21 Mayıs 2017 23:56

Yoldaş TAŞ

DENİZLİ

Dünyada “Kapitalizmden Sosyalizme Geçiş Çağını” açan 1917 Büyük Ekim Devrimi’nin bu yıl 100.yılını kutlayacağız. 1917’nin 6-7 Kasım tarihlerinde Moskova'da Kışlık Sarayı'nın dibinde patlayan top mermileri, içten içe çürümüş Rus Çarlığının sonunu müjdelemesi ile birlikte aynı zamanda Thomas Moor’dan, Robert Owen’e bütün ütopyacıların eşitlik, özgürlük ve sosyalizm düşlerinin artık düş olmaktan çıktığını, burjuvazinin ebedi iktidar olacağı hayallerinin sonunu, sosyalizm mücadelesi ile savaşsız, sömürüsüz, kan ve göz yaşının değil barış ve mutluluğun egemen olduğu bir toplum isteğinin artık gerçekleşebileceğini ilan ediyordu.

Ekim Devrimin koşulları anlatmak için cilt cilt kitaplar yazılmış ve yazılmaya da devam ediyor. Yazıda Ekim Devriminin koşullarından daha öte bu koşullar içerisinde gelişip, Bolşevik devrimci faaliyete katılarak Ekim Devriminin önderlerinden biri olan genç devrimci; Yakov Mihayloviç Sverdlov’u parti adı ile “Yoldaş Andrey”i , 1905 ve 1917 devrimlerinde üstlendiği rolü, yenilgi yıllarını nasıl mücadele okuluna çevirdiği, işçi sınıfına bağlılığı ve sınıf dışı burjuva sosyalist akımlara karşı aldığı ideolojik tutum ile ikna etme konusundaki kararlılığını, mükemmel bir örgütleyici yeteneği ile nasıl bağdaştırdığını göreceğiz.

İŞÇİ GENÇLİĞİN İÇİNDEN

Sverdlov’un 1895 yılında doğduğu şehir olan Nizhny-Novgorod’u “hükümete sadık” bir şehir olarak gören çarlık hükümeti, devrimci eylemlere karışan öğrencileri ve aydınların temsilcilerini, Rusya’nın diğer şehirlerinden buraya sürgün ediyordu. Devrim öncesi Rusya’sının bir sanayi devi olan ve sürekli genişleyen Sormovo tershanesinin kurulması ile birlikte işletmedeki ortak çalışma işçileri kaynaştırdı ve onları güçlü, mücadele yeteneği olan bir kolektifte birleştirmesi Sormovo’yu Nizhny-Novgorod’da devrimci hareketin merkezi haline getirmişti. Şehrin çehresinin bu denli hızlı gelişmesi Sverdlov’u da es geçmemiş, duydukları, okudukları, yaşadığı hayatı daha fazla sorgulayan bir kişilik de kazandırmıştı Sverdlov’a. Lisede kendisini meşgul eden sorulara öğretmenlerinden cevap alamadığı için liselilerin okuması kesinlikle yasaklanmış olan kitaplara giderek daha çok ilgi duymaya başladı. Belinski’nin “Gogol’a Mektup” ve Çernisevski’nin “Nasıl Yapmalı” kitapları daha fazla ilgi uyandırıyordu.

Sverdlov, devrimci hareketten haberdar olduğunda henüz 15 yaşındaydı. Yakov devrimci faaliyet için hemen doğru yolu bulamamış genç devrimciydi. Ailesinin ekonomik durumu ile birlikte Sverdlov liseyi bırakmak durumunda kaldı. Çalışmaya başlaması ile birlikte işçiler ile günlük bir bağı başladı ve bu bağ ile birlikte 1901 yılında sosyal demokratların illegal Nihzhny-Novgorod örgütünün üyesi oldu. O yıllarda genç bir insan için çok sayıda siyasi akım arasında yolunu bulmak, doğru yolu seçmek kolay değildi. Ama Sverdlov, bildiğinden şaşmadı. Leninist “Iskra”, onun için daimi yol göstericiydi. Iskra’nın sadece boş zamanların değil, bütün yaşamını devrime adayan insanların yetiştirilmesi çağrısı, genç Sverdlov’un en çok gördüğü düşe denk düşüyordu. İşçi gençliğin içerisinde büyüyen Sverdlov, onlardan yaşamı anlamayı, arkadaşlığın, dayanışmanın, sabırlı olmanın ve mücadelenin büyük gücünü öğrendi.

GENÇ BİR PROFESYONEL DEVRİMCİ

Bir profesyonel devrimcinin görevleri hakkında Iskra’nın söyledikleri Sverdlov ve diğer genç Bolşeviklerce heyecanla benimsendi. Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi (RSDİP)’nin Kuzey Komitesi Sverdlov’u Kastroma kentine göndermeyi kararlaştırıldı. O yıllarda ülkenin en büyük tekstil merkezlerinden biri olan Kastroma’da işçilerin çalışma koşulları korkunçtu. İşçilerin günlük kazancı 15 kuruş iken kadın işçilerde bu rakam 9.5 kuruşdu. Kastroma’da polis ve ordu işçilerin grev ve gösterilerine barbarca saldırıyordu. İnsani olmayan ağır çalışmayla, dermansız kalmış ve devamlı açlık tehlikesi içinde olan Kastroma’lı işçileri hiçbir şey korkutamıyordu.

Çarlık rejimi Kastroma işçilerinin artan mücadelesini baskı altına almak için hiçbir aracı kullanmaktan çekinmiyordu. İleri işçiler tutuklanıyor, sosyal demokrat parti örgütü parçalanıyordu. Sverdlov, gizli parti matbaasını yeniden faaliyete geçirdi ve bundandır ki Kastroma’da parti örgütü daha 1904 sonlarında işçiler arasında yeniden taban tuttu. Sverdlov liberaller tarafından Moskova Otel’inde düzenlenen büyük toplantılardan birine katılmıştı. Liberal Zemstvocularla birlikte Duma milletvekillerinin çekingen, ölçülü ve hükümet yanlısı konuşmalarından sonra sözü işçi sınıfı temsilcilerine verme talebi yükseldi. Sverdlov söz aldı ve burjuva liberallerin korkak, ihanetçi tavrını eleştirdi ve onların nihai olarak sınıfsal doğaları gereği kaçınılmaz olarak devrime ihanet edecekleri, sadece proletaryanın geniş halk kitlelerini kendine çekerek çarlık rejimine karşı zaferi garanti edebileceği tespitini yaptı. Sverdlov’un konuşmasının ardından Zemstvocular geri plana çekildiler. Sverdlov liberaller ve sınıf dışı akımların toplantılarına katılarak amansız bir ideolojik mücadele yürütüyor, liberallerin toplantılarını gerçek bir proleter gösteriye dönüştürüyordu.

URAL BÖLGE SORUMLULUĞU

Kazan bölgesindeki çalışmalardan sonra Yoldaş Andey, Lenin ve parti MK’si tarafından Ural bölgesinde görevlendirildi. Ural bölgesini diğer kentlerden ayıran büyük ve farklı bir özellik vardı. Diğer kentlerde kapitalist ilişkiler hakim iken Ural’da serflik hakimdi. İşçiler kölece çalışma koşullarına mahkum olmuş durumdaydı. Ural’da parti görevi örgütlü sınıf mücadelesini oturtmaktı. Bu görevi zorlu bir hale getiren nedenler arasında Menşevikler,anarşistler ve sosyalist devrimcilerin, sınıf mücadelesi yerine maceracı, bireysel terörizmi esas alan bir mücadele anlayışının Ural bölgesindeki işçiler üzerinde nüfuz etmesiydi. Bunlara inanan halkı küçük burjuva akımlardan kurtarmak gerekiyordu.

