz yıldan beri önlemler alıyor.
Aralık ayında kongre, önümüzdeki 20 yıl boyunca bütçeden kamu harcamalarına ayrılan payı kısıtlayan tartışmalı yasayı onayladı. Bu kısıtlama bir Birleşmiş Milletler (BM) yetkilisi tarafından “Dünyada sosyal açıdan en geri önlem” olarak nitelendirildi. Düzenleme, ülkenin zaten sorunlu olan sağlık ve eğitim sistemini tahrip edecek.
Michel Temer Hükümeti, bir dizi üst düzey siyasetçinin bulaştığı yolsuzluk skandalına karışmış durumda. 8 bakan, 24 senatör ve 40 milletvekili soruşturuluyor. Devlet Başkanı Temer ve Temsilciler Meclisi ile Senato üyeleri de yolsuzluk suçlamasıyla soruşturuluyorlar.
Bu büyük bir siyasi kriz ve bu yolsuzlar hâlâ işçilerin haklarına saldırmaya kalkıyorlar.
Temer, bankaların ve şirketlerin sadık bir temsilcisi. Brezilya halkı siyasilerin halkın parasını yolsuzluklarla çaldıklarını ve hâlâ işçi haklarına göz diktiklerini biliyor. O yüzden şimdi işçiler için genel grev zamanı.
EMEKLİLİK REFORMU
Eğer gündemdeki emeklilik reformu onaylanırsa, yurttaşlar 30 yıldan fazla bile çalışmış olsalar emekli olmak için 65 yaşı beklemek zorunda kalacaklar. Brezilya’nın bazı bölgelerinde ortalama yaşam beklentisi 65’in sadece biraz üstünde, bu da en yoksul bölgelerdeki işçilerin emekli olabilecek kadar uzun yaşayamayacağı anlamına geliyor.
Kurallar özel sektör işçileri için de kamu işçileri için de aynı olacak. En düşük emeklilik maaşı bugün aylık 277.69 dolar olan asgari ücrete denk olacak.
Bütün belediye ve eyaletlerin emeklilik fonlarını kurmaları için iki yıllık zamanları var.
Emeklilik reformu, Avrupa ve özellikle krizdeki Yunanistan ve İspanya’da tartışılanla paralel.
Bu konulardaki patron-hükümet ‘uzlaşması’na göre insanları çok uzun yaşıyorlar ve asgari emeklilik yaşı 65’e yükseltilmeli. Bu, yasal iş piyasasına 16 yaşında giren Brezilyalı yoksulların emekli olmadan önce en az 49 yıl çalışmak zorunda olmaları anlamına geliyor. Aynı mantığa göre, ücretler de çok yüksek ve kesilmeli, ki bunu mevcut anayasa yasaklıyor.
CSP-Conlutas sendikası, işçi haklarını gerileten bu karşı reformları kabul etmiyor. Haklarımızdaki bir kesintiyi kabul etmeyeceğiz.
İŞ REFORMU
Temer Hükümeti ‘kriz’i, bankaların ve patronların çıkarlarını koruyarak işçilerin ve gençliğin omuzlarına yüklemek istiyor. Faturayı işçilere ödetmek için, Temer, bir dizi kemer sıkma önlemiyle haklara ve sosyal kazanımlara saldırıyor. İş reformu da, eğer onaylanırsa, düşük ücretler, düşük ikramiye ve güvencesiz çalışma koşulları anlamına gelecek ve işçiler, yoksullar ve Brezilya’nın kendi egemenliği açısından birçok kayba ve zarara yol açacak.
Reform, emek hareketinin on yıllarca boyunca elde ettiği ve İş Yasası’yla kurumsallaşan kolektif kazanımları ve hakları, aynı yasanın yasal dayanaklarını aşındırarak üstünü çizecek.
İş reformunun temelinde işçileri koruyan yasaların zayıflatılması var. Reform ayrıca günlük çalışma sürelerini de değiştiriyor, bu süre, haftalık en az 48 saat olacak şekilde 8 saatten 12 saate kadar çıkabilecek. Uzun çalışma süresi zaten birçok sektörde görülüyordu, özellikle sağlık ve güvenlik sektörlerinde, buralarda insanlar 12 saatlik vardiyalarda çalışıyor ve vardiya arası 36 saatlik dinlenme hakları bulunuyor.
Reform ayrıca evden çalışmayı (parça başı) da düzenliyor; yarım saatlik öğlen arası ve üretime bağlı ücretler getiriyor.
ADIM ADIM GÜÇLENEN EMEK HAREKETİ
Brezilya işçilerinin sosyal güvenlik ve iş reformlarına karşı mücedelesinin Latin Amerika, ABD, Avrupa ve Asya’da neoliberal hükümetlerin dayattığı kemer sıkma planlarına karşı işçi sınıfı hareketinin bir parçası olduğunu biliyoruz.
Brezilya’da işçiler sosyal güvenlikten ve işçi haklarından vazgeçmeyecekler.
