'Zeytin yasasının kabulü tasarlayarak öldürme suçudur'
Burhaniye Çevre Platformu Sözcüsü Filiz Sonsuz, zeytinle ile ilgili tasarının kabul edilmesini, "tasarlayarak adam öldürme" suçuna benzetti.
Bilim, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından Meclise sunulan 76 maddelik, “Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve KHK'larda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı”nın Meclis’te kabul edilmesi ile birlikte zeytinlik ve orman sahaları yok olma ile karşı karşıya kaldı.
Türkiye’de bulunan ortalama 167 milyon zeytin ağacının 117 milyonunu tehdit altına alan kanuna ilişkin Burhaniye Çevre Platformu Sözcüsü Filiz Sonsuz ve Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Ümmühan Tibet, zeytinlik ve ormanlık alanlarında yaşanacaklara dikkat çekti.
‘TASARLAYARAK ADAM ÖLDÜRMEKLE EŞDEĞER’
İlgili kanun ile birlikte ortada talanın döndüğüne dikkat çeken Burhaniye Çevre Platformu Sözcüsü Filiz Sonsuz, farklı açılardan yaşanacak zararları, “Birincisi zeytinlikler sökülecek, zeytinlik diye bir mahsul bir ürün kalmayacak.İkinci olarak, maden yapıya da sanayi tesisi kurulacak. Madenler, ikinci bir zarar verecek. Katmerleştirecek zararı. Buraların kime peşkeş çekileceği de az çok belli. Direk isim vermeyebiliriz; ama yandaş diye tabir edebileceğimiz, bilinen sermaye çevrelerine peşkeş çekilebileceğini söyleyebiliriz. Çünkü, zeytin kıyı bölgelerinde yetişiyor. Kıyı bölgeleri, aynı zamanda turizm için önemli. Bu da üçüncü bir zarar olarak önümüzde duruyor. Bazen 'AKP’nin oy alamadığı yerleri bu şekilde mi cezalandırıyor?' diye düşünüyoruz. Yandaşlarını buraları talan etmeye göndererek cezalandıracak diye bir düşünce var herkeste. Bu bir felaket. Katliam. Hatta ‘tasarlayarak adam öldürme’ suçu ile neredeyse aynı şey bu” sözleri ile açıkladı.
‘KAMU YARARI YARIŞAN FAYDALAR İLKESİNE AYKIRI’
Kabul edilen tasarıda, “kamu yararı” ibaresine de değinen Sonsuz, şunları söyledi: “Ancak bunun da bir kriteri yok.Ormanlık alanlarında, kamu yararı neye göre belirleniyor. Bunu öğrendiğimizde çok korkunç bir şey ortaya çıktı. Yani ormanlık alanının dışında başka hiçbir yerde yapılamayan bir faaliyet için orada ‘kamu yararı var’ denilerek ormanlık alanlara girilebilecek. ‘Kamu yararı’ olduğunu varsayarsak bile o zaman ‘yarışan faydalar ilkesi’ bakımından bu sahalarda bir yandan zarar üretecek olan maden ocağının ya da fabrikanın yararı oranı açısından zeytinlik ve ormanlık alanların verdiği ‘kamu yararı’ daha fazla.
Dolayısıyla, bu ucu açık olan bir tanımlama ve oradan şu sonucu çıkarabilirsiz ki; bunu belirlemenin kararını valiliklere verilecek. Ve hakikaten içinden çıkılacak gibi değil."
‘ISRARIN ALTINDA PARA VAR'
2002 yılından bu yana 6 defa Meclis’e sunulan tasarının her defasında reddedilmesine rağmen ısrarla Meclis’e getirilmesini de değerlendiren Sonsuz, “Çok ciddi menfaatler bekleniyor demek ki. Bu kadar tehlikeli bir şeyin üzerinde bu kadar ısrar ediliyorsa burada ciddi bir rant var. Doğaya düşmanlıkla açıklanacak bir şey değil bu. Bu fazla romantik bir yaklaşım olur. Tabi ki burada akçe var, para var, güç var” diye konuştu.
