21 Mayıs 2017 22:43

Liselerden mektuplar

Kimse bizlerin bu sınava günlerini, gecelerini hatta yıllarını verdiğini bilmiyor ya da ilgilendikleri kısım hiçbir zaman bu olmuyor.

Paylaş

“ÜNİVERSİTE KAZANAMAMIŞ KİŞİ”

Kartal’dan bir lise öğrencisi

LYS’ye bir ay kaldı ve sınav stresi, hiçbir şey yapamama korkusu aynı zamanda baskı iyice arttı. Çevremizdeki insanlar bizi çalışmaktan başka şansımız yokmuş ya da sadece ders çalışmak zorundaymışız gibi görüyorlar. Ancak bizler bu bir yıllık sıkı çalışma süreci sonrası pes etme noktasına geldik. YGS sonrası yaşanılan psikolojik çöküşün etkisi hala üzerimizde. Bunun nedeni ise verdiğimiz emeğin karşılığını görememiş olmamız. Bazılarımız bir yıl, bazılarımız iki, üç hatta bütün lise hayatı boyunca bu sınava hazırlanan arkadaşlarımız bile var. Ancak sınavda yaşanılan heyecan, stres veya herhangi bir terslik bütün bu emeklerin boşa gitmesine neden olabilir. Bunun sonucunda da insanın kendine olan güveni ve çalışma isteği kayboluyor. Bu süre sonunda başarısız olduğunda ise insanların gözünde sadece üniversite kazanamamış bir kişi olunuyor. Kimse bizlerin bu sınava günlerini, gecelerini hatta yıllarını verdiğini bilmiyor ya da ilgilendikleri kısım hiçbir zaman bu olmuyor.

“BAŞLANGICIN SONU: LYS”

Kartal’dan bir lise öğrencisi

12 yıllık eğitimimin son demlerindeyim. Yaklaşık iki milyon bireyle aynı yollardan geçtim. LYS’yi, “başlangıcın sonu” olarak yorumluyorum. Ancak her şeyin LYS veyahut söz konusu eğitimden ibaret olduğuna katılmıyorum. Türkiye’de ki eğitimin insan yetiştirmekten ziyade yürüyen test kitabı yetiştirdiğini düşünüyorum.

Her ne kadar eleştirsek de kariyer yolu bu sistemden geçiyor.

“KAYGININ DOZU”

Kartal’dan bir lise öğrencisi

12. sınıfın sonuna gelmiş bir öğrenciyim. Düşünüyorum ki tüm okul hayatı, son dört sene özellikle bu senenin yüklediği sorumluluk duygusu ve kaygı hepimizin üzerinde. İnsanız ve tabii ki düşünüyoruz. Bu düşüncelerimize sınavla beraber gelecek kaygısı da eklenince kafamız soru işaretleriyle dolabiliyor. Çoğumuz soru işaretlerini gidermeden çalışmaya devam ediyoruz. Ben bu doğrultuda yapılan çalışmaların verimli olmadığını düşünüyorum. Kaygıyı dozunda olduğunda tetikleyici bir unsur olarak görmekle beraber aşırısının aklımızı gereksiz yere kurcaladığını düşünüyorum. Bu şekil bir eğitim organizasyonunun içinde bu soru işaretlerine takılmamak ne denli olanaklı bilemiyorum. Çevremizdeki insanların bize sürekli önerdikleri o meslekler yerine kendi yeteneklerimiz doğrultusunda geleceğimize adım atmalı ve böylece kaygılardan kurtulmalıyız. Hepimize bu yolda başarılar diliyorum.

ÖNCEKİ HABER

Hayatımız olmuş stres çarkı…

SONRAKİ HABER

Bir soru kaç dakika eder? 

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa