Nepal: Tamamına erdirilememiş bir devrim mi?
Doç. Dr. Ulaş Başar Gezgin Nepal'de yaşanan iç savaş sonrasında krallığın lağvedilip cumhuriyet ilan edilmesinden sonra yaşanan siyasi süreci yazdı.
Doç. Dr. Ulaş Başar GEZGİN
ulasbasar@gmail.com
Yıl 2008. Nepal Komünist Partisinin (Maoist) silahlı direniş ilanıyla başlayan Nepal İç Savaşı, 18 bin yurttaşın yaşamına mal olan yaklaşık on yıllık kanlı bir süreçten sonra, krallığın lağvedilip cumhuriyet ilan edilmesi ve NKP(M)’li gerillaların barış sürecinin bir parçası olarak silah bırakıp sivil olarak siyasete girmesi gibi inanılmaz gelişmelerle son buluyordu. Üstelik seçimlerde NKP(M), oyların çoğunu alıyor; ancak oyları tek başına hükümet kurmaya yetmiyordu. NKP(M) genel sekreteri bu süreçte başbakan olmuştu. Fakat eski rejimle bir anlaşmazlık sonucu (Savaşta Maoistlere karşı savaşmış genelkurmay başkanının görevden alınmaması), görevinden ayrılacaktı. Barış anlaşmasının koşullarının başında, yeni anayasa geliyordu. Siyasetçilerin bundan sonraki mesaisi, büyük oranda yeni anayasa yapımına ayrılacaktı. Bir yandan da, ülkenin güneydoğusunun özerklik talebiyle hem eski rejime hem de yeni rejime karşı ayaklandığını not edelim.
10 KOMÜNİST PARTİLİ ÜLKE
Nepal, Türkiye’deki ’70’li yılları aratmayacak bir biçimde, dünyada solun en parçalı olduğu ülkelerden. Ülkede şu an etkin olan (Artık işlemeyenler dışında) tam 10 tane Nepal Komünist Partisi bulunuyor. Bu partiler, öncelikle Leninist mi Maoist mi olduklarına göre ve ikinci olarak kuruluş yıllarına göre ayrılıyorlar. Bunlar, genellikle birbirlerinden ayrılarak kuruluyor. Partilerin reel politik anlamda bir diğer ayrım noktası, Çin’e mi Hindistan’a mı daha yakın bir dış politika izleneceği biçiminde. Dünyanın çatısı olarak bilinen Nepal, aynı zamanda, Çin ile Hindistan arasındaki kavşak.
MAOİSTLER İKTİDAR, SOSYAL DEMOKRATLARLA LENİNİSTLER MUHALEFET
Ülkede çokça komünist parti olsa da, bunlardan ikisi en etkili olanlar: İç savaşı sonlandırıp sivil siyasete giren NKP(M) ve NKP (Birleşik Marksist-Leninist). Bu komünist ikiliye ek olarak, üçüncü büyük güç, Nepal Kongre Partisi. Bu parti, tarihsel olarak, krala karşı tüm sol muhalefeti bünyesinde barındıran, aslen sosyalist olan bir parti. Fakat zaman içinde sosyal demokratlaşmış. Kralın devrilmesinden sonra, partide çeşitli kral yanlısı muhafazakarlar da görülebiliyor. 2008’de, anayasayı yapacak kurucu meclis için yapılan oylamada, koltukların çoğunu bu üçlü aldı. NKP(M), yüzde 30.52 oyla 229 koltuk; Nepal Kongre Partisi, yüzde 22.79 oyla 115 koltuk ve NKP (BML), yüzde 21.63 oyla 108 koltuk kazanıyordu. Böylece, Maoistler iktidar; sosyal demokratlarla Leninistler muhalefet oluyordu.
Bu üçlüden sonra, yüzde 6.15 oy ile 54 sandalye kazanan, temsil ettiği azınlık halk için federasyon ve özerklik talep eden ve kendini sosyalist-sosyal demokrat olarak adlandıran bir parti vardı. 5. parti, yüzde 3.35 oyla Kongre Partisinden kopma küçük bir gruptu. 6. parti ise, yüzde 3.01 oya sahip sağcı bir partiydi. Diğer bir deyişle, Nepal Kongre Partisini sol sayacaksak, Nepal’in ilk cumhuriyet seçimlerinde sağa yalnızca yüzde 3 oy çıkıyordu! Bunların dışında, oyları yüzde 2’yi bulmayan, ancak birkaç koltukla da olsa temsil edilen diğer sol, sosyalist ve komünist partiler vardı.
