Mollalar seçimle İran’daki rejimi meşrulaştırmak istiyor
Murat Kuseyri, sürgündeki yazarların oluşturduğu İran Yazarlar Sendikası Abbas Samakar ile İran'ın bölge politikalarını ve seçimleri konuştu.

Murat KUSEYRİ
Stockholm
Abbas Samakar 1960’lı yılların İran’daki gençlik önderlerinden. Gazetecilik Yüksekokulunu bitirdikten sonra İran Devlet televizyonunda çalışmaya başlayan Samarkan, 9 iş arkadaşıyla birlikte televizyon çekimi sırasında Şah Rıza Pehlevi’nin oğlunu kaçırma girişiminde bulunmakla suçlandı.
Arkadaşlarından ikisi idam edildi. Samakar ise 5 arkadaşıyla birlikte müebbet hapis cezasına çarptırıldı. 1979’daki İran Devriminden sonra serbest bırakılan ve Halkın Fedaileri saflarında mücadelesine devam eden Samakar, bu kez de İslam rejimi tarafından tutuklandı.
Uzun yıllardan bu yana Almanya’da gazetecilik yapan Samankar, aynı zamanda sürgündeki yazarların oluşturduğu İran Yazarlar Sendikasının başkanlığı görevini yürütüyor.
Stockholm’de görüştüğümüz Samakar, gazetemizin İran’da geçtiğimiz cuma günü yapılan seçimler ve İran rejiminin bölgede sürdürdüğü politikalar hakkındaki sorularını yanıtladı.
İKİSİ DE HAMANEY’İN, REJİMİN ADAYIYDI
İran’da geçtiğimiz hafta yapılan genel seçimler üzerine neler söyleyeceksiniz?
Mollaların yönetimi ele geçirdikleri 38 yıl içinde İran’da pek çok kez seçim yapıldı. Her seçim döneminde halkın oy kullanmasını teşvik için yeni yöntemler uyguladılar. Seçimleri kazanan Hasan Ruhani ve kaybeden İbrahim Reisi’nin ipleri rejim ve Dini Lider Ali Hamaney’in elinde.
İbrahim Reisi, Irak-İran savaşı sırasında Humeyni’nin en yakın dört adamından biriydi. Reisi 1987’de İran cezaevlerinde tutulan 5 bin civarında tutsağın bir iki ay içinde gizlice infaz edilmesinin sorumlusudur.
Hasan Ruhani de Humeyni döneminde istihbarat teşkilatı içinde çalıştı ama Reisi gibi büyük katliamları örgütlemedi.
Her ikisinin de cumhurbaşkanı adayı olmaları rejimin tercihiydi. İran’da halk Reisi’nin gerçekleştirdiği vahşi katliamları biliyor. Mollalar onun karşısına reformcu görünen Ruhani’yi çıkartarak halkın sandıklara gitmesini sağladılar. Başarılı da oldular. Pek çok kişi sırf Reisi kazanmasın diye sandığa gitti ve tercihini de Ruhani’den yana yaptı.
Rejim seçimleri Ruhani’nin mi kazanmasını istiyordu?
Evet, Ali Hamaney Ruhani’nin seçimleri kazanmasını istedi. Zaten bunun için halkın çoğunluğunun nefret ettiği Reisi’yi aday gösterdi. Bunu aynı zamanda halkın sandıklara gidip oy kullanmasını sağlamak için de yaptı. Eğer Ruhani’nin karşısına başka bir reformcu çıkarılsaydı halk sandıklara gitmeyecekti. Böylelikle halka iki kötüden daha az kötü olanını seçin dendi. İran’da seçimleri kim kazanırsa kazansın mollaların politikalarını uygulamak zorunda. Ruhani, bundan 4 yıl önce yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi halka reformları gerçekleştirme sözü verdi. Ama bu sözlerinden hiç birini yerine getirmedi. Ruhani döneminde idamlar Ahmedinecad dönemine kıyasla üç kat arttı.
SEÇİMLER KİTLE HAREKETİNİ ENGELLEMEK İÇİN KULLANILIYOR
Halkın seçimlerde oy kullanması Hameney ve rejim açısından neden önemli?
Üç nedenden dolayı önemli. Geçmişte yaşanan tüm olumsuz deneyimlerine rağmen halk bir şeylerin olabileceği umuduyla sandığa gidiyor. Beklentiye sokulan halkın sokaklara ve meydanlara çıkmasının önü bir biçimde kesiliyor. Yani kitle eylemlerini engellemek için seçimler bir filtre olarak kullanılıyor.
Bir diğer nedeni de dış dünyaya İran’da özgür seçimlerin yapıldığı ve halkın kendini yönetecek temsilcileri kendisinin seçtiği imajını vermek. Dış dünyaya katılımın yüksek olduğu ve halkın kendi temsilcilerini şeçtiği söylenerek İslami rejim meşrulaştırılıyor.
Üçüncü nedeni de, diasporada yaşayan muhaliflerin yaptığı çalışmaları engellemek. Diasporada yaşayanların kitle örgütleriyle iyi ilişkileri olduğunu rejim biliyor. Batılı ülkelere de “muhalifleri desteklemeyin, burada halk rejime sahip çıkıyor” mesajını veriyor.
TRUMP DOĞRUDAN RUSYA’YA TAVIR ALMAK YERİNE İRAN’A ALIYOR
ABD Başkanı Donald Trump’ın Obama’nın tersine İran’a yönelik daha saldırgan bir tutum almasını nasıl yorumluyor sunuz?
İran devriminden sonra mollalar, İslam devrimini başka ülkelere; Lübnan, Filistin, Irak, Yemen ve Afganistan’a yayma siyaseti izliyorlar. Bunu savaş yoluyla değil yardım eder gibi görünerek yapıyor. Halklara yardım ettiği imajını vermeye çalışıyor.
İran rejimi Rusya’nın müttefiki. Her ikisi de ABD’ye karşı. İran’ın Irak, Suriye ve Yemen’de güç kazanması aynı zamanda Rusya’nın da güç kazanmasını beraberinde getiriyor ki, ABD bundan rahatsız. Trump doğrudan Rusya’ya tavır alma yerine İran’a tavır almayı tercih ediyor.
Trump’ın ilk ziyaretini Suudi Arabistan ve İsrail’e yaparak İran ve Rusya’ya karşı Ortadoğu’da yeni bir oluşuma mı gitmek istiyor?
Obama’nın son 4 yıllık görev süresince Rusya, hem Ortadoğu hem de Kafkasya’da çok ilerleme kaydetti ve güçlendi. Trump, Rusya’nın etkisini sınırlamak istiyor. Bunu yapabilmesi için de İran’ın bölgedeki etkisini azaltması gerekir. Çünkü pek çok ülkede İran’ın güçlü bir etkisi var. Bunun kırılması için Suudi Arabistan, Türkiye ve Arap ülkelerinin yer alacağı bir yeni bir ittifak oluşturmak istiyor.
Evrensel'i Takip Et