Kastroma, Kazan bölgelerindeki parti görevlerinden elde ettiği deneyimler Sverdlov’un 21 yaşında olmasına rağmen olgunlaştırmış, deneyimli bir parti örgütçüsü haline getirmişti. Sverdlov kısa bir sürede Ural’da gözle görülür bir çalışma temposuna girdi. Eşi Klavdiya Sverdlova Sverdlov için hazırladığı kitabında* bu durum için şöyle diyordu: “Hapishaneden ayrıldıktan sonra Ural’da dikkatimi çeken ilk şey, yeni insanların katılması ve örgütün büyümüş olmasıydı. Her üye, sorumluluk alıyordu. Herkes görevini bitirdikten sonra yeni bir görev alacağını bilerek hareket ediyordu.”

KİTABI YAŞAMLA, YAŞAMI KİTAPLA SINAMAK

Teorik ve pratik sorunların çözümü Sverdlov için göz korkutucu olmuyordu. Devrimci mücadele içindeki gelişimi ve devrimci teoriyi yorulmak nedir bilmeden okuyup araştırırdı. Bu konu hakkında “Kitabı yaşamla sınıyorum; yaşamı da kitapla. Bu benim eğitimim” diyordu.

Sverdlov birçok Bolşevik gibi yaşamının önemli bir kısmını cezaevi ve sürgünde geçirmek zorunda kaldı. Şubat Devrimi’ne kadar Truhansk’ta sürgün olarak yaşamaya devam etti. Aynı dönem Stalin de Truhansk’a gönderildi. İki Bolşevik devrimci burada bir dönem aynı evi paylaşmış ve tanışma fırsatı bulmuşlardı. Sverdlov ve Bolşevikler sürgünde de bir an olsun yılgınlığa kapılmadı, parti çalışmasını orada da aksatmadılar. Sverdlov, Bolşeviklere devrimin kapıda olduğunu anlatıyordu.

YENİLGİDEN ZAFERE

1917 Şubat ayında devam eden 1. Dünya savaşı ve içeride devam eden devrimci mücadele karşısında çarlık rejimi sürgündeki Bolşevikleri de askere çağırdı. Sverdlov bu durumu, “Çarlık’ın iş yapamaz hale geldiği ve oldukça kötü durumda olduğu” şeklinde yorumladı. Sverdlov sürgündeki arkadaşlarını uğurlarken “Çok yakında görüşeceğiz yoldaşlar, Petersburg’da!” demişti.

1917 Mart’ında Çar rejiminin yıkıldığı haberi geldi. Sverdlov 4 yıl kaldığı Truhansk sürgününden sonra özgür kalmıştı. Nisan Konferansı parti açısından çok önemliydi. Yeni Bolşevik merkez komitesine Sverdlov da dahil olmak üzere 9 kişi getirilmişti. Lenin’in kaleme aldığı “Nisan Tezleri” konferansta kabul edildi. Artık işçi sınıfının iktidarı almasına aylar kalmıştı.

Nisan Tezleri’nin ardından Geçici Hükümet’i desteklemeyeceğini ilan eden Bolşeviklere baskı artmaya başlamıştı. Geçici Hükümet 7 Temmuz’da Lenin’in tutuklanması için emir vermişti. Bolşevik yayınların tamamı kapatılıp, Pravda gazetesinin matbaası dağıtılmıştı. Devrimin lideri Lenin güvenli bir yere götürülürken, Bolşeviklerin yeni bir yayına ihtiyacı vardı. Bu yayının oluşturulması görevi Sverdlov’a verilmişti. Emmanuel Kazakeviç, “Mavi Defter” adlı romanında yeni bir gazetenin yayımlandığını öğrenen Lenin’in tepkisini şöyle anlatır: “Sverdlov devam etti: ‘Sana bir haberimiz var. İşte buyur.’ Cebinden küçük boyutlu bir gazete çıkardı. ‘Petrograd, Bolşevik gazetesine yeniden kavuştu. İşçi ve Asker. İşte ilk sayısı. Yayın kurulu adına senden katkılarını rica ediyorum.’ ‘Muhteşem’ diye bağırdı Lenin. Bunu nasıl başardınız?”