NEPAL’E FEMİNİST KOMÜNİST DEVLET BAŞKANI
Bu tablo ne yazık ki korunamadı. Kurucu meclis, anayasa yapmak üzere 4 yıllığına görevlendirilmişti; ancak bu süre içinde bunu bir türlü başaramadılar. Belki de 4 yıl, krallığı yeni devirmiş bir ülke için gerçekçi olmayan, fazla iyimser bir süreydi. 2008’den bu yana, Nepal Cumhuriyeti’nde tam 9 kez başbakan değişti. Partilerine göre, Kongre, NKP(M), NKP(BML), NKP(BML), NKP(M), partisiz/bağımsız, Kongre, NKP(BML) ve NKP(M). Şu an 8 yıl sonra, cumhuriyet seçimlerinden sonraki ilk başbakan olan NKP(M) genel sekreteri, yeniden başbakan. Cumhurbaşkanlığı ise, 2015’teki seçimde Kongre’den NKP(BML)’ye geçti. Cumhurbaşkanı yardımcısı ise, NKP(M)’nin eski gerilla başkomutanı oldu. Nepal Cumhuriyeti’nin devlet başkanı bir feminist komünist olarak tanınıyor. 19 yaşında parti üyesi olmuş; o zamandan beri çeşitli bakanlıklarda yer almış. Nepal için komünist siyasetçiler yeni bir olgu değil. Daha önce de komünistlerin iktidara geldiği olmuş.
KURUCU MECLİSLER VE YENİ ANAYASA
Kurucu meclise ve anayasaya dönelim. 1. kurucu meclis anayasa yapamayınca, 2. kurucu meclis için 2013’te seçime gidiliyor. Maoistler bu seçimden hezimetle ayrılıyor. Birincilikten üçüncülüğe düşüyorlar. Tam 149 vekillik kaybediyorlar! Kayıp vekilliklerin neredeyse tümü, Kongre ile Leninistler arasında pay ediliyor. Kongre, 196; Leninistler, 175 ve Maoistler 80 koltuk kazanıyor. Kralcı sağcı bir parti ise, 4 koltuktan 24’e yükselerek 4. büyük parti oluyor. Ancak, elbette, oranca çok az. 5. parti, azınlığa federasyon ve özerklik isteyen partinin uzantısı; fakat onların da büyük oy kaybı var. Önceki seçimde olduğu gibi, yine irili ufaklı sol-sosyalist-komünist partiler, birkaç sandalyeyle de olsa mecliste temsil hakkı kazanıyorlar. Maoistlerin büyük oy kaybı, vaatlerini yerine getirememelerine, tek bir başbakanla istikrar yerine ülkeyi 9 başbakanlı bir istikrarsızlığa sürüklemelerine ve anayasanın bir türlü yapılamamasına bağlanıyor. Bütün bunlar için, tümüyle Maoistleri suçlamak doğru olmayabilir; ancak böyle bir kamuoyu algısı oluşmuş durumda.
ANAYASA 2015’TE ONAYLANDI
Sıra geldi anayasaya: 2015’te sonunda anayasa onaylandı ve ilgili organlardan geçti. Yeni anayasayla, Nepal, bir federatif cumhuriyet oldu. Ülke 7 eyalete bölündü. Böylece krallığın tekçi ve merkeziyetçi mirasıyla keskin bir ayrım yapılmış oluyor. Merkezde iki meclis (Türkiye’de eskiden olduğu gibi Senato ve TBMM [ya da temsilciler meclisi)] ve her bir eyalette bir meclis oluşturuldu. Anayasa, azınlıkların ve toplumsal cinsiyetlerin haklarını güvence altına alıyor. Yeni anayasayla laiklik güvence altına alındı; devletin bütün dinlere eşit uzaklıkta olduğu belirtildi. Anayasada insan hakları, yurttaşların temel hakları olarak yer aldı. Öte yandan, yeni anayasadan hoşnut olmayan özerklik yanlıları, anayasa oylamasını boykot ettiler. Hindistan bu grubu destekliyor. Bu nedenle, bu konu, Nepal ile Hindistan arasında sürekli olarak gerginliğe yol açıyor. Nepal, Moğolistan gibi, limanı olmayan ve iki büyük güç [Çin (Tibet) ve Hindistan] arasında tost olmuş bahtsız bir ülke. Bu iki büyük gücü kızdırmanın ekonomik sonuçları korkunç olabiliyor.
YA EKONOMİ?
Yeni cumhurbaşkanı, başkan yardımcısı, başbakan ve yeni anayasa... Bunlar elbette güzel gelişmeler. Toplumsal adaletsizliklerin siyasal nedenlerini büyük ölçüde ortadan kaldırmanın amaçlandığı çok açık. Peki ama ya ekonomik nedenler? Gelir dağılımındaki adaletsizlik ve üretim araçları üzerindeki mülkiyet gibi can damarları da dikkate alınacak mı? Ülke ekonomisi, çoğunlukla kırsal. Halkın çoğu yoksul. Bu yüzden, Maoistler için güçlü bir kitle tabanı var. Peki ekonomik olarak Nepal’in üç büyükleri neler yapacaklar? Tarım ürünlerini dışa satmaya dayalı modelden hangi modele? Nasıl? İşte bu sorular, bizi yazının başındaki soruya götürüyor: Nepal, tamamına erdirilememiş bir devrim mi? Bu sorunun yanıtı burada ekonomiyle ilgili olarak sorduğumuz soruların yanıtlarına bağlı...