10 Ekim davası: Sanıklar dışarıdaki IŞİD’cileri koruyor
10 Ekim Ankara Katliamı Davasının 4. duruşmasının 2. gününde sanıkların örgütlü tutumuna dikkat çekildi. Duruşma 25-26 Eylül tarihlerine ertelendi.
Tamer Arda ERŞİN
Birkan BULUT
Ankara
10 Ekim katliamı davasının 4 duruşmasının 2’inci gününde avukatlar, örgüt üyeliğinden yargılanan sanıklar hakkında başka IŞİD davalarında yer alan delil ve ifadelere dikkat çekti. Belgelerin sanıkların suç vasıflarının değiştirilmesi gerektiğini ortaya koyduğunu belirten avukatlar, sanıkların sadece örgüt üyeliği suçlamasıyla değil, katliamın sorumlusu olarak yargılanması talep ettiler. Avukatlar, sanıkların örgütlü tutumunun örgüt üyesi olduklarını ve dışarıdaki IŞİD üyelerini koruduklarını gösterdiğini söyledi. Duruşmada sanıklardan Suphi Alpfidan ile görüşen 3 polisin dinlenmesi istendi. Diğer yandan polislerden Gaziantep Emniyeti Terörle Mücadele Şube amirlerinden Beyazıt Bestami Duman’ın tutuklu olduğu ortaya çıktı. Duruşma öncesinde polislerin mağdur avukatlarına bağırması ise tartışmaya neden oldu. Firari sanıklardan Muhammed Zana Alkan’ın ise Rakka’da öldüğü belirlendi. Duruşma 25-26 Eylül tarihlerine ertelendi.
Ankara Tren Garı’nda 10 Ekim 2015 tarihinde 102 kişinin hayatını kaybettiği katliamın davasının 4’üncü duruşmasına Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşmanın ikinci günü polisler ve mağdur ailesi avukatları arasında çıkan tartışmayla başladı. Polislerin avukatlara kimlik sorması üzerine avukatlar, polislere tepki gösterdi. Katliamda hayatını kaybedenlerin aileleri polislerin, avukatlara kimlik sormasını sinirlenerek, “Avukatlarımızı ellemeyin” dediler. Bu sırada sanıklar ve aileler arasında sözlü tartışma yaşanadı. Polis ve jandarma, sanıkları kalkanlarla koruma altına aldı. Kısa süren arbedenin ardından duruşmaya başlandı.
SANIK ALKAN’IN RAKKA’DA ÖLMÜŞ
Duruşmaya Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan, CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner, Ankara Bağımsız Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın yanı sıra KESK ve TMMOB yöneticileri katıldı.
Duruşmada Mahkeme Başkanı Selfet Giray, dosyaya gelen kağıtları okudu. Giray gelen kağıtlar arasında katliamın firari sanıklarından Muhammed Zana Alkan’ın Rakka’da öldüğünün belirtildiğini aktardı.
‘TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK KATLİAMI OLDUĞUNU UNUTMAYIN’
Mağdur avukatlarından Özcan Karakoç, katliamın üzerinden geçen 21 aydır acıya dayanmaya çalıştıklarını belirterek, “Dün anmadan çıktık, tişört var diye polis salona almak istemedi. Biz adalete inanmıştık, neden böyle bir şey yaptılar” dedi. Alman meslektaşlarının duruşmayı izlemesinin engellendiğini hatırlatan Karakoç, kendilerine ise kapıda duran ve polis olduklarını sonradan öğrendikleri 3 sakallı kişinin kimlik sorduğunu hatırlattı. Karakoç, tüm bunların provokatif hareketler olduğunu vurguladı.
Karakoç, davanın ciddiyetinin farkında olunması gerektiğini belirterek, “Türkiye’nin en büyük katliamında gerçekten kimler var, onu araştırıyoruz. Bakın mevzuatta avukatlar üzerinde baskı kurulamaz diyor, ancak sabah girerken sakallı bir polis, kadın avukat arkadaşımıza bağırdı. Herhalde bize ‘süpürün gitsin bunları’ diyecekti. Bize ‘başkanın talimatı var’ dedi. Başkanım böyle bir talimatınız var mı?” diye sordu. Mahkeme Başkanı Giray, “Böyle bir talimatımız yok” dedi.
