KESK Genel Kurulu: OHAL düzenine karşı ortak mücadele
Ankara’da başlayan KESK 9. Olağan Genel Kurulunda yapılan konuşmalarda olan OHAL’e ve uygulamalarına karşı ortak mücadele vurgusu yapıldı.
KESK 9. Olağan Genel Kurulu Ankara’da başladı. Genel kurulda yapılan konuşmalarda birinci yılın doldurmak üzere olan OHAL’e ve uygulamalarına karşı ortak mücadele vurgusu yapıldı. KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen, “Yüzbinlerce kamu emekçisi ihraç edilmiş, on binlerce muhalif gözaltına alınıp tutuklanmışken, muhalif basın baskı altına alınmışken siz neyin demokrasi nöbetini tutuyorsunuz” diyerek hükümete tepki gösterdi. KESK’in daha etkili bir mücadele yürütmesi konusunda eksiklerin olduğu ve değişikliklerin yapılması gerektiği belirtilen genel kurulda, tüzük değişikliğinin görüşülmesi talebi ise reddedildi.
KESK 9. Olağan Genel Kurulu Ankara Green Park Hotel’de toplandı. 3 bini aşkın üyesi ihraç edilen KESK, “Örgütlü mücadeleyle biz kazanacağız” şiarıyla genel kurulunun birinci gününü gerçekleştirdi. Genel Kurulun açılışına sendikalar, meslek odaları, siyasi parti temsilcileri ve milletvekilleri de katıldı. Sinevizyon gösteriminin ardından bir kişi KESK genel kurulunda Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’dan bahsedilmediğini savundu, açlık grevindeki Nuriye Gümen ve Özakça’yı yaşatma çağrısı yaptı. KESK delegeleri yapılan konuşmayı alkışladılar. Genel kurulun divan başkanlığına ÇHD ve İHD eski yöneticisi Aykut Erdoğan seçildi.
Açılış konuşmasını yapan KESK Eş Genel Başkanı Şaziye Köse, Türkiye’nin çok kritik bir kavşakta olduğunu ifade etti. “Ya faşizm kurumsallaşacak ya da bu tehdit püskürtülecek” diyen Köse şöyle konuştu: “Konfederasyon olarak desteklediğimiz adalet yürüyüşü bu ikilemin fark edilmesinin bir tezahürüdür. Bu yürüyüşün anlamı faşizmin kurumsallaşmasındaki çatlaktır. Faşizmi püskürtmek için adımlarımızı hep birlikte hızlandıralım. İki gün arayla Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın duruşmaları oldu. Bu mahkemeleri görmeden Adalet Yürüyüşüyle birlikte faşizm püskürtülemez. Demokrasiyi askıya alma, faşizme meyletme, demokrasi için mücadeleyi işçi ve emekçiler için daha yakıcı hale getirdi. Hem demokrasi için mücadele hem de bu amaçla en geniş birleşik mücadeleyi yürütmemiz gerekiyor” dedi.
‘NEYİN DEMOKRASİ NÖBETİNİ TUTUYORSUNUZ?’
KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen, “Yüzbinlerce kamu emekçisi ihraç edilmiş, on binlerce muhalif gözaltına alınıp tutuklanmışken, muhalif basın baskı altına alınmışken siz neyin demokrasi nöbetini tutuyorsunuz” diyerek hükümetin 15 Temmuz’un yıl dönümünde demokrasi nöbeti adı altında etkinlik düzenlemesine tepki gösterdi. Yapılanı yeni saldırılar öncesi toplumsal meşruiyet kazanma girişimi olarak niteleyen Özgen, AKP iktidarının izlediği ırkçı, ayrımcı, tekçi, mezhepçi bir siyaset ile halklar arasında çatışmalı bir sürecin devam etmesine sebep olduğunu ifade etti. Kürt sorununun çözümü için devam eden ancak hükümetin oyalama sürecine çevirdiği çözüm sürecinin Erdoğan tarafından buzdolabına kaldırıldığını belirten Özgen, yaşanan çatışmalarda KESK üyesi sağlık emekçilerinin de hayatını kaybettiğine dikkat çekti.
