Budistler neden Ho Amca’yı destekledi?
Doç. Dr. Ulaş Başar Gezgin, Güney Vietnam'da Budistleri, Ho Amcaya destek vermeye götüren süreci Evrensel Pazar'a yazdı.

Doç.Dr. Ulaş Başar GEZGİN
Budizm, özünde el etek çekmeye, içsel dünyaya ve ruhsal kurtuluşa odaklanan bir öğreti. Budist rahiplerin komünal yaşantıları, öğretinin çıkışından bu yana sosyalizmi andırsa da, Budizm, 20. yüzyıla dek siyasetlerden bağımsız, siyaset üstü bir yapıya sahipti. Budizm’in tek bir merkezi yoktu; hâlâ da öyle. Dolayısıyla, Budizm’in Vatikan gibi oldukça siyasal bir çatı örgütü olmadı. Yine Budizm’in Vatikan gibi devasa kaynakları ve kimi güneşli kimi karanlık bağlantıları olmadı. Devlet dini olmaya en çok yaklaştığı Tayland’da bile Budizm 20. yüzyıla dek gerçek bir güce değil simgesel bir güce sahipti. Siyam kralları (Tayland’ın eski adı) dindardı; Budist rahiplerle iç içelerdi; ancak Budizm bir öğreti olarak devlet yönetiminde etkili değildi. Dolayısıyla, Budizm’in siyasallaşıp iç dünyaya ek olarak dış dünyaya, ‘uhrevi’ sorunlara ek olarak ‘dünyevi’ sorunlara da yönelmesi görece yeni bir olgu. Yine de, bu yönelimin Budistlerin sayıca ağırlıkta olduğu her ülke için geçerli olduğunu söylemek zor.
20. VE 21. YÜZYILLARDA BUDİST RAHİPLERİN SİYASETİ
Budizm’in özünü incelediğimizde bir insanın hem Budist hem asker olması garip görünüyor. Ancak, bu gibi durumlar çoktan kılıfına uydurulmuş durumda. Bugün Tayland, Myanmar, Sri Lanka ve Tibet, Budist rahiplerin en siyasal olduğu ülkeler: Tayland’da güneyde uzun yıllardır süregelen bir Müslüman ayaklanması var. Bu ayaklanma, iki dinin üyelerini karşı karşıya getirir gibi görünüyor. Myanmar’da Budist rahiplerin önemli bir bölümü Müslümanlara yönelik türlü türlü zulmün destekçisi ve hatta faili. Büyük umutlar beslenerek iktidara taşınan Nobel ödüllü Ang San Su Çi (Güneydoğu Asya’da ‘Sukyi’ olarak da okunuyor), Müslüman vatandaşlarına yönelik insan hakları ihlallerinde suspus. Üzücü bir durum.
Sri Lanka’da Tamil Kaplanları’nın başını çektiği ve 2009’da imha edilen Tamil direnişinde Budist rahipler çoğunlukla devletin tarafındaydı. Tibet’te ise bağımsızlık talebi ve umudu, Budist rahipleri isteseler de istemeseler de siyasetin içine sürüklüyor. Dinin hayatın temel direği olduğu Bhutan dışında, Vietnam dahil olmak üzere diğer Budist ağırlıklı ülkelerde rahipler çok daha az siyasal. Vietnam, eskiden böyle değildi. Vietnam Budistleri Ho Amca’yı desteklemişti; çok sayıda rahip ve Budist sivil halk Vietnam’ın bağımsızlık ve kurtuluş savaşı için canlarını vermişlerdi. Peki nasıl olmuştu da, diğer ülkelerde ilerici niteliği pek öne çıkmamış bir öğreti olan Budizm, Vietnam’da devrimcilerle saf tutmuştu? Bugünkü konumuz bu.
VİETNAM BUDİSTLERİNİN SİYASALLAŞMASI
Vietnam Budizmi’nin başkenti, eski imparatorluk başkenti Hue idi. Hue, Vietnam 20. yüzyılın ikinci yarısında ikiye bölününce Güney Vietnam tarafında kalmıştı. Güney Vietnam’ın kuzeyinde, iki Vietnam arasındaki sınıra yakın olan kent, kültürel miras olarak kabul edilen Budist tapınaklarıyla ün salmış bir yerdi. Güney Vietnam hükümetinin merkezi olan Saygon, Güney Vietnam’ın güneyinde kalır. Güney Vietnam’ın başında en dolandırıcı ve iş birlikçi isimler yer alır. Bunlar çoğunlukla ‘muz’ ya da ‘hindistan cevizi’ olarak adlandırılan, Asyalı görüntülü olup Batılıdan daha Batıcı olan kişiliklere sahiplerdir. Dönemin Avrupası’nda bile çoktan terk edilmiş bir uygulama başlatırlar: Halkı, Batılılaşmak için zorla Katolik yapmak (Protestan da değil özellikle Katolik). Oysa halkın çoğunluğu Budist’tir ve o zamana dek Budistlerin siyasetle pek bir ilgisi yoktur. Bu yasak ve zorlamayla kutuplaşırlar ve hızla siyasallaşırlar.