“Bütün iktidar Sovyetlere” diyen işçiler, partinin ortaya koyduğu yolu izledi ve ülkenin stratejik noktaları birer birer işgal edildi. Kızıl muhafızlar, Kışlık sarayına kaçan geçici hükümeti tutukladı. 25 Ekim günü 2.Sovyet kongresi Bolşevik grubu, Sverdlov başkanlığında toplandı. Lenin kürsüde göründü ve “Bolşeviklerin her zaman zorunluluğundan bahsettiği işçi ve köylü devrimi başarıldı!” dedi.

“KALBİN SON ATIŞINA KADAR”

Lenin’in dediği gibi Sverdlov siyasal gelişkinliği ve örgütçülüğüyle eşi bulunmaz bir devrimciydi. Hayatı boyunca başka hiçbir uğraşı olmamış, kendisini parti çalışmaları içerisinde var etmişti. Öyle ki Kurucu Meclis için seçilen kırk kişinin isimlerinin altına meslekleri yazılıyordu, Sverdlov’un isminin yanında meslek olarak “parti işçisi” yazıyordu. Emekçilerin çıkarları için, parti davası için mücadele, Yakov Mihayloviç’in bütün yaşamının içeriği ve anlamıydı. O bu mücadele içinde mutlu oluyordu. Mektuplarının birinde Sverdlov şöyle yazıyordu: “Yeni yaşam temellerinin hakimiyeti için insanların mücadelesi sürükleyici bir ilgi alanıdır. Bu mücadeleye katılmak büyük bir zevktir, göğsümde kalbim çarptığı müddetçe, damarlarımda kan aktığı müddetçe mücadele edeceğim.” Onunla ilişki çerçevesinde bütün önemsiz şeyler, bencilce ve salt kişisel olan bütün şeyler geri plana itilir ve unutulurdu. İnsan, zamanını ve kendini bütünüyle devrimci çalışmaya ayırma isteği ile dolardı. Sverdlov 34 yaşında hayatını kaybettiğinde “Yoldaş Yakov Mihayloviç Sverdlov” diyordu Lenin, “Belleğimizde kalacaktır; sadece bir devrimcinin davasına sadakatinin sembolü olarak değil, sadece soğukkanlılığın, pratik yetenekliliğin, yığınlarla kurulan mükemmel bağların ve onları yönetmenin örneği olarak değil, onun anısı bize, giderek daha büyük proleter yığınlarının bu örnekleri takip ederek, sürekli, komünist dünya devriminin sonal zaferine doğru ilerlemeleri için de teminat olacaktır. Kendisinde olağanüstü bir örgütçülük yeteneğini geliştirmiş olan bu insanın yerine asla başka birini koyamayız, onun boşluğunu asla telafi edemeyiz; şayet telafi kavramından, böylesi yetenekleri kendisinde birleştiren bir insanı, tek tek yoldaşları bulmayı anlıyorsak..”

*: “Urallı Bir Delikanlı Sverdlov” Kitabı Ceylan Yayınları

EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

Antep’in de aralarında olduğu bölge illerinde ortalama işçi ücreti asgari ücretin altında, haftanın 7 günü, pazarları 12 saat çalışma, üretim baskısı! Devletin ve patronların yasaklar, kolluk gücü ve sendikacı tutuklamasıyla devam ettirmek istediği bu düzenin dayanılmaz hale geldiğini söyleyen Çelikaslan işçisi, tüm işçileri BİRTEK-SEN çatısı altında birleşmeye çağırdı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et