Napolyon’dan arta kalan
Alper Kaya, futbol liglerinde para ve başarı arasındaki ilişki ve sonuçları üzerine yazdı.
Alper KAYA
Bilindiği üzere Napolyon, askeri kimliğinin yanı sıra nesillerdir aktarılagelmiş sözleriyle edebiyata da göz kırpan bir figür. Böyle bir figürün, İstanbul üzerine de söylediği bir sözünün olması kimseyi şaşırtmaz sanıyorum ki.
“Dünya bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu.” sözü, fazlasıyla naif ve bir o kadar da iddialı. Türkiye futbolunu ele aldığımız zaman, ligleri hegemonyası altına alan yegane şehir zaten İstanbul’du. Niye di’li geçmiş zaman? Çünkü 2016-2017 sezonu, bu hegemonyayı bir nebze sona erdirdi.
2. Lig’i ele alalım; Beyaz Grup’ta şampiyon İstanbulspor oldu ancak aynı grupta küme düşen üç takımın ikisi İstanbul ekipleri: Büyükçekmece Tepecik ve Anadolu Üsküdar 1908.
3. Lig’e bakacak olursak da şöyle bir tablo bizleri bekliyor: 1. grupta şampiyon Sancaktepe Belediyespor ancak küme düşen dört takımdan ikisi İstanbul’dan: Kartalspor ve Beylerbeyi. 3. Lig 3. grupta ise, küme düşen üç takımdan birisi olan Maltepespor gene aynı şehirden.
Play-off’larda da farksız bir ortam var… 3. Lig’de play off’a kalan 12 takımdan sadece ikisi (Silivrispor ve Bayrampaşa) İstanbul menşeli kulüpler.
Bütün bu vasatın da vasatı tabloya rağmen gözler Süper Lig’e döndüğünde ne gördüğümüzü hepimiz biliyoruz. En kötü sezonlarında bile ilk dörtten inmeyen Galatasaray ve Fenerbahçe’nin yanı sıra zirve mücadelesindeki Başakşehir ve Beşiktaş ilk dördü parsellemiş durumda. İstanbul futbolunun bir röntgeni çekilecekse, kesinlikle “üç büyükler” hariç tutularak ön izleme yapılmalı. Zira, Aykut Kocaman’ın da değirmenlere kafa tutuyormuş gibi yaptığı yıllarda dediği üzere; “İstanbul’a kar yağmadan Türkiye’ye kış gelmiyor.”
SEBEP NE?
Silivrispor, bu konuda en güncel ve en net örneklerden birisi. Geçtiğimiz sezon küme düşmekten son maçta 1-0’lık galibiyetle kurtulan İstanbul temsilcisi bu sezon uzun süre lider götürdüğü grupta play off’lara kaldı. İki sezon arasındaki fark, lokasyon bazında Silivri’nin Mecidiyeköy’e olan uzaklığından da fazla!
Oysa ki sadece bir kişi değişti: Kulüp başkanı! Geçtiğimiz sezonlarda başkanlık yapan ve ilçede ciddi bir antipati toplamış olan yönetici, yerini yükselişteki bir özel okullar zincirinin sahibi olan Ümit Kalko’ya bıraktı. Olay bundan ibaret. Para, her alanda olduğu gibi, futbolda da geçer akçe konumunda. Başarıyı belki satın alamazsınız ama satın aldıklarınız, başarıyı getiriyor. Bu ortamda futbolcu yetiştirmek fazla rağbet görmüyor doğal olarak.
Öyle ya, misal bir Amed’in Süper Lig’e ve 1. Lig’e yıllarca gönderdiği oyuncuların kaçta kaçını İstanbul takımları hemen diplerindeki “büyükler”in kapısından içeri sokabildi? Keza Altınordu’nun beş yılda geldiği bu noktada, ellerinde bu kadar imkan olmasına rağmen biz neden bugün İstanbul takımlarının bu perişan halinin röntgeniyle haşır neşir oluyoruz?
Ben söyleyeyim… Napolyon yüzünden.
Dünyanın başkentini İstanbul yapamadılar belki ama, pek çok İstanbul takımının yöneticileri başka bir Napolyon sözünü çok iyi düstur edindiler yıllardır. O sayede, pek çok kapıyı açtılar; pek çok yere ulaştılar.
Hangi sözü mü?
“Para, para, para.”