Yunan ortaçağında sınıf hareketleri
"Krallıkların ortadan kalkıp yerine aristokratik hükümetlerin geçmesiyle Yunan ortaçağının sınıf mücadeleleri tarihi başlamıştı diyebiliriz..."
Hermes Arkeoloji Topluluğu
Krallıkların ortadan kalkıp yerine aristokratik hükümetlerin geçmesiyle Yunan ortaçağının sınıf mücadeleleri tarihi başlamıştı diyebiliriz. Yunanistan coğrafyasını tarih derslerimizde “demokrasi” kavramının ilk kez ortaya çıktığı yer olarak görmüşüzdür. Bu yazımızda da demokrasi kavramının içinde ekonomik, sosyal ve siyasal değişimlere odaklanacağız.
Şarap ve zeytinyağı gibi işlenmiş değerli maddeler ile birlikte aristokratlar büyümüş ve zenginleşmiştir. Köylüler ise zenginlerin baskısı altında ezilmiş, topraklarını yok pahasına elden çıkarıp dağlık ve bataklık yerlere sürülmüşlerdir. Giderek artan borçlar yüzünden bir çoğu özgülüklerini satmak zorunda kalmışlardır.
KÖLELİĞİN ORTAYA ÇIKIŞI
Kolonizasyon hareketleri ile birlikte hacmi büyüyen Yunan ticareti ve sanayisinin doğurduğu ekonomik durum yüzünden halkla aristokratlar arasındaki uçurum giderek derinleşmiştir. Bununla birlikte büyük sanayi kurumları ortaya çıkmış, -elbette ki kastedilen sanayi günümüzle denk bir anlamda değildir- üretim günden güne artmıştır. Büyüyen üretim ihtiyaçlarına Yunanlı işçiler “yetmemiş” ve Trakya gibi bölgelerden köleler satın alınmıştır.
Kölenin terim anlamı olarak kendisini onu satın alan kişiye bağlamak zorunda kalan ve emri altından çıkamayan, hiçbir şekilde söz hakkı bulunmayan kişi olarak tanımlayabiliriz.
Kölelerin sayısı günden güne artmış ama Yunan ülkelerinde nispeten özgür işçiler ve zanaatçılar ortadan kalkmamıştır.
SİKKENİN İCADI
Sikkenin icadı insanlık tarihinde bir dönüm noktası yaratmış ve sosyal, siyasal, ekonomik yaşam koşullarını sert bir darbe ile değiştirmiştir. Üretim ilişkilerinin tarih boyunca değiştiği noktada, neolitik çağdan bu yana ilk önce takas yöntemi daha sonraları ise değerli diyebileceğimiz madenlerden yapılmış olan kolay taşınabilir ve ağırlığı hükümet tarafından belirlenen ödeme aracı olarak sikke ortaya çıkmıştır. Değişen ekonomik ilişkiler aristokratlar ve köylüler arasında tüccar, gemici, işçi, zanaatçı gibi orta sınıfları ortaya çıkarmıştır. Ortaya çıkan bu orta sınıf, Yunan ortaçağı hükümetinin ve aristokrasinin sarsılmasına, bu sınıfların köylülerle birleşerek aristokratlardan hak taleplerinde bulunmaları dolayısıyla da sınıf mücadelelerini başlamasına yol açmıştır.
Halk tabakaları egemen sınıf olan aristokrasinin elinde bulunan hukuk sisteminin içerisinde yer almayı talep etmişlerdi. Bu kendilerini koruma altına alacak hak taleplerini elde etmek için girişilmiş bir olaydı. Öncesinde aristokratlar tarafından kabul görmeyen bu ayaklanmalar, birçok Yunan şehrinde de ayaklanmaların başlamasıyla birlikte kabul edilmek zorunda kalmıştır. Bu kabul edişin sonunda tabii ki köylü ve orta sınıfın kendilerinin içerisinde olacağı bir hukuk sistemi değil, aristokratlar tarafından atanmış olan “aisimnetes” adı verilen diktatör yetkisindeki bir takım kişiler ve komisyonlar görevlendirilmişti. Bu kişiler ve komisyonlar kanunların yazı ile saptanmasından sorumluydular.
Fakat halk tabakaları devlet işlerinde söz hakkı istemiş ve yönetime herkesin katılabilmesi için mücadele sürdürmüşlerdir. Sürekli atışma halinde olan bu iki sınıf yeni yönetim şekillerini de beraberinde getirmişlerdir. Halkın bu talebine karşı aristokrasi yönetime katılmanın tek koşulunun belirli bir servete sahip olmaktan geçen kanunlarını yürürlüğe sokmuşlardır. Siyaset bakımından oldukça kızışmış ve karşı karşıya gelmiş olan sınıfları içerisinde bulunduran ülkelerde ise yeni bir yönetim şekli olarak tiranlık ortaya çıkmıştır.
Yaşanan toplumsal olaylar antik çağda edebiyat, tiyatro gibi sanat dallarına da yansımıştır.