‘MADENCİLİK SEKTÖRÜNÜN İLGİ DUYDUĞU ALANLAR’
Zeytinlik alanların bulunduğu yerlerin Türkiye açısından önemli yerler olduğunu belirten UZZK Başkanı Ümmühan Tibet de, şunları söyledi: “Bu tasarı, daha önce 6 defa Meclis’e sunuldu ve reddedildi. Ancak bu defa alelacele bir kez daha getirildi ve kabul edildi. Deniz kenarları, turistik alanlar, rantı yüksek alanlar. Bunun yanı sıra aldığımız duyumlara göre madencilik sektörünün ilgi duyduğu alanlar. Endüstriyel tesis için talep olduğu söyleniyor. Bu gerekçelerle sürekli karşımıza çıkan bir tasarıydı. Burada sadece zeytinlik alanların yok edilmesi söz konusu değil, aynı zamanda rant devşirilmesi söz konusu olduğu yönünde kaygılarımız var. Bizden görüş alınmadan hazırlanan bir yasa tasarısı. Biz dolaylı yollardan haber alarak görüşlerimizi bildirdik. Ama gördük ki bizim görüşlerimiz dikkate alınmamış. Sayın Bakanımız (Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü) bizi iki saatten fazla makamında kabul etti. Bizi dinledi. Söylenebilecek her şeyi söyledik. Neden alelacele yapılmaması gerektiği konusunda söylenebilecek her şeyi söyledik. Ama gördük ki, taleplerimiz yine kabul görmedi. Çünkü 20. maddenin ilk iki maddenin düzenlenmiş olması olumlu. Ama diğer maddeler buradaki problemler devam ediyor."
‘HANGİ BÜROKRAT AMİRİNİN TALİMATINA KARŞI ÇIKABİLİR’
Oluşturulacak bir kuruldan bahsediliyor. Kurulun yanında bir cümle var. Orada her cümlenin incelikli olarak incelenmesi gerekiyor. Her bir cümlede tuzaklar var. 3 kilometre mesafe korunmuş ‘ancak’ denilmiş. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na yetki verilmiş ‘ancak’ denilmiş ilin valisine yönelmiş. İlin valisinin emrinde oluşturulan kurul tamamen 7 kişi bürokratlardan oluşuyor. Ve o ilin en yüksek mülki amirinin başkanlığında toplanıyor. Hangi bürokrat mülki amiri, bir valinin talimatlarına karşı çıkabilir. 9 olan sayının 11’e çıkması bu şekliyle zeytinliklerimiz korunamaz. 4 bin liraya çıkarılmış bir ağacının kesilmesinin cezası, 3 bin yıllık bir ağacın 4 bin lira karşılığında kesilmesinin karşılığı nedir? Hangi değer o ağacı geri getirebilir. "
‘ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI ÜRETİMİNDE HEDEFTEN UZAKLAŞTIRACAK’
Türkiye’nin zeytin ve zeytinyağı üretiminde dünya ikinciliği hedefine ulaşmasına “bir tık” kaldığını belirten Tibet, “Biz zeytinin ana vatanındayız. Biz zeytin ağacının en sevdiği topraklardayız. Zeytin ağacı doğal ortamını seçen bir ağaç. Katma değeri çok yüksek olan bir ürün bu. Katma değeri uzun yıllar sürecek bir üründen bahsediyoruz. 10 yıl faydalanarak sona erecek bir ürün değil. Binlerce yıldan bahsediyoruz. Akılcı çözümlerle bu soruna çözüm bulunmalı. Sanayi kurulmasına bağnaz yaklaşmıyoruz. Ancak bu şekilde yapılan bir değişiklikle geri dönülmesi imkansız hale getirilen bir yola girilecek. Zeytin ve zeytinyağı üretiminde dünya ikinciliği hedefinden hızla uzaklaşacağız. Çok büyük bir tehlike bekliyor bizi. (DİHABER)