04 Haziran 2017 04:10

Smyrna’nın İzlerinden…

Emine Uyar, kamuoyunda daha çok sendikacı kimliğiyle tanınan Ramis Sağlam'ın 'Smyrna’nın İzlerinden' kitabını Evrensel Pazar için kaleme aldı.

Paylaş

Emine UYAR

Yukarıdaki fotoğraf 1950’lerde çekilmiş, Basmane Garı ve çevresi. Fotoğraflarla_İZMİR isimli adres bunun gibi pek çok eski İzmir fotoğrafı yayınlıyor. Fotoğraftaki bu manzara, birkaç küçük farklılık dışında aynen duruyor. 

Tam da bu fotoğrafın çekildiği noktaya, bölgenin dokusu ile hiç uyuşmayan, Avrupa’nın en büyük binalarından olacağı söylenen, büyüklüğü ile koca Kültürpark’ı “arkabahçe”si yapacak olan Sancak’lara ait Folkart binalarının dikilmesi planlanıyor. Tabi İzmirliye sormak yok, “Avrupa’nın en büyük binalarını istiyor musunuz, sizin talebiniz, ihtiyacınız bu mu?” diye. Ama İzmirli, şehrin göbeğinde beton mikserlerinin, hafriyat kamyonlarının trafik çilesi, gürültüsü, tozu ve muhtemeldir ki yaratacağı can kayıplarının acısı ile boğuşacak. 

Bu, yandaşlara yönelik, devasa “beton ve rant ekonomisi” İzmir’i de hızla pençesine almaya başladı. 

KÜÇÜK ASYA’DAN HİKAYELER

Kamuoyunun sendikacı kimliği ile tanıdığı Ramis Sağlam’ı da, “Smyrna’nın İzlerinden” kitabın yazmaya iten başlıca sebep, kentin her geçen gün hızla dokusunu kaybetmesi olmuş.  

Her gün kentten bir şeylerin eksilmesi, geçmişi bırakalım bugünden bile yarınlara bir şey kalmamacasına süren hızlı değişim, kentte yaşayanların yaşadıkları yere yabancılaşması... 

“Bir gün bir arkadaşıma Bahri Baba Parkında buluşalım mı, dediğimde Bahri Baba Parkı neresi dedi. Arkadaşım 15 yıldır parkın tam karşısında çalışıyordu. Asıl olan yaşadığın kente bir vefa meselesi. Her gün birer birer kaybolan değerlerin bir şekilde bir sonraki kuşaklara aktarılabilmesine katkım olsun istedim” diyor Sağlam. 

Sendikal mücadelesi nedeniyle dört kez memuriyetten men edilen Sağlam, kitabı yazmaya ise çok önceleri karar vermiş. İşten uzaklaştırılması ise kitabı yazmak için fırsat olmuş. 

Sağlam’ın kitabında İzmir’in geçmişine dair 22 ayrı hikâye var, kimine aşina olduğumuz kimi ilk defa duyduğumuz.   

‘İHRAÇ EDİLMEM YAZMAK İÇİN FIRSAT YARATTI’

Sağlam, Selanik’ten mübadele ile gelen bir ailenin torunu aynı zamanda. Dedesinin geliş öyküsü de kitabın en özgün hikayelerinden birini oluşturuyor. Kendi ailesinin de dâhil olduğu, son 350 yılda, Anadolu’dan Mora yarımadasına, Mora Yarımadası’ndan Selânik’e, Selânik’ten de İzmir’e hep kendi irade ve istekleri dışında halkın göç ettirilmesinin söz konusu olduğunu ifade eden Sağlam, “Bu kişide de önemli izler bırakıyor. Kendini bir yere ait hissedememe, ama ‘her yerli’ hissetme gibi” diyor. 