VE BİR RAHİP KENDİNİ YAKAR...
Budistlerin en önemli anmalarından biri, Buda’nın doğum günüdür. Bu günde Budist bayraklarla yürüyüş yapılır. Ancak Güney Vietnam hükümeti, Katolik simgeleri dışındaki bütün dinsel simgeleri yasaklar. Doğum günü kutlaması yürüyüşünde Budist bayrağı açanlara ateş açılır ve el bombası atılır. Sivil halktan 9 Budist’in ölümü yetmezmiş gibi, Güney Vietnam hükümeti bir de sorumluluk üstlenmez ve suçu gerillalara atar.
Vietnam-Amerikan Savaşı’nın simgesel görüntülerinden biri, bu nedenle, 1963’te kendi yakan bir Budist rahibin, Thích Quang Duc’ın görüntüsü olacaktır. Bu görüntü, dünyada Güney Vietnam hükümetine karşı tepkileri arttıracak; ABD’yi bile harekete geçirecekti. Güney Vietnam hükümeti, çözüm olarak reform vaat eder. Ancak vaatler yerine getirilmeyince başka rahipler de kendilerini yakacaklardır.
Güney Vietnam’da bir yandan Budist katliamları sürerken, devlet yapısında, birtakım uygulamalar başlar: Devletin alt ve orta kademelerindeki memurlara ve özellikle de askerlere, Katolik olmazlarsa işlerinde ilerleyemecekleri telkin edilir. Gerillalara karşı kırsal kesimde dağıtılan silahlar özellikle Katolik ileri gelenlere verilir ve köylüler silahlı Katoliklerin binbir türlü baskısına maruz kalır. Katoliklerden daha az vergi alınır, toplumsal yaşamın çeşitli alanlarında açıkça ayrımcılık uygulanır. Dahası, Katolikler silahlı oldukları için, istediklerini soyup soğana çevirir; tapınaklar dahil olmak üzere istedikleri yapıları yakıp yıkabilir.
Süreç, hükümetin tapınak baskınlarındaki yargısız infazlarıyla iyice kopma noktasına gelecektir. Bu infazlarla yüzlerce rahibin ve Budist sivil halkın öldürüldüğü tahmin ediliyor. Budistler öyle büyük bir baskı altında kalırlar ki, onların dinsel inançlarına karışmayan Ho Amca onlara kurtarıcı olarak görünecektir. 1964’e gelmeden, Güney Vietnam’da Budistlere yönelik baskınlardan da kaynaklanan hoşnutsuzluk sonucu bir askeri darbe olur. Bu Katolik şeriatının başındaki isim, cunta tarafından görevden alınıp hızla yargılanarak infaz edilir. Bu gelişmeyle birlikte Budizm’e yönelik baskının kalkacağı beklenebilir; ancak öyle olmaz. Önceki liderin ektiği kötülük tohumları toplumda iyice kök salmıştır. İlerleyen yıllarda Budistlere yönelik başka katliamlar gerçekleşecektir.
BUGÜN VİETNAM’DA BUDİZM
Bugün Vietnam’da Budizm, halk diniyle birlikte (animizm, şamanizm ve Çin inançları karışımı bir din) yaygınlaşıyor. Konuyla ilgili uluslararası istatistikler yanılıyor; Vietnam’daki Budist sayısının az olduğu sanılıyor. Bu, doğru değil. Bu yanlışlık, özünde Tanrı inancı olmayan Budizm’in ateizmle bir arada olmasından ileri geliyor; bir de, Budizm’in diğer dinlere göre talepkar bir din olmamasından. Diğer bir deyişle, birçok Vietnamlı kendini hem ateist hem de Budist olarak tarifliyor. Bir kere, Katolik azınlığı dışarıda tutarsak, genel olarak Vietnam’da cenaze törenleri Budist geleneklerle halk dinine göre gerçekleşiyor. Budizm, inananlardan beş vakit ya da her pazar gibi talepleri olmayan bir din olarak, birçok Vietnamlı için kimliklerinin önemli bir parçası değil; ama ara ara tapınaklara gidiyorlar. Vietnam’da Budizm üstünde hiçbir baskı yok. Bunun nedeni, hem bu dinin halk inanışlarıyla iyice kaynaşması hem de bağımsızlık ve kurtuluş savaşındaki ‘silah arkadaşlığı’… Vietnam’da laiklik tartışması diye bir tartışma da yok; çünkü din ve devlet bağımsızlıktan beri ayrı olmuş. Böylesi herhalde en iyisi…
Evrensel'i Takip Et