12 Temmuz 2012 08:11

Tek başına mücadeleyle ilerlenecek yol yok

Gürsel Köse

Zaten bir avuç mücadeleci temsilci, sendikacı var. Bunların da ama, işverenlerin işyerlerindeki uzantıları tarafından, ama, sendika üst yönetimleri tarafından bir takım operasyonlarla karşı karşıya kalması sendikal mücadele açısından büyük olumsuzluktur.
Yaşananlardan şu anlayış ortaya çıkıyor. Öncelikle, “Sendikal mücadeleyi nasıl yükseltiriz, örgütlülüğü nasıl büyütürüz” kaygısından uzak kendi iktidarlarını sürdürme kaygısıyla hareket ediliyor. Yıllardır sendikalar bu anlayışlarla zayıflıyor. Sendikal örgütlülükteki zayıflık yalnız şu sendika bu sendikayı değil bütün sendikal hareketi etkiliyor. Sendikal örgütlülükteki zayıflamanın sıkıntısını bizler tabanda yaşıyoruz. Örgütlü örgütsüz bütün işçiler bunun sıkıntısını yaşıyor. Bugün Billur Tuz işçisi bunun sıkıntısını yaşıyor. Ama bilinmelidir ki iktidarını sürdürme kaygısı ile hareket eden sendikacılar da sendikaları zayıflatan bu anlayışın sıkıntısını yaşayacak. Öyleyse bu anlayışları değiştirmeliyiz. Sendikalarda bu anlayışın giderek daha hızlı bir şekilde olumlu yönde değişeceğine inanıyorum. Tabanda genç işçilerin örgütlenme çabası ve sendikaların birleşme gayreti bunun işaretidir.

ZARARI HERKES ÇEKECEK

İzmir’de 1.5 yıl önce KESK, DİSK, Türk-İş’e bağlı sendika şubeleri ile oluşturduğumuz İSB ve 850 işçiyle gerçekleştirdiğimiz işçi kurultayı, Çiğli İşçi Kurultayları, İzmir’de yaşanan örgütlenme çabası, kararlı ve uzun soluklu direnişler, yaptığımız ortak eylemler dayanışma etkinlikleri yeni ve sendikaları büyütecek anlayışı gün ışığına çıkarmıştır. Şimdi önemli olan bu birliği, bu çabayı güçlendirmek her alana yaymaktır. Bu hareketi, sendika üst yönetimleri için tehlike olarak algılamadan burada yakalanan ve sürdürülmeye çalışılan birliği toplumun bütün kesimlerine yaymak gereklidir. Sendikal mücadeleyi, akademisyenlerin bilimsel özgürlük mücadelesiyle, sanatçıların sanata yönelik saldırılara karşı mücadelesiyle, çevrecilerin mücadelesi ile genel olarak demokrasi mücadelesiyle birleştirmek zorunludur. Yalnızca slogan olarak söylemek değil gereğini yaparak ya hep beraber ya hiçbirimiz anlayışı ile mücadele etmeliyiz.
Sendikal mücadeleyi bir adım daha ileri götürmenin en temel ayağını sendikalarda sendika içi demokrasiyi ve işçi iradesini savunmak oluşturuyor. Merkeziyetçi davranmak, beğenmediğini, muhalifini tasfiyeye yönelmek, bunun için yönetimdeki gücünü kullanmak de- mokrasi ile bağdaşmaz. Sendikalar ancak işçilerin elinde büyüyebilecektir. Bunun için sendikaları işçilere teslim etmeli işçilere açmalıyız. “Küçük olsun benim olsun” dememeliyiz.

MÜCADELEYİ SENDİKA İÇİ DEMOKRASİ İLERLETİR

Bugün kim grev hakkına yönelik saldırının yalnızca Hava-İş Sendikasını ve hava yolu çalışanlarını ilgilendirdiğini söyleyebilir? Grev hakkının gasbedilmesi ile birlikte hem İSB olarak hem SGBP olarak 2 kez havayolları bürosuna yürüdük. Sendika merkezlerinin bu mücadeleyi ileri boyutlara taşıyacağını bekledik ama bugün görüyoruz ki beklemekle yanlış yapmışız. İş yerlerinde yerellerde birleştirici olmayı birlik olmayı hayata geçirmek için çabalamanın yanı sıra beklemeden örgütlülüğümüz oranında harekete geçmeyi başarmalıyız. Tabanda bizim işçiler içerisinde gördüğümüz örgütlenme ve mücadele isteği, merkezlerde özellikle SGBP merkezlerince görülüp doğru anlaşılır ve var olan sorunlar ve direnişler mücadele gündemi yapılırsa sendikal hareket yeni bir sıçrama yapacaktır. Bizim İSB olarak aynı zamanda SGBP İzmir Şubeleri olarak tartıştığımız şeyler bunlardır. Deri-İş Şube Başkanımızın yazısında dile getirdiği, bizlerin yazdığı yazıların amacı başta SGBP olmak üzere mücadeleden yana sendikalar ve platformların dikkatini, birlikte sendikal mücadeleyi yükseltmeye yöneltmektir. Yoksa her alanda yöneltilen saldırılara tek tek karşı koymaya çalışmak ya da kendi kendimizle uğraşmak, mücadeleyi baltalamaktan başka bir şey olmayacaktır.

*Tek Gıda İş Genel Başkan Danışmanı

Evrensel'i Takip Et