Kitabı yazarken elde ettiği belgeler hakkında kaynak bulmakta zorlandığını, kaynakların birbirini tekrar ettiğini ifade eden Sağlam, canlı tanıklara da başvurmuş. Bunların en yaşlısı ise 98 yaşındaki büyük halası. “Keşke 20 yıl önce konuşsaydım. Kişinin de olgunlaşması ile ilgili bir şey, kentin bu kayıplarını görebilmek de bir süreç gerektiriyor” diyor. 

Kitabının ruhunu, İzmir tarif edilirken dile getirilen “hoşgörü” üzerinden kurmaya çalıştığını ifade eden Sağlam şöyle devam ediyor; “Ama ben bunun bugünün tarifi olduğunu düşünmüyorum. 1922 yılından önce bu kentte, eski komşularımız olan Rumlar, Ermeniler ve diğer değişik milletlerden insanlar yan yana yaşarken var olduğunu düşünüyorum hoşgörünün. Tabi her dönemin efendileri var, efendilerin de hikayeleri var kitapta. Kentin emekçilerinin hikâyeleri de. Çok dillilik, çok milliyet var. 28 mahalle var örneğin bunların 10’u Hıristiyan mahallesi, Yahudi mahallesi var. Kentin kendi dokusu içinde kimi zaman içiçe çoğu zaman yan yana yaşanmış. Birbirlerine hoşgörülerini buradan çıkarıyorum. 1922’den sonra bu hızla kayboluyor. Yerini ret, inkâr politikalarına terk ediyor. Bugün de farklı etnik kökenden insanlar yaşıyor kentte ama aynı hoşgörünün olduğunu düşünmüyorum”.  

GEÇMİŞLE BUGÜN ARASINDAKİ KÖPRÜLER YOK EDİLDİ

Bir de, geçmişle bugün arasındaki köprülerin, bağlantıların tek tek yok edildiğini dile getiriyor Sağlam. “1922’deki büyük yangından sonra ayakta kalan binaların da eski sahipleri, kültürleri ile birlikte sökülüp atılması gerekiyordu, egemenlerin bakış açısı buydu ve onu yaptılar. Bizim hayal ettiğimiz gibi bir köprünün sağlam kalmasına izin vermediler” diyor. 

Halen vergi dairesinde kamu emekçisi olarak yaşamını sürdüren Sağlam, 20 yıllık sendikacılık hayatının 18 yılını şube başkanı olarak geçirdi. İlk olarak 1996’da, ikinci kez de 1997’de memuriyetten men cezası aldı. Açtığı davalarla geri döndü.

En son, tesadüfen kurtulduğu 10 Ekim 2015 Ankara katliamından sonra yapılan eylemlerle ilgili bir soruşturma süreci geçirdi. 2016’da iki memuriyetten men cezası birden verildi. Bu cezalar sonucu 4 ay işten uzaklaştırıldı. 

Sağlam, doğup büyüdüğü, eskiden köy olan Bornova’nın Çamdibi mahallesinin, 1970’li yıllarda hızla politikleşen bir mahalle olduğunu anlatıyor aynı zamanda. “İlkokula gitmeden alfabeyi duvar yazılarından öğreniyorduk. Duvarda yazan yazıların aynısını tebeşirle yerlere yazıyorduk. Politika ile tanışmam böyle başladı” diyor.

Kitap çıktıktan sonra birçok yerden İzmir’e ilişkin farklı hikâyeler gelmeye başlamış Sağlam’a. O da ikinci kitabın hazırlıklarına başlamış. Yazın dedesinin göçüp geldiği Selanik’e gitmeyi planlayan Sağlam, geçmişin izlerine yaptığı yolculukta karşısına çıkan güzellikleri bugün bulamamanın hüzne neden olduğunu dile getiriyor, bugün bulduğu her yeni bilginin, yazdığı her satırın, geçmişin değerlerini, kentin değerlerini korumak için bir araç olmasının en büyük temennisi olduğunu belirtiyor. 

ÖNCEKİ HABER

Muhammed Ali ve Emmett Till

SONRAKİ HABER

Devletsiz halklar, temsil edilmeyen halklar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa