'Toplam bir yok sayma haliyle yüz yüze kalıyorsunuz'
5 Dakikada'nın bugünkü konuğu Trans Aktivist Kıvılcım Arat. Arat'la 8. Trans Onur Haftası'nı konuştuk.
Fatih Polat’ın hazırlayıp sunduğu 5 Dakikada’nın bugünkü konuğu LGBTİ Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Trans Aktivist Kıvılcım Arat’tı. Arat’la 26 Haziran-2 Temmuz tarihlerini kapsayan 8. Trans Onur Haftası’nı konuştuk.
Fatih Polat programa, Journo’da Gazeteci Burcu Karakaş’ın 10 Mart 2017’de Kıvılcım Arat’la yaptığı röportajdan Arat’ın şu cümlesiyle başladı: “Toplumsal cinsiyetin inşaasını bir duvar olarak düşünün. Bu duvarda bir sürü çatlak var. Bu çatlağın içerisine bir aleviyi, bir Kürt’ü, bir Ermeni’yi yerleştirebilirsiniz. Hatta bir gay ya da lezbiyeni de. Plazalarda var olabilirler. Belli yerlere girebilirler bu kimliklerini gizleyerek. Ama bir transı o duvara yerleştiremezsin. Duvar yerle bir olur.” Türkiye’de trans olmanın ne demek olduğunu ve bu duvarın ne ifade ettiğini soran Polat’a Arat şöyle cevap verdi:
İKİLİ CİNSİYET SİSTEMİ
“Tüm dünyada toplumsal örgütlenme ikili cinsiyet sistemi olarak adlandırdığımız, kadın ve erkekten oluşan bir sistem üzerinden ilerliyor. Ve bu kadın ve erkek sisteminde rol dağılımları ve rol paylaşımları çok keskindir. Ve bu kimliklere yüklenen belli roller vardır. Bu kimler içerisinde iki kesin kimliğinin dışında hareket eden, her türlü isimlendirme ya da cinsiyet noktasında atılan adım, doğal hedeflerden birisi olarak görülür. Çünkü ikili cinsiyet sisteminde erkeklik çok kutsanan, çok önem atfedilen ve tüm toplumsal kimliğin bu cinsiyete göre şekillendiği bir durumla karşılaşıyoruz. Kadının da görece bu sistem içerisinde yeri var. Aşağıda da olsa, ötekileyerek de olsa kabul edilen bir cinsiyet. Ve bu iki cinsiyet arasındaki geçişkenlik, sistemler tarafından kabul edilmeyen bir yerde duruyor. Çünkü kurgulanan ve yüzyıllardır yaşatılan bu sistemde erkeklik bir lütuftur, erkeklik bir ayrıcalıktır, bundan vazgeçtiğiniz yani karşı cinsiyete geçtiğiniz noktada, daha aşağı görülen, lanetlenen ve hizmet koşulları içerisinde görev dağılımı yapılan bir cinsiyete daha aşağı bir cinsiyete geçmek de katli vacip bir durum olarak görülüyor. Özellikle Ortadoğu toplumlarında”
‘BİLGİ BİRİKİMİNİ KAYBEDİYORSUNUZ’
Burjuva demokrasisinin yaşandığı ülkelerde bu durumun görece, demokratik haklar ve yurttaşlık hakları garanti altında olduğundan, biraz daha transfobiden azade olduğunu ancak Ortadoğu toplumlarında daha keskin yaşandığını belirten Arat “Ve bunun içerisinde, bu kimliğe adım attığında, bu kimlik içerisinde politika ürettiğinde bir bütün olarak, devletin ve toplumun hedefi haline geliyorsun. Nitekim, Türkiye’de ve dünyada yaşanan trans cinayetlerine, cinayetlerin şekline ve boyutuna, verilen cezalara baktığınızda bunu net olarak görülebiliyorsunuz. O yüzden kabul edilmesi toplum içerisinde daha da zor oluyor” dedi.
Gay ya da lezbiyenliğin cinsel yönelimi belirleyen bir durum olduğunu ve toplum içerisinde kamufle olma, beyan edildiği noktada da adım atma şansı bulunduğunu kaydeden Arat “Ama translarda durum değişiyor. Trans kimliğe adım attığınızda sadece ailenizi kaybetmiyorsunuz. Edindiğiniz bilgi birikimini kaybediyorsunuz. Kazandığınız diplomaları kaybediyorsunuz. Öğrendiğiniz dilleri kaybediyorsunuz. Toplam bir yok sayma haliyle yüz yüze kalıyorsunuz” diye konuştu.
‘GÖÇMENLER ARAMIZDA, SINIRLAR KAFAMIZDA’
İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği’nin sayfasında 8. Trans Haftası’nın teması “Göç, sınırları yıkıyoruz, kimse nedensiz kaçmaz” olarak belirlendi. Özellikle Suriyeli LGBTİ’lerin yaşadıkları sorunlar var olsa da LGBTİ’lerin Türkiye’den 15 Temmuz’dan sonraki göçü de var. Arat bu duruma dair şöyle konuştu: “Ortadoğu bir bütün olarak yeniden yapılandırma sürecine giriyor. Türkiye’deki referandumda bunun karşılığı olarak bizim önümüze dikildi. Kürt devleti de yeniden yapılandırılıyor. Bu yapılandırma sürecinin de ana kimlikler dışındaki mağdurları var. Ve bu mağdurların yaşadıkları sorunlar var. Ortadoğu’dan buraya bir göç ve buradan da 15 Temmuz sonrası hedef haline getirildiğimizden kaynaklı Avrupa’ya doğru bir göç var. Bunu tartışacağımız bir program var. Ve kimse nedensiz göçmez diyoruz. Göçmenler aramızda, sınırlar kafamızda diyip bu programı örgütleme kararı aldık. 2 Temmuz’da herkesi yürüyüşümüze bekliyoruz” (EVRENSEL WEB TV)