28 Mayıs 2017 02:00

Nuriye Gülmen: Bakan ne yediğimizi cezaevi yönetimine sorsun

Cezaevinde tutuklu bulunan Nuriye Gülmen'den İçişleri Bakanı Soylu'ya tepki: Bakan ne yediğimizi cezaevi yönetimine sorsun.

Paylaş

Derya KAYA
Ankara

CHP Cezaevi İnceleme Komisyonu açlık grevleri cezaevinde devam eden Gülmen ve Özakça’yı cezaevinde ziyaret ederek rapor hazırladı. Gülmen ve Özakça’nın açıklamalarına da yer verilen raporda devam eden açlık grevi sürecine ve cezaevi koşullarına ilişkin bilgiler paylaşıldı.

CHP Cezaevleri İnceleme Komisyonu açlık grevleri devam ederken tutuklanan eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı cezaevinde ziyaret etti. Cezaevinde bulunuşlarının dördüncü, açlık grevinin 79. gününde gerçekleşen ziyarete  Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Grup Başkanvekili Özgür Özel, Ankara Milletvekili Necati Yılmaz ve Muğla Milletvekili Nurettin Demir katıldı. Ziyaretlerini rapor haline getiren komisyon üyeleri Gülmen ve Özakça’nın cezaevi koşulları ve taleplerine ilişkin de bir rapor hazırladı. 

‘HEKİM SEÇME HAKKI TANINMALI’

Kendilerinin Gülmen ve Özakça’ya kalıcı hasarla karşılaşmadan açlık grevini sonlandırmaları taleplerini ilettikleri kaydeden heyet, hükümete de Gülmen ve Özakça'nın çığlığını duymaları çağrısını yineledi: “Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın cezaevi dışında sağlık durumlarıyla ilgilenen Ankara Tabip Odası hekimlerinin, cezaevinde Gülmen ve Özakça ile görüştürülmesi, hekim seçme hakkı çerçevesinde Gülmen ve Özakça'nın bundan sonraki durumlarıyla da yakından ilgilenmelerinin temin edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, her iki eğitimcinin cezaevi dışında kullandıkları B1 vitaminine cezaevinde de ulaşabilmeleri sağlanmalı, özellikle Semih Özakça’nın bu ilacın yerine verilen ve bu ilacı da içerdiği söylenen B kompleks vitaminin kendisine sağladığı yararın, dışarıdaki ilacın yerini tutmadığı yönündeki yakınması dikkate alınmalı ve dışarıda kullandığı B1 vitamininin temininde yaşanan zorluklar bir an önce aşılmalıdır”. 

‘ÖZAKÇA’NIN VÜCUT DİRENCİ DAHA DÜŞÜK’

Heyet, Gülmen ve Özakça’nın sağlık durumlarına ilişkin gözlemlerini de paylaştı. Nuriye Gülmen'in vücut fonksiyonlarının daha yerinde olduğunu, yalnızca bazı isim ve tarihleri anımsamakta zorlandığını belirten heyet, Semih Özakça'nın vücut direncinin daha düşük olduğunu gözlemlediklerini kamuoyuyla paylaştı. Heyet raporda Gülmen ve Özakça’yla görüşmelerine de yer verdi. 

Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde bulunan Gülmen CHP heyetine kendisini Kampüste bulunan hastanenin başhekiminin de bulunduğu bir heyetin ziyarete geldiğini aktardı. Gülmen bu heyete somut bir kazanım elde edinceye kadar eylemi sonlandırmayacağını ve yemek istemediğini iletti. Görüşmenin ardından kendisine özel bir paket gönderilmeye başlandığını ifade eden Gülmen, paketin içinde su, limon, bitki çayları ve meyve suyu bulunduğunu ancak meyve suyunun kendi diyetlerinde bulunmaması nedeniyle iade ettiğini belirtti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendileri hakkındaki sözlerine de değinen Gülmen, beslenmelerine ilişkin şu bilgileri paylaştı:  “Bir gün boyuncu suyun için limon sıkıp, taze nane yaprağı ve şekerle içiyor, ayrıca birkaç hazır bitki çayı ve 10 adet şeker ile iki kaşık tuz alıyordum. Ancak, grevin ilerleyen aşamalarında tuzun azaltılması gerektiğine yönelik hekimlerin verdiği telkinler doğrultusunda iki kaşık tuz yerine bir kaşık tuz alıyorum. Tuzu azalttıktan sonra vücudumdaki ödem de azaldı. Hekimlerin fazla tuzun ödem yapabileceğini söylemişti.”

