27 Mayıs 2017 03:27

Komisyon raporunda ‘FETÖ kontenjanı’ itirafı

Darbe Girişimini Araştırma Komisyonunun raporunda 2011 seçimlerinde AKP’nin 'FETÖ kontenjanından' vekil adaylarını Meclise taşıdığı ifade edildi.

Paylaş

Cem GURBETOĞLU
Ankara

Meclis Darbe Girişimini Araştırma Komisyonunun raporunda FETÖ yapılanmasının Erdoğan ve AKP’yi 2009 sonrası hedef almaya başladığı, buna rağmen 2011 genel seçimlerinde AKP’nin “FETÖ kontenjanından” milletvekili adaylarını Meclise taşıdığı ifade edildi. Raporda, iplerin 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonu sonrası koptuğu dile getirildi. Komisyon Başkanı AKP’li Reşat Petek’in, Gülen’in 1967 yılında CHP’ye bağış yaptığı iddiasını bile dile getirirken, AKP ile ilişkisini sadece 2010 anayasa değişikliği referandumuyla sınırlı tutması dikkat çekti. 

TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimi Araştırma Komisyonunun dün açıklanan raporunda yapılanmanın AKP ile ilişkisi adeta bulanıklaştırmaya çalışıldı. FETÖ yapılanmasının örgütlenmesinin AKP öncesinde tamamlandığı iddiasına yer verilirken, “FETÖ’yü güçlendiren etkenler” başlığı altında yer alan “Türkçe Olimpiyatları”, “Ilımlı İslam Projesi”, “Dinler Arası Diyalog” gibi çalışmaların AKP dönemine denk gelmesine değinilmedi. 

AKP DÖNEMİ SADECE İKİ PARAGRAF

Yüzlerce sayfalık raporda, Cemaatin siyasetteki yapılanmasına ilişkin ise sadece 10 bin 144 vuruşa yer verildi. Bunun sadece 1776 vuruşunda AKP dönemi anlatıldı. Bu bölümde AKP dönemi yuvarlak ifadelerle geçiştirilmeye çalışılsa da AKP-Cemaat iş birliği gizlenemedi. Raporda AKP’nin 2002 yılında iktidara gelmesiyle FETÖ’den oluşan hazır bir kadroyla çalıştığı, örgütün 2009 yılından sonra Erdoğan’ı sınırlamak üzere harekete geçtiği ifade edildi. “Buna rağmen 2011 genel seçimlerinde AK Parti’nin FETÖ kontenjanından milletvekili adaylarını meclise taşıdığı görülmektedir” ifadesine yer verilen raporda, AKP ile FETÖ arasındaki ilişkiye dair “17-25 Aralık yargı darbesi girişimiyle ipler tamamen kopmuş ve bu tarihten itibaren FETÖ ve PDY bir terör örgütü olarak tanımlanmıştır” denmesi dikkat çekti. 

12 EYLÜL-ANAP-DYP-DSP

“Hiçbir zaman siyasal bir harekete dönüşmeyen, hatta siyasetten uzak duruyormuş gibi davranan FETÖ’nün, başından itibaren kadro ve güç devşirmek için bütün siyasi partilerle ama özellikle iktidar partileriyle yakın temas içerisinde olmaya özen gösterdiği görülmektedir” tespitine yer verilen raporda, 12 Eylül darbesi sonrası oluşan siyasi ortamın Fet-hullah Gülen’in “Bürokrasi koridorlarında dolaşan devletin en üst makamları tarafından protokollerde en ön saflarda yer verilen bir kanaat önderine dönüşmesine zemin hazırladığı” ifade edildi. 

Cemaatin siyaset ve siyasilerle doğrudan ilk temasının Turgut Özal’lı yıllarda gerçekleştiği belirtilen raporda, Gülen’in 1990’lı yıllarda hem ANAP, hem DYP ile ilişkilerini sürdürdüğü dile getirildi. Raporda, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından ABD’nin “ılımlı islam” projesi ile Rusya etkisindeki bir bölgede örgütü kullanmaya çalıştığı vurgulandı. 

28 Şubat’ın “FETÖ’nün siyasette ilk kez operasyon yaptığı bir dönemdir” diye tanımlanması dikkat çekerken, Bülent Ecevit’in Başbakan Yardımcılığı yaptığı dönemde MGK toplantısında Fethullah Gülen’i savunduğu iddiasına yer verildi. 

OYUNBOZANLIK YAPAN ‘FETÖ’ OLMUŞ!

AKP’nin 3 Kasım 2002 seçimleriyle tek başına iktidar olduğunda “FETÖ’den oluşan hazır bir kadro bulduğu” tespiti yapılan raporda, Gülen ile Erdoğan arasındaki çatışmanın başlangıç tarihi olarak 2009 yılı gösterildi. Erdoğan ve AKP’nin seçim ve referandum başarıları ile uluslarası alandaki saygınlığının örgütün devlet içindeki hareket alanını sınırlamaya ve kısıtlamaya başladığı belirtilen raporda, şunlar ifade edildi: “AK Parti’nin yurt içi ve dışındaki itibarını sarsmak için muhalif yapılarla iş birliği içine girmesi üzerine ipler kopmuş ve şiddeti gittikçe artan bir çatışmaya dönüşmüştür. FETÖ bundan sonra doğrudan Başbakan Tayyip Erdoğan’ı hedef alan yayınlar yapmaya başlamış, AK Parti’yi ‘şeriatçı’ bir parti Erdoğan’ı da ‘islamcı’ bir siyasetçi olarak göstererek Batı’nın islamofobik yönlerini okşayarak karşıt propaganda yapmaya başlamıştır. Bunun karşısında dershanelerin kapatılması hamlesi gelmiştir.”

2011’DE FETÖ’YE NEDEN KONTENJAN AYRILDI?

Devamında “Buna rağmen 2011 genel seçimlerinde AK Parti’nin FETÖ kontenjanından milletvekili adaylarını Meclise taşıdığı görülmektedir” denilerek, AKP’nin Gülen yapılanması için genel seçimlerde kontenjan ayırdığı açıkça ifade edilmiş oldu. Raporda, “Bu aşamadan sonra örgüte karşı açılan mücadele safhasında Tayyip Erdoğan’ın ailesi ve yakınındakiler doğrudan hedef alınmıştır. FETÖ’nün yargıdaki mensupları eliyle gerçekleştirilen 17-25 Aralık yargı darbesi girişimiyle ipler tamamen kopmuş ve bu tarihten itibaren FETÖ ve PDY bir terör örgütü olarak tanımlanmıştır” denilerek, AKP ile Gülen’in aralarındaki gerilime rağmen yolsuzluk operasyonlarına kadar birlikte hareket ettiği de kabul edilmiş oldu. 

ÖNCEKİ HABER

ABD'li eski ulusal güvenlik danışmanı Brzezinski öldü

SONRAKİ HABER

IŞİD'in Halep'in doğu kırsalındaki sonu yaklaştı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa