28 Mayıs 2017 07:23

Onur KOTAN

Son dönemde yapılan televizyon dizileri ile tarihin çarpıtılması ve adeta propaganda yöntemi ile kindar ve dindar nesil oluşturma çabasına TRT de diğer kanallar gibi dört elle sarıldı. Büyük bütçelerle çekilen asker ve savaş dizileriyle beraber, TRT’de Diriliş Ertuğrul ve Payitaht Abdülhamit dizileri Türk-İslam sentezi propagandanın unsurları olarak yayınlanıyor. Popüler bir dizi olan (misal 19 mayıs günü AB reyting sıralamasının üçüncüsü) Payitaht dizisi son bölümlerinde 1896 Osmanlı Bankası baskınını işliyor. “Hain” Ermenilerin Abdülhamit’in bütün iyi niyetine rağmen onu arkadan vurma çabaları! Daha önce millet-i sadıka olarak bilinen Ermenilerin, Avrupa devletleri ve Rusya’nın desteğiyle “isyan hazırlıkları” anlatılıyor. Ancak Anadolu şehirlerinde yaşanan toplu katliamlar, baskılar ve sindirme politikalarına değinen tek bir kare yok. 

BASKIN NASIL GELDİ?

Osmanlı’da 1894 Sason isyanının ardından 1895 yılında Babıali Nümayişi ve Zeytun isyanıyla beraber, Erzurum, Bitlis, Van, Kilikya ve Sivas’ta Ermenilere yapılan zulümler, Ermeni örgütlerinin de daha sert eylem biçimlerini benimsemelerine zemin hazırladı. Bu Ermeni örgütlerinden birisi olan Taşnaklar, 1896 yılında Avrupa devletlerini de harekete geçirebilecekleri düşündükleri bir eylem planladı: Osmanlı Bankası Baskını.1

Osmanlı Bankası’nın adı Osmanlı olmasına rağmen, Fransa ve İngiltere sermayesinin kontrolündeydi. Ülkenin  dört bir yanında 80 civarında şubesi vardı. Bankanın eylemin merkez üssü seçilmesinin sebebi de buydu. Banka üzerinden ekonomik zarar kaygısına kapılacak Avrupa devletleri Osmanlı’yı sıkıştıracak ve Ermeniler eylemden kazanımlarla çıkacaktı.

Eylemin planlayıcısı olduğu bilinen Karekin Pastırmacıyan’ın (Armen Garo) kitabındaki ifadelere göre; Ermenilerin amacı, taleplerinin Avrupa tarafından dikkate alınması. Talepleri ise; sarayın atadığı Patrik’in istifası, Ermenistan vilayetleri diye adlandırdıkları yerlerde idari reformlar ve Ermeni nüfusunun can ve mal güvenliğinin sağlanması.

Çatışmayla girilen bankadan fedailer tek kuruş paraya dokunmadan, girdiklerinde tutanakla belirledikleri tüm parayı banka yetkililerine bırakarak, Avrupalı yetkililerin sizleri istediğiniz ülkeye sevk edeceğiz, diğer talepleriniz için de padişahla görüşeceğiz demesine inanarak teslim olmuşlardı. Teslim olanlar daha sonra gemiyle Marsilya’ya götürüldü. Oradan farklı ülkelere gidenler oldu. Onlardan biri olan Karekin Pastırmacıyan, ikinci meşrutiyetin ilanından sonra 1908 ve 1912 yıllarında Meclise girdi ve Erzurum mebusu oldu.

Baskının ardından ise “Ermeniler başkaldırdı” denilerek Ermenilerin yaşadıkları yerlerde halka dönük saldırılar başladı.Softaların öncülük ettiği, hepsinde aynı tip sopaların olduğu gruplar Ermenilere sokak ortasında saldırmaya, onları öldürmeye başladı. Dönemin Selanik Demiryolu müdürü sadece Beyoğlu caddesinde 400 civarında ceset gördüğünü söyledi. The Times, İngiliz tüccarın ağzından sadece Galata’daki ölü sayısını 800 olarak yazdı. Saldırılar Ermenilere dönüktü ama diğer gayrimüslimler de katliamdan payını almıştı. Atamayla gelen patrik de padişaha olaylara müdahalesinden dolayı teşekkür etmişti.

Katliamların farkına varan hükümet, bazı Ermenileri Samsun ve Trabzon’a memur gözetiminde sevk etmiş, yurt dışı için vize isteyenlerin seyahat kısıtlamalarını kaldırmış ve gidişlerini kolaylaştırmıştı. Daha sonra dönmelerini engellemek içinde Tezkere-i Osmaniyye’lerine (bir çeşit pasaport) el konmuştu. 

1896’da yaşananlar, 1915’te yaşanacakların küçük bir provası gibiydi. Baskının ardından İstanbul’da, hükümetin rakamlarına göre bin, yabancı gözlemcilere göre 8 bin kişi öldürüldü. Binlerce insan sürgün edildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Padişah Abdülhamit arasındaki benzerlikler, çeşitli çevreler tarafından ifade ediliyor. AKP’nin son kongresinde Abdülhamit kıyafetleri giymiş fesli gruplar da vardı. Abdülhamit’in jurnalciler ordusu ve basın üzerindeki sansür dayatması ile muhalif  TV kanallarının kapatılması, gazetecilerin tutuklanması, dergilerin kapatılması gibi günümüz sansürü/baskısı arasındaki benzerlik, gerçekten de dikkat çekici. Abdülhamit ise 100 yıl beriden sesleniyor: Tez kelleleri vurula!

1Konuyla ilgili, Belge Yayınlarından çıkan Osmanlı Bankası Baskını-Armen Garo’nun Anıları ve Gürcan Çilesiz’in İstanbul’da 30 Saatlik Kaos isimli kitapları konuyu derinlemesine işliyor. Ayrıca Karaköy’de Osmanlı Bankasının bir kısmı müze halinde ve gezilebilir durumda.

Evrensel'i Takip Et