İklim değişikliği anlaşmasından çekilen ABD'ye tepki yağıyor
ABD Başkanı Donald Trump'ın, 2015 tarihli Paris iklim değişikliği anlaşmasından çekilme kararı almasına tüm dünyadan tepki geldi.
ABD Başkanı Trump, Paris Anlaşması’ndan çekildiğini ve bu kararını Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne hemen ileteceğini duyurdu. Ancak, anlaşmanın yasal hükümlerine göre, Genel Sekreter bu bildirimi en erken 4 Kasım 2019 tarihinde kabul edebilir. Bu da ABD’nin ancak resmi olarak anlaşmadan 4 Kasım 2020’de çekileceği anlamına geliyor.
“Mission 2020” Lideri, eski Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) İdari Sekreteri Christiana Figueres, ABD'nin kararıyla ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Amerika Birleşik Devletleri’nin Paris Anlaşması’ndan çıkma kararı Kasım ayından bu yana bu konuda yapılan tüm spekülasyonları sonlandırdı ve artık tüm Tarafların, bugünden başlayarak 2020 yılına kadar müzakeresi yapılması gereken düzenleme üzerindeki çalışmalarını engelsiz bir şekilde devam etmelerini sağlıyor.
Politikaların duraklattığın daha fazla piyasa güçleri tarafından harekete geçirilen reel ekonomi hem ABD’de hem de uluslararası alanda karbonsuzlaştırma trendine devam etmelidir ve edecektir.
Ülkeler, şehirler, şirketler, yatırımcılar yıllardır bu yönde hareket etmekteler ve yenilenebilirlerin düşen fiyatlarına karşın fosil yakıtlardan kaynaklanan sağlık etkilerinin yüksek maliyetleri bu değişimin devam edeceğinin teminatıdır. Esasında, 2020’ye kadar emisyon grafiğini düşüşe geçirmek için iki misli çaba göstermemiz gereken tam da bu dört yıllık ABD yönetimi dönemidir.”
'TARİHİ BİR HATA'
Avrupa Parlamentosu Üyesi ve Almanya Milletvekili, Çevre, Kamu Sağlığı ve Gıda Güvenliği Komitesi Üyesi Jo Leinen ise şu ifadeleri kullandı:
“Trump tarihi bir hata yapmak üzere. Uluslararası iklim hareketini desteklemeye karşı direnmesi bir sorumsuzluktur. Trump gezegenimizin geleceğini ve milyonlarca insanın kaderini riske atıyor. Trump’ın politikası bencil ve dar görüşlü. Avrupa’nın cevabı çok açık ve net olmalıdır:
Paris Anlaşması’ndan geri dönülemez ve bağlayıcı taahhütlerden vazgeçip çıkmak kabul edilebilir değildir.
Şimdi küresel toplum birlikte durmalı ve Paris Anlaşması’na bağlılığı konusunda hiçbir tereddüte mahal vermemelidir. Avrupa Birliği ve Çin iklim eylemi konusunda liderliği üstlenmeli ve diğer ülkelerin katılımını sağlamalıdır.
Zirve Trump’ın karşısında durmamız ve böylesi bir politikayla ABD’yi soyutladığını göstermemiz için bizlere bir fırsat sağlayacaktır. ABD hükümetinin tam tersine, Avrupa ve Çin düşük emisyonlu bir ekonominin istihdam ve kalkınma açısından yarattığı potansiyelleri anladılar.”
'G7 ZİRVESİNDE TRUMP'IN YALNIZLIĞI GÖRÜLDÜ'
Avrupa Parlamentosu, Hollanda Milletvekili, Çevre, Kamu Sağlığı ve Gıda Güvenliği Komitesi Üyesi Bas Eickhout ise ABD Başkanı Trump'ın siyasi yalnızlığının altını çizdi. Eickhout şu ifadeleri kullandı:
“Trump’ın iklim değişikliğiyle mücadele etme yolunda önümüzdeki en önemli küresel görevlerden birinden çıkma kararı almış olması şaşırtıcı. Trump’ın bu eylemi hem ekonomik hem de çevresel açından geriye atılmış bir adımdır. Son G7 zirvesinde Trump’ın ne kadar yalnız bir konumda olduğunu açıkça görüldü. Şimdi de Paris Anlaşması’ndan çıkmaya karar verdi, Suriye ve Nikaragua ile birlikte durmayı tercih ediyor. Tüm tarafların birlikte durmaları gerekiyor. Özellikle Fransa ve Almanya bir sonraki BM iklim konferansına dair kilit rollere sahip. İklim fonuna sağlanan maddi desteğin devam etmesi çok büyük önem taşıyor.”
'ABD ANLAŞMADAN ÇEKİLMEK YERİNE ÖNCÜLÜK ETMELİ'
400’den fazla güneş enerjisi firma sektör temsilcisinin üye olduğu SolarPower Europe birliğinin CEO'su Dr. James Watson ise “Trump’ın Paris Anlaşması’ndan çıkması modern tarihte büyük bir ülkenin vermiş olduğu en sorumsuz kararlardan biridir" diyerek "ABD, anlaşmadan çıkmak yerine iklim değişikliğiyle mücadeleye öncülük etmek için harekete geçmeli. Dünyanın geri kalanı sakinliğini korumaya ve iklim değişikliğiyle mücadele etmeye devam ederken, ABD fosil yakıtlardan yenilenebilirlere geçen bir ekonominin mükafatlarını kaçırmakla yetinecek" ifadelerini kullandı.
'DÜŞÜK KARBONLU EKONOMİYE GEÇİŞ TRENDİNİN DIŞINDA'
Uluslararası Yerel Çevre İnisiyatifleri Konseyi Genel Sekreteri Gino Van Begin, “Başkan Trump’ın Paris Anlaşması’ndan çıkma kararı mevcut küresel düşük karbonlu ekonomiye geçiş trendinin çizgisinin dışındadır" yorumunda bulundu.
"Ancak, iklim hareketi durmayacak" diyen Begin, "ABD’de ve küresel ölçekte yerel hükümetler temiz enerji, sürdürülebilir ulaşım ve dirençlilik konusunda, en kırılganından en büyük emisyona sahip olana kadar çoğu ülkenin taahhüt ettiği üzere ilerleme kaydetmeye devam edecek" şeklinde konuştu.
'İKLİM TRUMP'A RAĞMEN KARUNMALIDIR'
Eski Polonya Çevre Bakanı "Der Deutsche Umweltpreis" ödülü (DBU - Almanya Federal Çevre Derneği tarafından çevre araştırmaları ve politikaları alanında verilen Avrupa’nın en prestijli çevre ödülü) sahibi biliminsanı Prof. Maciej Nowicki ise şu açıklamada bulundu:
“İklim Trump’a rağmen korunmalıdır. İklimi korumak uzun vadeli ve küresel bir süreçtir ve artık insanların hayatlarını 1.5 C derecenin üzerindeki ısınmadan korumak için hızlanmamız gerekmektedir. 2013 yılında kabul edilen Paris Anlaşması bu çalkantıları atlatacaktır. Dünyanın dört bir yanında çok sayıda ülke iklim eylemleri içinde yer almaktadır ve bu gezegenin başka çıkış yolu olmadığını bildikleri için anlamadan çıkma niyeti taşımamaktadırlar.
Olumsuz etkilerini tam olarak hissedecekler kimdir? Uzun dönemde, bunu hissedecek olan ABD’nin kendisidir, ekonomik olarak ve siyaseten. Trump’ın diplomatik birbaşınalığı şimdiden görülüyor. Ancak ABD vatandaşları ve örneğin ABD’li düşük karbonlu teknoloji sektörü de ekonomik olarak zarar görecek. Polonya bundan ders almalı küresel iklim politikaları liderlerine yetişmek için iklim politikalarını geliştirmeli ve emisyonlarını azaltma çabalarını arttırmalıdır.”
Paris Anlaşması, tüm AB üyeleri, Hindistan ve Çin dahil 147 ülkede onaylandı. Trump koltuğuna oturduğundan beri İspanya, Küba ve Filipinler gibi 26 ülke anlaşmayı onayladı.
Karbonsuz enerji yatırımında Çin, ABD’yi geçerek en büyük yatırımcı oldu. 2015 yılında 102.9 Milyar dolar yatırım yapan Çin, ABD’nin iki katından fazla yatırım yaptı, fosil yakıt kullanmayan enerjiye 102.9 Milyar dolar kaynak ayırdı.
Çin, Trump’ın seçilmesinden hemen sonra, Ocak 2017’de, 2020 yılına kadar, karbonsuz enerjiye 361 milyar dolar kaynak ayıracağını açıklamıştı.
IRENA’ya göre (Mayıs 2017), 9.8 milyon insan bu alanda istihdam ediliyor, ABD’de ise 777.000 insan bu sektörde çalışıyor. Bu rakam 2015 yılında 8.1 milyondu.
Sadece 2015 yılında 153 GW gücünde karbonsuz enerji kapasitesi kuruldu.
ABD’de eyalet seviyesinde, iklim eylemi ve dönüşüm devam ediyor. Birçok eyaletin verdiği emisyon azaltım hedefleri ABD’nin anlaşmadan çekilmesinden etkilenmeyecek. Örnekler:
Kaliforniya, emisyonlarını 2030 yılına kadar 1990 yılının %40 altına indirecek.
Massachusetts, New Hampshire ve New York 2050 yılına kadar emisyonlarını 1990 seviyesinin yüzde 80 altına indirecek. (DHA)