Sanayi, zeytinden daha değerli değildir!
Edremit'ten Kadriye Gümüştaş, hükümetin tepkiler üzerine geri çektiği, tekrar gündeme getirmek için fırsat kolladığı zeytin yasası ile ilgili yazdı.
Kadriye GÜMÜŞTAŞ
Edremit
Zeytin yasasının gündeme gelmesiyle esas olarak zeytinliklerin talan edilmesi gerçeği apaçık ortadadır. Tabii sadece belli bölgelerde değil, zeytin tarımı yapılan her yerde bu alanlar kentleşmeye açılacaktır. Ancak iktidarın gözden kaçırdığı bir şey var. Bu gibi yaşamsal alanların talan edilmesine yoğun olarak sert tepkiler gösterilmektedir. İnsanlar bugüne kadar yapılan uygulamalardan da edindikleri tecrübe ile bu aldatmacalara artık kanmıyor. Yaşam alanlarının ranta peşkeş çekilmesine izin vermiyorlar, direniyorlar.
Edremit yöresi de bu yasadan nasibini alacaktı, ancak başta zeytin üreticileri olmak üzere yöre halkı asla izin vermeyeceklerini kararlı karşı koyuşları ile gösterdiler. Konuştuğumuz zeytin üreticisi yaşlı insanlar, zeytinin nasıl yaşamlarıyla bütünleştiğini, zeytinin kültürlerinin üzerinde büyük etkisi olduğunu örnekleriyle anlattı.
NESİLLERE UZANAN ZEYTİN AĞACI
Sevdalar zeytin bahçelerinde, zeytin ağaçlarının gölgesinde kökleşir. Çocuklar zeytin ağaçlarının altında büyür. En güzel oyunlarını buralarda oynarlar. Dallarına bağlanan iple yapılan beşikteki çocuğa bu ağaçlar bağışlanır. Sünnet olan erkek çocuklarına en güzel 5-10 ağaç verilir. Yüzlerce yıl yaşayan ve yaşam iksiri zeytin yağı ile yaşatan zeytin ağacı, gölgesinde birkaç kuşak çocuk büyütür. Meyvesi ve yağı ile birçok aileye nesillerce geçim kaynağı olur.
Zeytin yaşamdır. Yaşam yasa ile yok edilemez. 7 değil 17 kez, 27 kez getirmeye çalışsalar da böylesi yasalar kabul görmeyecektir...
TARIMSAL ÜRETİM BİTECEK
2014 yılında gündeme getirilen Balıkesir-Çanakkale 1/100 000 ölçekli çevre düzeni planını hatırlayın.
Yöre halkı ve çevreciler tarafından tepki ile karşılanan, birçok etkinlikler düzenlenen bu planlama gündemden geri çekilmiş gibi gözükse de sinsice adım adım uygulamaya konulmaya çalışılmaktadır.
Hatırlayalım; plana göre 2040 yılına kadar yöre nüfusunun 3 kat artırılması öngörülüyor. Bunun büyük bölümü kentsel nüfus olarak tasarlanıyor. Yani tarım ve orman alanlarının bulunduğu bu bölgede kırsal yapıdan tamamen uzaklaşılıyor. Bu planda Bandırma, Biga arasında önerilen sanayi alanı özel olarak dikkat çekmekte. 25 bin metrekare olarak tasarlanan planda, Bandırma’nın batısında, çevre yolu ile kıyı kesimi arasında 4800 hektarlık bir sanayi önerilmiştir. Bu büyüklükte bir sanayi alanı sadece Bandırma ve çevresini değil tüm bölgeyi birçok açıdan değiştirecek bir niteliktedir.
Esas olarak da önerilen sanayi alanı ile, mevcut tarımsal üretimin ve sulamanın yapıldığı bu bölgede tarımsal üretimin tamamen gözden çıkarıldığı görülmektedir.
HÜKÜMETLER YOK OLUR, AMA ZEYTİN KALIR
Biliyoruz ki bu bölgede yaygın olarak zeytincilik, meyve, sebze ve pirinç üretimi yapılmaktadır.
Bu plana göre önerilen sanayi alanına sağlanacak enerji Çanakkale il sınırlarında kömürle çalışan termik santrallerle karşılanacaktır. Bölgede mevcut 2 adet termik santraline 10’larcası eklenecektir.
Bu termik santrallerin çevrede ve Kazdağları’nda yaratacağı kirliliğin yol açacağı olumsuzlukları tahmin etmek hiç zor değildir.
Yine bu plana göre bütün planlama bölgesi doğal ve özel niteliklerine bakılmaksızın maden arama sahasına açık hale getirilmektedir. En çok ta Kazdağları bu tehlike altındadır.
Bandırma ve Edincik yerleşim alanları sanayi bölgesi olarak planlanmakta ve bu alana büyük bir liman yapımı öngörülmektedir. Bu alan büyük ölçüde zeytin ağaçları ile kaplıdır.
Başbakan ve Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı “Sanayi zeytinden üstündür”, “Oradaki zeytinler verimsizdir” diyerek bu limanı ve niyetlerini açıklamışlardır. Ama rant uğruna zeytine kıymaya kalkanlar bilsin ki; Hükümetler, iktidarlar hatta ülkeler yok olur, ama zeytin hep baki kalır. Hep baki kalmıştır. Bu böyle biline...