‘DHKP/C’Lİ İSEM NASIL MEMURİYETİ SÜRDÜRDÜM’

 İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun sözlerini televizyondan duyduğunda  “adeta çıldırmışa döndüm” diyen Gülmen, grevlerini Ankara Tabip Odası’ndan üç hekimin takip ettiğini ve bu üç hekimden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yanıt içeren bir açıklama yapmalarını talep etti. .  

Bakan’ın beslenmeleri hakkında cezaevi yönetiminden de bilgi alabileceğini belirten Gülmen, kendisnin DHKP/C ile ilişkilendirilmesini de şu sözlerle tepki gösterdi:  “Beni DHKP/C terör örgütü üyesi ilan etmişler, eğer öyleysem, ben nasıl memur oldum, nasıl memuriyetimi bunca yıl sürdürdüm. İstanbul-Ankara yürüyüşüne katılmam gerekçesiyle bir gözaltı işlemim var, bir de 2015 yılında tutuklandığım bir dava var, ancak beraat ettim. Bana açlık grevine başlayana kadar örgüt üyeliği ilgili bir dava açılmadı. Sayın Bakan, kim oluyor da böyle şeyler söylüyor. Kendisi hakkında suç duyurusunda bulunacağım, avukatlarımla bunu konuşacağım. Eğer burası bir hukuk devleti olsaydı zaten savcılar doğrudan harekete geçerlerdi”. 

‘MÜDAHALEYİ KABUL ETMİYORUM’

Gülmen, bilincinin kapanması durumunda da müdahaleyi kabul etmeyeceklerini kendilerini ziyarete gelen cezaevi heyetine de ilettiklerini söyleyerek yapılacak bir müdahaleyle sakat kalması halinde sorumluluğun müdahale edenlerin olacağını belirtti. “Bize, bilincimizin kapanması durumunda, müdahale edeceklerini ifade ettiler.  Gülmen açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Semih'e faks çektim, eline geçip geçmediğini bilmiyorum, mektup da göndereceğim, onun mektubunu da bekleyeceğim. Semih'in sıvı, tuz ve şeker alımına dikkat etmesi gerekiyor. Sizlerin burada bulunuyor olmanızı çok önemsiyorum. Siyasi partilerinden bağımsız seçilmişlerin ve aydınların desteği bizim için çok değerli. Bizi ilk günden beri takip eden hekimlerimize ihtiyaç duyduğumuzda muayene olmak ve bu sonuçlarının kamuoyuyla paylaşmasını talep ediyoruz. Nurettin Canikli de annelerimizle yaptığı görüşmeyi çarpıttığını öğreniyoruz. Hekimlerimizin, ailelerimizin ve avukatlarımızın ortak bir toplantı yapması bizim için değerli olacaktır. AFP ve ARD gibi yabancı basın organlarına konuşmuş olmamı iddianameye yerleştirmişler, bunu anlayamıyorum.”

‘AÇLIK GREVİNE BAŞLAYINCA TERÖRİST OLDUK’

Sincan F1 Tipi Cezaevinde bulunan Semih Özakça ise görüşmede en önemli sıkıntısının kitap sayısının 5 ile sınırlandırılmasına yönelik olduğunu söyledi. Özakça, “Bu sınırlama açlıktan beter” diyerek, açlık grevinden çok kitap sınırlamasının kendisini zorladığını belirtti. Dışarıdayken katıldığı tek eylemin “afiş asmak” olduğunu kaydeden Özakça, daha önce de  hiç tutuklanmadığını söyledi. Kendileri hakkında hükümet yetkililerin açıklamalarına da tepki gösteren Özakça,  “Sabıka kayıtlarımız tertemiz. Açlık grevine başlayınca terörist olduk, aç kalmanın terörist olmakla sonuçlandığı bir ülkede yaşıyorum. Benim evimde 2 bin tane kitap var, 20 tane kitap bulmuşlar, terör örgütüne yakın diyorlar. Evimdeki kitapların yüzde 1'i yüzünden bir örgütle ilişkilendiriliyorum”. 

‘B1 VİTAMİNİ TALEP EDİYORUM’

Dışarıda kullandığı B1 vitamininin cezaevinde kendisine verilmediğini belirten Özakça, B1 yerine verilen B12 vitamininin zihnini yorduğunu ve tekrar B1 vitamini verilmesini talep etti. Özakça cezaevi koşullarına ilişkin de şu açıklamalarda bulundu: “Burada açlık grevinde bulunuyor olmam ve ayakkabımı çıkarırken attığım slogan nedeniyle iki ayrı soruşturma dosyam var hakkımda. Yürümekte sıkıntı çektiğim için, ranzamı mutfak ve tuvaletin olduğu alt kata indirdiler.” 


 

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Kadınların erkek devlet yargı şiddetiyle mücadelesi

SONRAKİ HABER

Canım Feraye

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa