Korozo’da Adalet Yürüyüşü tartışması
Korozo fabrikasında çalışan bir emekçi 'Adalet Yürüyüşü'nün fabrikaya etkilerini Evrensel'e yazdığı mektupla anlattı.
Korozo işçisi
İstanbul/Esenyurt
Ben Esenyurt’ta bulunan Korozo fabrikasında çalışan bir işçiyim. Bizler çok yoğun çalışma temposu içerisinde hayatını sürdürmeye çalışan, aynı zamanda da ülke de olup bitenleri takip etmeye çalışan işçileriz. Ülkenin gündemi son sürat olumsuz yönde değişmeye devam ediyor, gündem olumsuz yönde ilerlerken bizleri umutlandıran gelişmeler oluyor. Örneğin; metal, cam vs... işçilerin direnişleri, Gezi ve Adalet Yürüyüşü gibi gelişmeler içimizdeki umudu yeşertiyor. Tüm ülkenin umudu haline gelen Adalet Yürüyüşü’nün fabrikamızdaki etkilerini gazetemiz Evrensel aracılığıyla sizlere anlatmak istiyorum.
AKP’li ve MHP’li işçiler, yani referandumda “Evet” oyu veren işçiler adalet ve demokrasi gibi kavramlara o kadar uzak kalmışlar ki, Adalet Yürüyüşü’nün neden yapıldığını, insanların neden yüzlerce kilometre yol yürüdüğünü sorduğumda; “Türkiye’deki adalet bir çok Avrupa ülkesinde yok, yürüyüş yapanların hepsi terör örgütlerinin piyonları” gibi cevaplar alıyorum. Koyu bir AKP’li işçi de “Adalet Yürüyüşünün bilerek 15 Temmuz’a denk getirilmek istendiğini, Kılıçdaroğlu’nun amacının AKP’li ve diğer partili insanları birbirine düşürerek iç savaş çıkarmak” olduğunu söylemişti. KHK’larla işten atılan binlerce insanı sorduğum zaman ise; “işten atmalarını doğru olduğunu, ülkenin FETÖ’den temizlenmesi gerektiğini, kurunun yanında yaşta yandığı” cevabını alıyorum. AKP kadrosu içinde FETÖ’cü bakan ve milletvekili olduğunu da iyi biliyor bu işçiler. Bu işçilere göre “milletvekillerinin ve bakanların görevinden alınmamaları, tutuklanmamaları tamamen taktikmiş ve zamanı geldiğinde bunların da icabına bakılacakmış” bu şekilde inandırılmışlar. Bunların hepsi çok üzücü, asıl üzücü olan ise işlerine geri dönmek için 120 gündür açlık grevinde olan Nuriye Gülmen’i ve Semih Özakça’yı hiçbir işçinin bilmemesi, bilenlerin de terör örgütü üyesi olduklarını sanmasıdır. Kısacası adalet ve demokrasiden uzak kalmış AKP’li ve MHP’li işçilerinin büyük bir bölümünün adalet yürüyüşü hakkındaki düşünceleri bu şekilde.
AKP’li işçilerin arasında adalet yürüyüşünü destekleyeni hiç görmedim, duymadım ama MHP’li işçilerin arasında yürüyüşü destekleyen, ülke de adaletin ve demokrasinin kalmadığını ve bu yüzden mitinge gideceğini belirten işçiler var. MHP’li bir işçinin, CHP’li işçilere tartışma esnasında; “Milletvekiliniz içeri atılınca mı adaletin olmadığını anladınız? Onlarca televizyon ve gazeteler kapatıldı, binlerce insan cezaevine atıldı, insanlar KHK ile işinden oldu, HDP’de belediye başkanı ve milletvekili kalmadı, eş başkanları cezaevine atıldı, referandum sonuçları hileli açıklandı, neden bu zamana kadar sokağa çıkmadınız? Belki o zaman sokağa çıksaydınız, bu kadar yol yürümek zorunda kalmazdınız” şeklinde bir eleştiri gelince benim yüzümden ister istemez bir gülümseme, CHP’li işçilerin yüzünde ise şaşkınlık belirmişti.
Çünkü kimse referandumda partisi “Evet” oyu veren bir MHP’liden bu sözleri beklemiyordu, özellikle de HDP’ye yapılan baskıları dile getirmesini beklemiyordu. HDP’li işçiler ise; yürüyüşün Maltepe’de değil, Edirne’de bitmesi gerektiğini ve CHP’nin bu yürüyüşü çok daha önceden yapması gerektiğini söylüyorlar. HDP’li işçilerin yürüyüşe dair eleştirileri, hemen hemen yukarıda bahsettiğim MHP’li işçilerin eleştirileri ile aynı diyebiliriz. Bizim bölümde yürüyüşe katılacak bir kaç işçi var, bunların içinde HDP’li, CHP’li ve MHP’li işçiler var. Katılmayacağını dile getiren muhalif işçiler ise utangaç bir şekilde türlü bahanelerle üstü kapalı bir şekilde katılmayacaklarını söylüyor.
Ben bu yürüyüşün işçiler ve diğer insanlar arasında birlikte mücadele etme isteği uyandıracağını ve insanların birbirlerine güvenmelerini sağlayacağını düşünüyorum. Adalet Yürüyüşü’nden herkesin beklentisi çok fazla, insanlar bu yürüyüşü ve mitingi bir fırsat olarak görüyorlar. Kimisi cezaevinde olan milletvekilleri ve belediye başkanları için, kimisi KHK’larla elinden alınan işlerini geri almak için, kimisi Nuriye ve Semih için, kimisi de geleceğini karanlığa teslim etmemek için o mitingde olacaklar. Bizler de kıdem tazminatı için, iş kazalarının son bulması için, insanca yaşam sağlayacağımız bir ücret için ve adaletli bir gelecek için Emek Partisi saflarında yerimizi alacağız.