Hukukçular: Zorunlu arabuluculuk yargıya alternatif olmamalı
Ankara Barosu’nun düzenlediği panelde hukukçular işçi-işveren davalarında mahkemeden önce zorunlu arabuluculuğu getiren kanun tasarısını tartıştı.
Birkan BULUT
ANKARA
Ankara Barosu’nun düzenlediği panelde bir araya gelen hukukçular, işçi-işveren davalarında mahkemeden önce zorunlu arabuluculuğu getiren kanun tasarısını tartıştı.
Sendikaların “İşçiyi mahkemede kazanacağından daha azına razı edecekler” diyerek karşı çıktığı düzelemeye ilişkin Yrd. Doç. Dr. Ulaş Baysal, iş uyuşmazlıklarının sadece tarafları ilgilendirmeyeceğini, toplum için bireysel ve sosyal hakların söz konusu olduğunu vurguladı. Yrd. Doç. Dr. Mustafa Göksu zorunlu arabuluculuğun yargıya alternatif olmaması gerektiğini vurguladı. Arabulucuk eğitimlerinde görev alan Prof. Dr. Recep Tayfun ise “Zorunlu arabuluculuk, masaya oturma zorunluluğu getiriyor ancak anlaşma zorunluluğu getirmiyor” diyerek düzenlemeyi savundu.
Ankara Barosu Yasa İzleme Enstitüsü, Meclis’e sunulan zorunlu arabuluculuk tasarısı konusunda panel düzenledi. Ankara Barosu Eğitim Merkezi'nde yapılan panelde, iş hukuku kaynaklı işçi-işveren arasındaki uyuşmazlık davalarında ön koşul olarak getirilmek istenen zorunlu arabuluculuk tartışıldı.
Çankaya Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Emel Badur’un moderatörlüğünü yaptığı panelde, hukukçular tasarıyı neden savunduklarını ya da eleştirdiklerini anlattı.
Gazi Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Mustafa Göksu kanun hazırlayıcıların sonuç üzerinden hareket ettiklerini söyledi. Oysa arabuluculuğun modern anlamda tarafları sulhe götüren bir uzlaştırmacı olduğunu belirten Göksu, arabulucuğun yargıya alternatif olarak sunulmaması gerektiğini vurguladı. Tasarıda zorunlu arabuluculuğun yargıya alternatifmiş gibi gösterildiğini kaydeden Göksu, dava yolunun ortadan kaldırılmadığı için hak aramaya bir engel olmadığını ama tasarıda bazı sıkıntıların olduğunu söyledi. İşçi ve işverenin arabuluculuk sürecindeki beyanlarının mahkemede delil olarak kullanmayacak olmasının, gizlilik ilkesinin olumlu olduğunu belirten Göksu, öte yandan 4 yıldır uygulamada olan arabuluculuğun yaklaşık 13 bin başvuruda,yaklaşık 12 bin uzlaşma ile başarılı gözükse de bu alandaki dava sayısının 8 milyon olduğunu aktardı.
‘DAVA SAYISI ÇOK DEĞİL, HAKİM SAYISI AZ’
İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ulaş Baysal zorunlu arabuluculuk tasarısındaki dava sayısının çok olduğu iddiasının gerçek olmadığını söyledi. Haftada 18 saat iş hukuku dersi verdiğini ve onun da fazla olduğunun öne sürüldüğünü örnek veren Baysal, ancak bunun bir hak olarak öğrencilere verildiğini söyledi. Hakimlerin iş yükünün fazla olduğu fakat bunbun sebebinin hakim sayısının azlığı olduğunu ifade eden Baysal, iş uyuşmazlıklarının sadece tarafları ilgilendirmeyeceğini, bireysel ve sosyal hakların söz konusu olduğunu vurguladı. Kanun koyucuları açısından bireysel kazancın önemli olmaması gerektiğini ifade eden Baysal, kanun ile toplumsal hayatın ve çalışma hayatının düzenlendiğini dile getirdi. İsveç’de benzer bir örnek olduğunu aktaran Baysal, sendikal nedenlerle işten atılan bir işçinin zararının karşılandığını ama Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) buna karşı çıkarak bunun bir sendikal özgürlük meselesi olduğunu belirlediğini söyledi. Baysal, düzenlemenin mevcut durum itibariyle iş hukuku sisteminin temeline aykırı olduğunu söyledi.
‘İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞINDA ZORUNLULUK YOK’
Düzenlemeyi desteklediğini belirten Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi Başkanı İzzet Yeşilkaya, düzenlemeye göre dava açılmadan önce taraflara arabulucuya başvurma şartı getirileceğini söyledi. Mahkeme tarafından arabulucudan anlaşma tutanağı isteneceğini belirten Yeşilkaya, iş kazaları ve meslek hastalıkları davalarında şart koşulmadığını olmadığını kaydetti. Zaman aşımı sürelerinin de 5 yıla ineceğini ve 10 yıl süresinin neredeyse kaldırılacağını belirten Yeşilkaya, kanundaki işçi tanımının da değiştirilerek gazeteciler ve gemi adamlarının da işçi sayılacağını dile getirdi. Arabuluculuk şartının adil yargılamayı olumsuz etkilemeyeceğini iddia eden Yeşilkaya, arabuluculara yargı yetkisinin devredilmediğini savundu.
İŞÇİ-İŞVEREN EŞİTSİZLİĞİNİ ARABULUCU DENGELEYEBİLİR Mİ?
Arabulucuk eğitimlerinde görev alan Başkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Recep Tayfun da tasarıyı savunarak zorunluluk olsa da başarıya ulaşıldığını savundu. Eğitimlerde arabulucuların anlatımlarına yer veren Tayfun, her arabuluculuk sürecinin uzlaşma ile sonuçlanmak zorunda olmadığını söyledi. Arabuluculukta işçi ve işveren arasındaki güç dengesizliğine dikkat edilmesi gerektiğini belirten Tayfun, işçi ve işverenin eşit olmadığını ve bunu arabulucuların gözetmesi gerektiğini söyleyen Tayfun, “Zorunlu arabuluculuk, masaya oturma zorunluluğu getiriyor ancak anlaşma zorunluluğu getirmiyor” dedi.