Halkın öfkesini yönlendiren emek örgütlerinin ortak çağrısıyla düzenlenen 15 Mart’taki gösteri ve grevler, son yıllarda Brezilya’daki ulusal grev potansiyelinin güçlendiğini gösterdi.
O gün, yüz binlerce kişinin katıldığı protestolar çeşitli kentlerin ve başkentlerin sokaklarını doldurdu. İnsanlar sosyal güvenlik reformuna, Temer yönetimine ve yolsuzluklara karşı ayağa kalktılar.
31 Mart’ta binler yine sokaklara çıktı. İşçi sendikaları 28 Nisan’da gerçekleştirilecek genel grevi güçlendirmek için ulusal eylem günü çağrısı yapmıştı.
Karar, 27 Mart günü öğlen vakti, Brezilya’daki tüm sendika federasyonları; CSP-Conlutas, CTB, CUT, UGT, Força Sindical, Intersindical, CSB, CGTV ve Nova Central tarafından birlikte alındı.
Grev, her işyerinde, okulda, üniversitede, mahallede ve ayrıca toplumsal haraketler ve gençlik tarafından örgütlendi. 28 Nisan’da Brezilya işçileri reformlara ve Temer Hükümetine karşı mücadele etti.
* ComLutas Sendikası Sao Bernardo Sorumlusu
KOLOMBİYALI İŞÇİLERİN 'ÖLÜMÜNE' MÜCADELESİ!
Barış anlaşması imzalanmış olsa da 50 yıldan fazla süren çatışmalı ortamın normalleştirdiği şiddeti fırsat bilen patronlar ve kullandıkları çetelerin sendikacı ve sendikalı işçi katliamlarını sürdürdükleri Kolombiya’da, sadece son yedi yılda 141 işçi bu şekilde katledilmiş.
Edgar Mojica VANEGAS*
Bogota
Kolombiya’da işçiler ve sendikacıların durumu oldukça karmaşık, çünkü ILO Kolombiya’nın raporuna göre ülke, işçi ve emekçiler açısından koşulların en kötü olduğu ilk on ülke içinde yer alıyor. Bu durum kültürel olarak ve sendika düşmanlığı olarak yansıyor ki ülkede 14 bin insan hakları ihlali belgelenmiş ve bunlardan 3 bin 400’ü son 25 yılda öldürülmüş insanlar; Santos Hükümeti dönemindeki son 7 yılda ise yılda ortalama 20 işçi olmak üzere toplam 141 işçi katledilmiş durumda.
SENDİKALAŞMA ORANI YÜZDE 3.5
Ekonomik olarak aktif nüfusun sadece yüzde 3.5’i sendikalı, işsizlik yüzde 12’ye yükseldi, kayıt dışı çalışma oranı yüzde 60 ve bu sektörde her türlü taşeron çalıştırma mevcut; yasadışı işlerin yüzde 40’ında hiçbir tür iş güvenliği ve sosyal güvenlik bulunmuyor.
Bütün bunların sonucu olarak örgütlenme hakkı, toplu görüşme ve grev hakkı ülkede çok sınırlı kullanılıyor. Santos hükümeti, bu panoramaya dair eleştirileri çok az dikkate alıyor, hatta tersine, 2016 yılında çıkartılan 583 No’lu Kararname gibi kararlarla taşeron çalıştırmayı yasalaştırdı, yeni bir emeklilik reformu hazırlıyor ve kamu emekçileriyle varılan anlaşmaların gereğini yerine getirmiyor.
1 MAYIS’TA İŞ BIRAKMA!
Şu anda, kamu sektöründe ulusal çapta ve ortak bir talep listesi oluşturuldu; eğitim, hukuk, sağlık sektörlerinde bir dizi talep üzerinde pazarlık yürütülüyor fakat Kolombiya hükümetinin gönüllü olmaması nedeniyle taleplerin karşılanması açısından görüşme ilerlemiyor.
Bu bağlamda, kamu emekçileri 26 Nisan’da ülke çapında eylemler düzenlediler, aynı şekilde 1 Mayıs günü için de, bütün ülkede eylem hazırlığı var. Birlik ruhu içinde ve Santos hükümeti ile Kolombiya işçilerine karşı çirkin politikalarına bir yanıt olarak ulusal çapta iş bırakmaya hazırlanıyoruz. Tüm bu sorunlar belgeleniyor ve CUT delegasyonu tarafından ILO’nun bir sonraki konferansına da sunulacaklar ve burada Kolombiya’nın dünyada işçi haklarını en çok ihlal eden ülkeler arasına alınması talep edilecek.
Buradan da uluslararası sendikal harekete Kolombiya işçi ve emekçilerinin mücadelelerine destek vermeye devam etmesi çağrısı yapıyoruz.
* Kolombiya Genel İş Sendikası (CUT) Yöneticisi
YARIN: Güney Afrika, Burkina Faso ve Ortadoğu