Hayatımız olmuş stres çarkı…
“Bir meslek liseli gencin hayatı nasıldır?” sorusu ile başlayabiliriz.
Dilan ORTAKCI
Furkan KOÇ
Ömer VARLIK
Ankara
Son dönemde neredeyse her gencin elinde olan, parmakların arasında farklı yöntemlerle çevrilen hatta kimilerinin artistik hareketler yaptığı stres çarkı ile belki siz de karşılaşmışsınızdır. Parmaklar arasında çevirirken sözde stresi geçirsin diye yapılan ama kullanmaya başlayınca hareketler esnasında düşmesin diye daha çok gerildiğimiz bu alet, sosyal medyada da hayli fenomen. Hatta kimi gençlerin arasında yarışma konusu dahi olmuş. Bizler de çok ses getirmiş bu stres çarklarını liseliler ile konuşalım dedik.
Bu aralar Ankara’nın nadir güneşli günlerinden birinde İncirli Endüstri Meslek Lisesi’nin çıkışında birkaç öğrenci arkadaş ile karşılaştık. Ayaküstü muhabbet esnasında stres çarkı hakkında ne düşündüklerini sorduk. Bir arkadaş bu işin daha çok bir sosyal medya özentiliği olduğunu söylerken diğeri çarkların eğlenceli vakit geçirmek için kullanıldığını ifade etti. Sohbetin devamında stres çarkının bu popülerliğini “İslamiyet’ten daha hızlı yayıldı ha.” sözleriyle esprili bir şekilde açıklayan arkadaşa karşılık bir diğer öğrenci “Gardaş hiçbiri tespihin yerini tutamaz.” diye stres çarkını modern tespih olarak görenlere cevabını verdi. Bazıları da “Stres bizim hayatımızda hep var, çarklar geçirmez.” diyerek derin derin sigara tüttürdü.
NEDEN STRES ÇARKI?
İlk piyasaya sürüldüğünde kişinin kullanırken kafasına taktıklarından uzaklaştırıp bir yere odaklanmasını sağlamak amacıyla, adından anlaşılacağı üzere stresi geçirsin diye yapılmış bu çarklar. Peki, beyni rahatlatmak için üretilen bu çarkları gençler neden bu kadar yoğun kullanıyor? Bu sorunun cevabını da meslek liseli arkadaşlarımızdan alalım dedik. “Stres mi? o benim göbek adım.” cümlesini kuran arkadaşımız belki durumu özetliyor.
STRES BİZİM GÖBEK ADIMIZ!
“Bir meslek liseli gencin hayatı nasıldır?” sorusu ile başlayabiliriz. Endüstri meslekte iseniz hafta içi her gün okulda tozun toprağın, yüzyıllık makinelerin arasında vakit akıp gider. Elinize kıymık da batar, parmaklarınız da nasırlaşır, beliniz de bükülür. Üç sene doğru dürüst ders görmeden geçiverir. Son sene olunca da başlar staj çilesi. Her meslek liselinin derdi olan bu mesele, öğrenciye sözde meslek öğretmek içindir. Ama işler söylenen gibi olmaz, girdiğiniz staj yerinde tüm ayak işlerine koşarsınız. Üstelik tüm bu yorgunluğa karşılık bir de asgari ücretin yüzde otuzu üzerinden hesaplanan kuş kadar ücret verilir. Eğer yorucu geçen lise yıllarının ardından üniversite hayallerine daldınız mı alırsınız sırtınıza bir yük daha. Üniversiteye hazırlık sınavlarında sorulan dersleri en son ne zaman görmüşsünüz hatırlayamazsınız bile. O yüzden diğer liselilere göre daha çok emek harcamanız, yorulmanız gerekir. On ikinci sınıfta sürekli staj, okul, ev üçgeninde mekik dokuyup durursun. Bu arada üniversite deyince, son dönemde kaldırılan “sınavsız geçiş hakkı”nı unuttuk sanmayın. Tüm zorluklara karşılık okuduğu meslek dalından meslek yüksekokuluna sınavsız geçebilen öğrencinin bu hakkı artık yok. Anlayacağınız meslek liselilerin yüzüne üniversite kapıları da tek tek kapatılıyor. Bu sürecin sonunda da, emekçi çocuğu iseniz bir de paralarınız, katlarınız da yoksa tek çare fabrikalar, atölyeler, iş yerleri. Kısacası stres çarkından fabrika çarklarına level atlar hayatlarınız.
İşte böylesi bir yaşamda kaygılanmamak, stres yapmamak çok da mümkün durmuyor. Aramızdan kimileri spor salonunda stres atarken kimileri internette zaman geçiriyor. Kimisi yalnızlıktan, çözümsüzlükten uyuşturucu kullanıyor. Kimisi ilaçlarla kaygılarının üstesinden gelmeye çalışıyor. Son dönemlerde de çoğu genç, strese iyi geldiğine inandığından ve eğlenceli olduğundan stres çarkını elinden düşürmüyor.