1 Mayıs
Nilgün Tunçcan Ongan, Bakırköy Halk Pazarındaki İstanbul 1 mayısı ile ilgili izlenimlerini yazdı.
Bir yandan devam etmekte olan OHAL, öte yandan referandum sonrası Şişli, Kadıköy ve Beşiktaş’la sınırlı kalmayıp Fatih’e ve Konya’ya kadar yaygınlaşan ‘hayır’ eylemleri. Ve kaldığı yerden tüm hızıyla devam eden KHK’ler...
1 Mayıs’ı bu siyasi atmosfer içinde karşıladık. En çok merak edilen de; içinde birçok farklı rengi ve siyaseti barındıran ‘hayır’ blokunun 1 Mayıs alanına nasıl yansıyacağıydı. Bir diğer deyişle katılım kadar katılımın bileşenleri de önemliydi. Demokratik katılımı oy vermekten ibaret görmeyen irade, siyasi taleplerini işçi sınıfının talepleriyle ne ölçüde birleştirebilecekti.
Bu, aynı zamanda, referandumda farklı tercih kullanan sınıf kardeşleriyle dayanışma içinde olup, ortak hareket edebilecekleri hattın eksenini belirlemek bakımından da önemliydi.
Bakırköy’deki katılım gerek yoğunluğu gerekse bileşenleri bakımından oldukça umut vericiydi. ‘Hayır’ blokunun tüm farklı renkleri alana yansımış ve sınıf talepleri etrafında bütünleşmişti. Kutlamaya damga vuran “hayır” protestosu referandum sonucuyla sınırlandırılmamış; iş güvencesinden kıdem tazminatına, sendikal haklardan çalışma sürelerine kadar “Kazanılmış hakların geri alınmasına hayır” halini almıştı.
Bu 1 Mayıs’ın en özgün yanı ise KHK’lilerin bir ‘bileşen’ kategorisine dönüşmesiydi.
Mücadeleci kamu çalışanları da, barış talebini emek mücadelesiyle birleştiren akademisyenler de 1 Mayıs alanına ilk kez çıkmamışlardı elbet. Ancak “KHK’li”ler olarak ilk kez farklı bir temsiliyete sahiptiler.
Bu yılki kutlamalar bir kez daha gösterdi ki; barış talebinin, kutuplaştırmaya karşı bir arada yaşama iradesinin ve her türlü siyasal hak ve özgürlükleri savunabilmenin yolu emeğin hak, çıkar ve talepleri etrafında bütünleşebilmekten geçiyor. Bu bütünleşme sağlanabildiği ölçüde dayanışma genişliyor, umut filizleniyor.