Cezaevinde iki kez anjiyo geçirmesine rağmen serbest bırakılmayan KESK üyesi Civan Yıldırım’ı hatırlatan Özgen, cezaevinde açlık grevlerine devam eden Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın durumuna da dikkat çekti. Özgen, “Bu konuda adım atmayan AKP hükümetini uyarıyoruz. Nuriye, Semih ve diğer bütün KESK’li arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. Bundan sonra da eşitlik, özgürlük, demokrasi, adalet ve birlikte yaşam mücadelesini, birleşik bir mücadeleyle yürütmeye devam edeceğiz” dedi.
EMEK HAREKETİNDEN TÜZÜK DEĞİŞİKLİĞİ ÖNERİSİ
Emek Hareketi genel kurulda tüzük değişikliği yapılmasını önerdi. Önerge hakkında lehte konuşan Satı Burunucu Çalı, sendikal mücadelede emekçilerin sendikal katılımının önünün açılmasına dair önerileri olduğunu ve gelecek diğer önerilerin de değerlendirilmesini istediklerini ifade etti. Çalı, 2 yıl önce tüzük değişikleriyle sendikanın karar alma süreçlerinin değiştirildiğini söyledi. KESK Meclisi, Kadın Meclisleri’nin karar mercileri haline getirildiği ifade eden Çalı, sendikal kararların işyerlerinden şubelere ve merkez yönetim kuruluna kadar gelmesi gerektiğini dile getirdi. Meclis sisteminin artık işlemediği, karar alma süreçlerinde emekçileri gerilettiği eleştirilerine rağmen bu değişikliklerin sendikal mücadelenin önünü açmadığını ifade eden Çalı, eş başkanlık ve kadın meclislerinin de kadınların eşitlik mücadelesinde kadınların önünü açmadığını ve zaman kaybına neden olduğunu kaydetti. Tüzük değişikliği talebi karşısında bir buçuk yıl sonra tüzük değişikliği kongresi yapılmasının önerildiğini aktaran Çalı, “Sendikal demokrasi açısından genel kurulda bu kararların alınması gerekir” dedi. Çalı, KESK’in sendikalara değil, emekçilerin sendikalara ve KESK’e biçim vermesi gerektiğini vurguladı.
Alehyte söz alan Mehmet Bozgeyik de KESK’in yapısal anlamda sorunları olduğunu ve bunu değiştirmek gerektiğini söyledi. Bu tartışma için genel kurulun seçim ve ilk günü dışında kalan bir günde yapısal sorunların çözülmesinin mümkün olmadığını savunan Bozgeyik, illerde ve bölgelede yapılacak toplantılarla sorunların tartışılması gerektiğini dile getirdi. KESK Genel Kurulu’nun ortak bir kararlaşma ve sonuç metniyle sonuçlanması gerektiğini ifade eden Bozgeyik, önergenin reddedilmesini teklif etti. Önerge yapılan oylamada oy çoğunluğuyla reddedildi.
ETUC TEMSİLCİSİ: ‘ERDOĞAN, TÜRKİYE DEĞİLDİR’
Konuk konuşmalarında da ortak mücadele çağrısı ön plana çıktı. ETUC temsilcisi Patrick Itschert “OHAL’in sürüyor olması ve KHK’ların çıkarılıyor olması kabul edilemez. Darbe girişiminde bir yıldan sonra bile KHK’ların çıktığını, seçilmişlerin hapise atıldığını ve vatandaşların işlerinden atıldığını söyledi. Haklarınız savunmak ve daha çok şey yamak için sizlerle birlikte olacağız. Demokrasi için verdiğiniz mücadelede yanınızdayız. Tayyip Erdoğan Türkiye değildir” dedi.
DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün de toplumun geniş kesimlerinin adalet talebi etrafında birleştiğini söyledi. “Çünkü Saraylar büyüdükçe adalet küçülüyor” diyen Görgün, “İstediğimiz adalet sadece hukuk önünde değil, toplumsal eşitliktir. Oyları, iradeleri çalınan milyonlar, işlerinden edilen ve başvurulacak bir mahkemeleri bile olmayan emekçiler için, akademi için, kıdem tazminatının gasp edilmesine karşı, teşeron işçiler için adalet istiyoruz” diye konuştu.
‘ALINTERİNE GÖZ DİKMENİN HESABINI VERECEKLER’
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz,da “Bilsinler ki, bu OHAL, KHK düzeni ilelebet devam etmeyecek, elbet bu yapılanların hesabını soracağız. 15 yıl boyunca emekçinin alınterine göz dikmenin hesabını soracağız. Gazetecileri, belediye başkanlarını tutuklattıkları için yargılanacaklar. Binlerce akademisyeni kamu emekçisini işten attıkları için yargılanacaklar” dedi.
TTB Başkanı Raşit Tükel de, “KHK’lar ile üniversitelerden, hastanelerden uzaklaştırılanlar görevlerine dönene kadar mücadeleye devam edeceğiz. Dünyanın en çok emar çekilen ülkesinde sağlık yerine sağlıktan rant elde edilmesini seçen, daha fazla kazanç anlayışıyla halkın sağlığını hiçe sayan sağlık politikalarıyla mücadelemizi yılmadan sürdüreceğiz” diye konuştu.
‘ORTAK MÜCADELEYLE KAZANACAĞIZ’
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan, Almanya’da yapılan G-20 zirvesine karşı yapılan protestoları selamlayarak konuşmasına başladı. Emperyalistlerin güçlerini tahkim etmek için seferberliklerini sürdürdüklerini belirten Gürkan, AKP iktidarının da bu savaş politikaların bir parçası olduğunu ifade etti. Gürkan, “Ekonomiyi, sömürüyü arttırmak için çalışma yaşamı politikaları, grev yasakları, kıdem tazminatının kaldırılması, savaş ve talan politikalarına hizmet için yapılmaktadır. Hükümet bir yandan kapitalist ekonominin yarattığı yoksulluğu arttırırken, dün Cizre’de insanları katleden, vekilleri hapse atarken, bugün Afrin’e müdahale etmek istiyor. Savaşa karşı barışı savunmak bir yurttaşlık görevidir. Tam da Avrupa Birliği görüşmelerinin dondurulmasının tartışıldığı günlerdeyiz. Biz biliyoruz ki, işçi ve emekçilere bu gibi birliklerden demokrasi gelmeyecektir. Avrupa’daki demokratik değerler ve kazanımlar Avrupa işçi sınıfını ve sosyalistlerinin mücadelesinin bir kazanımıdır. AKP hükümetinin sömürücü savaşçı ve baskıcı politikalarına karşı demokrasiyi, özgürlüğü ve barışı savunmalıyız. Bunu ortak bir mücadeleyle kazanacağız” dedi.
ADALET YÜRÜYÜŞÜ SELAMLANDI
HDP Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul: “6 milyonun iradesi Selahattin Demirtaş kelepçelenerek buraya getirilmek istendi. Bunu protesto ederek mahkemeye katılmadık. AKP iktidarı Türkiye’yi adalet ve demokrasiden uzaklaşmıştır. Bugün mesleklerin uzaklaştırılan aydınlar bu ülkenin vicdanıdırlar. Adalet Yürüyüşü’nü sonuna kadar destekliyoruz”
ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş: “Nuriye ve Semih arkadaş, bireysel direnme haklarını kullanıyorlar denildi. Yeni yönetim ile bireysel direnme kolektif direnmeye dönüşmelidir. Onların şahsında KHK’lara karşı direnilmelidir. Daha fazla korunacak bir KESK kalmadı, yeniden kurulacak bir KESK’e ihtiyacımız var. 3 yıldan bu yana da zayıfladı o yüzden KESK’i yeniden kuralım. Kişilere dönük bir eleştiri değil, KESK in başarısı hepimizindi başarısızlığı da hepimizin. Üye kaybını nasıl önleyeceğimizi konuşmalıyız. KESK iki temel noktadan itirazla yükselmişti. Sınıf ve kitle sendikacılığı esas alınmıştı. Sınıf ve kitle mücadelesi boyutu yükseltilmelidir.” (Ankara/EVRENSEL)