30 Haziran 2012 10:58

DİYARBAKIR D Tipi Cezaevinde hükümlü olarak bulunan Dicle Üniversitesi Matematik Bölümü Öğrencisi İsmet Akan yazdığı mektupta sadece Diyarbakır D Tipi Cezaevinde 53 öğrencinin tutuklu ve hükümlü olduğunu belirterek, “Bir öğrencinin bu tür cezaları hak edebileceği ‘suçu’ ne olabilir? Basın açıklaması mı? Demokratik ölçülerdeki protestolar mı? Kimi boykotlar mı? Parasız eğitim istemek mi? Puşî takmak mı? Yoksa demokratik ve insani olan ana dilde eğitim istemek mi?​” diye soruyor.
28 Nisan 2011 yılında 6 yıl 3 ay ceza aldığını belirten İsmet Akan, aldığı cezanın yanı sıra Türkiye ve bölge gerçeğine ilişkin cezaevinden kaleme aldığı mektubuyla tutuklanmasına neden olan gerekçeleri dile getirdi.
13 Şubat 2012 tarihinde aldığı cezanın Yargıtay tarafından onandığını belirten Akan, tutuklanmasına ilişkin şu bilgileri aktarıyor: “Üzerime verilen asılsız bir iddiadan dolayı tutuklandım. Her ne kadar üzerime ifade veren şahıs, mahkemede polis zoruyla ifade verdiğini belirtse de savcının ‘Coğrafi koşulları göz önünde bulundurduğumuzda bu şahıs tehdit altında ifadesini değiştirmiştir’ sözüyle kanaat getirip ve özel yetkisini kullanarak üzerime ifade veren şahsın ifadesini geri çekmesini boşa çıkarmıştır.”

‘BİR ÜLKE DÜŞÜNÜN...’

Yargılama aşamaları ile tutukluluk süreçlerinin yıldırma ve refleksleri nötrleştirme dönemi olarak değerlendiren Akan, “Yaşadığımız coğrafyada bunun sonuç vermeyeceğini bildiklerinden her tür hukuksal durumdan uzak, tümüyle tasfiye etmeye dayalı ağır cezalarla sonuçlandırmaktadırlar. 10 yılın altında ceza almak istisna gibidir. -Ki bu istisnalardan bir tanesiyim- Bir öğrencinin bu tür cezaları hakkedebileceği ‘suç’u ne olabilir? Basın açıklaması mı? Demokratik ölçülerdeki protestolar mı? Kimi boykotlar mı? Bu ülkede yaşayan ve bu ülkedeki sorunlara müdahil olmak isteyen demokratik itirazlar mı? Parasız eğitim istemek mi? Puşî takmak mı? Yoksa demokratik ve insani olan ‘ana dilde eğitim’ istemek mi? Bir ülke düşünün ki; kendi öğrencilerine; ‘İdeolojik halay çekti, elinde taş izi var, kimi görüntülerden yola çıkarak ağzı açık olduğu için slogan attı’ gibi tümüyle sübjektif algıya dayalı cezalar verilmektedir” diye belirtiyor.
Roboskî Katliamı’nı görmeyip öğrencilerin oldukça demokratik ve hak düzeyindeki tepkilerine bu denli vicdansızca cezalar yağdırıldığını kaydeden Akan, mektubunda şu değerlendirmelerde bulunuyor: “Şunu tüm açıklığıyla belirtiyoruz ki; Bu ülkede sorunlara duyarsız olmayacağız, refleksleri ölmüş insan haline gelmeyeceğiz. Hakikat arayışçısı ve doğruları dile getirmenin duruşu içinde olacağız. Demokratik, insani, kimliksel, dinsel ve doğuştan gelen özgürlüğe dayalı haklarımızı koruyacağız. Buna dokunanlara karşı itirazlarımızı yapacak, yasal, demokratik ve insani duruşumuzu korucağız. Bunlar suç olamaz, ama birilerini korktuğundan ‘suç’ olarak görülecek ve haklarımızla birlikte bedenimiz de yok edilecek ve hapsedilecektir. Yok edilmeyecek olan hakikattir ve o hep bizlerde yaşayacaktır. Demokrasi, özgürlük ve gerçeklerin peşinde olan bu hakikate davet ediyor, destek vermenizi istiyoruz.”
Akan, mektubunda Diyarbakır D Tipi Cezaevinde tutuklu ve hükümlü bulunan öğrenciler hakkında bilgi veriyor. Sadece Diyarbakır D Tipi Cezaevinde 53 öğrencinin hükümlü ve tutuklu bulunduğunu aktaran Akan, bunlardan 7 tanesinin 10 ile 18 sene arasında ceza almış hükümlüler olduğunu belirtiyor. (İstanbul/DİHA)

Evrensel'i Takip Et