5 Haziran 2017 20:50

Prof. Dr. Cem Terzi: Önce mülteci hakkını tanıyın

Suriye’deki savaş nedeniyle Türkiye’ye gelmek zorunda kalan 4 milyonu aşkın mültecinin sorunları her geçen gün artıyor. Irkçı saldırılar, ucuz iş gücü olmanın yanında hükümet tarafından Avrupa’ya karşı koz olarak kullanılan mülteciler, Avrupa’ya geçme umutlarıyla da Akdeniz’in sularında ölüme gönderiliyor. Geri gönderme merkezlerinde tutulan mültecilerin karşı karşıya kaldıkları hak ihlalleri de sorunun bir başka boyutunu oluşturuyor.

Mültecilerin yaşadığı sorunlar ve çözümüne ilişkin konuşan  Halkların Köprüsü Derneği Sözcüsü Prof. Dr. Cem Terzi, vatandaşlık tartışmasından önce mülteci hakkının tanınması ve mültecilerin sorunlarının çözülmesi gerektiğini ifade etti. 

‘NEREYE GÖNDERİLDİKLERİNİ BİLMİYORLARMIŞ’

Türkiye’deki mültecileri uzun süredir takip ettiklerini belirten Terzi, Türkiye ve AB arasında imzalanan geri gönderme anlaşmasının ardından ülkeye geri gönderilen ilk kafiledeki ailelerle konuştuklarını söyledi ve ekledi:  “Avrupa ve Yunanistan’dan Türkiye’ye geri gönderilirken, Türkiye’ye gönderildiklerini bilmeden kendilerine imzalatılan kağıtların ana dillerine tercümesi olmadan ve zor kullanılarak gönderildiklerini öğrendik” şeklinde konuştu.

Mültecilerin geri gönderme merkezlerinde yaşadıkları sorunlara dikkat çeken Terzi, geri gönderme merkezlerinde kapıların mültecilerin üzerlerine kilitlendiğini kaydetti. Avluya çıkma saatlerinin 15-20 dakika ve yemeklerden sonra, mültecilerin iletişim olanaklarının olmadığını vurgulayan Terzi, “İçeride televizyon, gazete ve haberlere ulaşma erişimleri çok sınırlı” diye aktardı. 

SADECE AVRUPA’DAN GELENE STATÜ

Türkiye’nin yalnızca Avrupa’dan gelenlere “mülteci statüsü” verdiğini de hatırlatan Terzi, “Bu da ‘Mültecilerin temel bir hakkının gaspı’ anlamına geliyor. Suriyeliler için baktığımızda 4 milyondan fazla mülteci var. Doğrudan mülteci oldukları çok açık. Bu şu demek oluyor; hükümet istediği zaman Bakanlar Kurulu kararıyla geri gönderebilir, bir kısmını ya da hepsini. Dolayısıyla bu onların Türkiye’de kendilerine bir gelecek görmesinde büyük bir problem teşkil ediyor” dedi.

Olağanüstü halin (OHAL) yaratığı tedirginliğin mültecilerde de çok fazla hissedildiğini hatırlatan Terzi, Manisa’ya mültecilerin sağlık taraması için gittiklerini ve orada jandarma tarafından engellendiklerini anlattı. 

‘YEREL HALK İLE MÜLTECİLERİN ÇATIŞMALARI BÜYÜYEBİLİR’

“Mültecilerin hep geçici oldukları ve geri gönderilecekleri” anlayışıyla hareket edildiğine dikkat çeken Terzi, mutlaka sosyal entegrasyon çalışmalarının yapılması gerektiğini vurgulayarak aksi halde yerel halk ile mülteciler arasındaki gerilimler ve çatışmaların büyüyeceği uyarısında bulundu. 

Yapısal adımlar atılması gerektiğini dile getiren Terzi şöyle devam etti: “Çocuklara özgü sorun burada doğan çocukların vatansız durumda olması ve geleceklerinin olmaması. Buraya ait bir nüfus cüzdanları yok. Kadınlar her türlü şiddete maruz kalıyorlar ve çok daha kapalı bir ortamda çalışma yaşamına sosyal yaşama katılmadan uyum sağlayamadan büyük baskı ve şiddet altındalar. Kadınlara yönelikte özel çalışmalar yapılması lazım.”  Suriyeliler ve diğer yabancılara mültecilik hakkı verilmezken vatandaşlık hakkından bahsedildiğini belirten Terzi, “Türkiye öncelikle mültecilere ‘mülteci hakkını’ vermeli. Sonra da isteyenlere vatandaşlık yolunun açılması gerekir. Çocukların okullu olması, sağlık hizmetleri, toplumsal hayata katılma, kendi kültürlerini, dillerini, dinlerini koruyabilme, Türkiye’deki yabancı düşmanlıklardan onları korumak, kendileri gibi kalıp kendileri gibi yaşayabilmelerine, demokratik insan haklarına saygılı bir ortamın oluşturulması gerekiyor” ifadelerini kullandı. (DİHABER)

Evrensel'i Takip Et