‘IŞİD’LİLER HALEN DIŞARIDA’
Sanıklar hakkında tutukluluğun devamına kararının verilmesi talep eden Karakoç, “Sanıklardan çıkan dijital materyallerde örgüt marşları, silahlı fotoğraflar çıktı. Sanıkların sigorta kayıtları geldi. Enes Plastik’de Halil İbrahim Durgun ve bazı tutuklu sanıklar sigortalı. Sanıklar IŞİD’de ait şirketlerde sigortalı. Bunlar duruşma sırasında bile birbirlerini koruyup, kolluyorlar. Dava dosyasında X ve Y kişileri var. Bunlar önemli kişiler. Tutuklu sanıklarla beraber oldukları anların görüntüleri var. Biz bunları sanıklara sorduk, cevap vermediler. Tutuklu sanıklar halen dışarıda olan kişileri koruyorlar” dedi.
‘ADANA VE MERSİN ARAŞTIRILSAYDI...’
Karakoç, HDP’nin Adana ve Mersin bürolarına yönelik bombalı saldırıları hatırlatarak, “Bunlar soruşturulmadığı için Diyarbakır, o soruşturulmadığı için Suruç, Ankara, Antep sırasıyla devam etti. Bu bağlantılı dosyaları istiyoruz. Bu dosyalarla birlikte bağdaştırınca inanılmaz görüntüler ortaya çıkıyor. Abdulmuttalip Demir, Talha Güneş hakkında bomba yaptığını, Erman Ekici hakkında da Suriye’de gördüğünü söylemiş. Bunlar bağlantılı dosyalardaki teşhis ve ifade tutanakları. IŞİD üyeliğinden tutuklanan başka bir sanık Yakup’un depoları kiralayan olduğunu anlatmış” diyerek diğer IŞİD dosyalarındaki belge ve ifadelere dikkat çekti.
‘SUÇ VASFI DEĞİŞECEK’
Karakoç, diğer dosyalardaki deliller dikkate alındığında bu davada “örgüt üyeliği” suçlamasıyla yargılananların suç vasfının değişmesi gerektiğini belirterek, “Duruşma sırasında ayağa kalkmamaları IŞİD iradesinin üstlerindeki etkisini gösterir. Örgüte bağlılıklarını da gösterdiler. Başta sorulara cevap veriyorlardı ancak sonra hepsi ‘cevap vermiyoruz’ dedi. Bu örgüt tavrı değil midir? Geçen celse Hatice Akaltın’a Metin (Akaltın) ‘konuşma’ dedi. Bu kişilerin halen örgüt tavrı devam ediyor. Bir kısım sanıkların suç vasfı gelen evraklarla değişecek. Antep dosyasından Talha Güneş’in, bizim dosyamızda Burak Ormanoğlu’nun canlı bomba olduğunu anlıyoruz” dedi.
‘O POLİSLER MAHKEMEYE GETİRİLMELİ’
Karakoç, kimi tanıkların mahkemede dinlenmesi gerektiğinin altını çizerek, “Dün örneğini yaşadık. Cuma Dabanıyassı’ya fotoğraf gösteremedik, kendisi tanık ve şüpheli arasında gidip geliyordu. Mahkemeye gelseydi, belki sanıkların bazılarını teşhis edecekti. Suphi’nin söylediği polislerden Beyazıt Bestami Duman, Antep’te IŞİD dosyalarını soruşturan kişiydi, şu an tutuklu. Duman’nın sadece Suphi ile ilişkisi yok. Diğer IŞİD dosyalarını da incelemiş. Belki sanıklar hakkında çok şey biliyor. Polis memurları ile SEGBİS bağlantısı olmaz, onlara sanıklar hakkında bildiklerini sormalıyız” diye konuştu.
Karakoç tutuklu sanıklar Hatice Akaltın ve Esin Altıntuğ hakkında “İkisi de Kuran kursuna gittiklerini söylüyor. Bunlar Diyanet’in kursları da değil. Bu kurslarda ‘sübyanları eğitiyoruz’ diye IŞİD üyesi eğitiyorlar. Mehmet Kadir Cebael’in karısı Fadime Cebael şu an eşini bir ay evinde sakladığı için başka bir dosyada katliam sorumluluğuyla yargılanıyor. Biz bunu tartışmayacak mıyız? Hatice ve Esin eşlerini evlerinde tutarak katliama yardımda bulunmadı mı?” diye sordu.
SANIKLARIN AVUKATLARI TAHLİYE TALEP ETTİ
Sanık Suphi Alpfidan’ın avukatı Akın Deniz, müvekkilinin bahsettiği Antep’teki polis memurlarından Tahir Sarıışık’ın tanık olarak dinlenmesini istedi. Deniz, Antep’te şüpheli olabilecek üç polis memurundan üçüncüsünün ismini Alpfidan’ın bilmediğini aktararak, “Diğer polis memurları dinlenerek üçüncü kişinin de isminin öğrenilebileceğini düşünüyoruz”dedi.
Hatice Akaltın’ın avukatı Oğuz Akman, müvekkiliyle ilgili 10 Ekim katliamı dosyasında hiçbir belge olmadığını iddia ederek, müvekkilinin dosyasının ayrılmasını istedi. İbrahim Halil Alçay’ın avukatı Ahmet Necati Ülker de, “Bu olayla müvekkilim arasında kurulan bağlantı sadece canlı bombaların getirildiği aracın müvekkilim üzerine kayıtlı olması. Siz bu örgütün içerisinde olacaksınız, sizin üzerinize kayıtlı araçla saldırı yapılacak, bu mantığa aykırı” diyerek müvekkilinin tahliyesini istedi.
Esin Altıntuğ avukatı Yusuf Yılmaz, müvekkilinin ifadelerini değiştirmediğini ve samimiyetini ispat ettiğini belirterek, Altıntuğ’un örgüt üyesi olmadığını iddia etti. Katliamın organizatörü Yunus Durmaz’ın kendini patlattığı evde yakalanan Hacı Ali Durmaz’ın avukatı Hatice Aydın da müvekkilinin suçu işlediğini dair delil olmadığını ileri sürerek, “Suçüstü yakalanmamıştır. Dava giderek intikama dönüşmeye başlamıştır. Sağlanması gereken sosyal fayda bu kadar tutukluluk süresiyle sağlanmıştır” diye konuştu.
EŞİ DURGUN’UN OTOPSİ FOTOĞRAFINI TEŞHİS EDEMEDİ
Halil İbrahim Durgun’un 15 Kasım 2017 tarihli otopsi fotoğrafları eşi Esin Altıntuğ’a gösterildi. Daha önce eşinin cesetinde vücut bütünlüğü olduğunu söyleyen Altıntuğ, kendisine gösterilen fotoğraflardaki cesedin kesinlikle eşi olmadığını vurgulayarak, “O gece bana bir şey imzalattılar teşhis için. Bu fotoğraflardaki eşim değil. Eşimin bıyığı da yoktu. Bana gösterilen ceset bu değildi” dedi. Fotoğraflardan sadece birinin eşine benzediği belirten Altıntuğ, daha önce kendisine gösterilen görseldekinin eşinin net göründüğüne dikkat çekti. Altıntuğ ceset fotoğraflarına baktıktan sonra midesi bulanarak tuvalete gitti.
‘BİZİ DEĞİL DİNİMİZİ YARGILIYORLAR’ SAVUNMASI
Abdülmuttalip Demir, hakkındaki tek delilin iddianamedeki resim ve parmak izi olduğunu savunarak “Bu suçsa bütün akrabalarımın alınması lazım. En son belediye başkanlarının enişteleri alındı. Neden, çünkü belediye başkanları suçlu değil. Bunlar bizi değil dinimizi yargılıyorlar” dedi. Abdülhamit Boz, Yunus Durmaz’ı hayatında hiç görmediğini ve bu nedenle maaş da almadığını söyledi. Mahkemedekilerin bir saat boş kelam yapıp, adalet arıyoruz dedikleri suçlamasında bulunan Boz, “Adaleti aramak, insanları suçlamak mı” dedi.
‘LAN AVRADIMDAN NE İSTİYORSUNUZ?’
Sanık Resul Demir ise savunmasında suçlayıcı ifadeler kullandı. Mahkemede 4 çeşit yargılama olduğunu savunan Demir, “Bunlar gar, örgüt üyeliği, din ve sosyal hayat yargılaması. Hukukta delilden insana gidilir ama burada insandan delile gidiliyor. Benim dinimle alakalı aklınıza takılan birşey varsa, daha önce dinimle ilgili sorgulama yaptılar. Anlatmaya hazırım. Avradın kapalı olması IŞİD, adamın sakallı olması IŞİD. Dün burada inancından dolayı sanıklar ayağa kalkmadılar” dedi. 21 aydan beri kendisine zulmedildiğini, bununla da yetinilmeyip namusuyla oynandığını iddia eden Demir, “Lan benim avradımdan ne istiyorsunuz. Kadın buraya gelecek ne diyeceğini bilemeyecek, tutuklayacaksınız” dedi.
‘GÜLEN’İN OLİMPİYATLARINDAKİ BÜROKRATLARI DA ATIN’
Nihat Ürkmez ise duruşmanın ilk günü tanık dinlenirken ayağa kalkmamalarını inanç diyerek savundu. İnançları gereği ayağı kalkmadıklarını, ayağa kalkmanın “Acem işi” olduğunu söyleyen Ürkmez, “Eğer mahkeme heyetine mi, Allah’a mı itaat edeceksin deseler, Allah’a itaat ederim” dedi.
Yakup Karaoğlu, Halil İbrahim Durgun ile tanışıklığı olduğunu belirterek, “Eğer resimlerle videolarla insanlar terörist örgütü üyesi oluyorsa PKK cenazelerindekiler, Gülen’in olimpiyatlarındaki bürokratlar da hapse atılması lazım” dedi.
ACILI AİLELERE ‘TERÖRİST VELİSİ’ DEDİ
Sanık Erman Ekici, kendisiyle birlikte 110 kişi hakkında ifade verdiğini belirttiği M. F. A. ile yüzleşmek istediğini söyledi. Mehmedin Baraç ise mahkemede 101 ailenin acısının dinmesi için adaletsizlik talep edildiğini öne sürdü. Baraç’ın savunması esnasında ailelere “teröristlerin velisi” demesi tepkilere neden oldu. Müşteki avukatları mahkeme heyetinden sanığın uyarılmasını istedi.
Savcı da mütalaasında sanıkların tutukluluğunun devamını, firardaki sanıkların yakalama emrinin devamını, birçok sanığın aynı yerde sigortalı olduğu işyerlerinin de bulunduğu şirketlerin sahipleri ve bilgilerinin istenmesini, Halil İbrahim Durgun’dan elde edilen cep telefonu ile ilgili kayıtların çözülmesini, Durgun’un ayrıntılı otopsi raporu için Antep adli tıp kurumundan yazının beklenmesini istedi.
TUTUKLULUK DEVAM EDECEK
Verilen aranın ardından Mahkeme Başkanı Seyfettin Giray ara kararı açıkladı. Giray, sanıkların tutuklulukların devamına, sanıkların Türkiye civarındaki dosyalarının istenmesine, sanıklar ile ilgili kamera kayıtlarındaki görüntülerden yüz tanıma sistemiyle eşleştirme yapılmasına, Deniz Duman, Cuma Dabasıyassı ve Mehmet Korkmaz hakkında soruşturma yapılıp yapılmadığının Antep Savcılığına sorulmasına, sanık Resul Demir'in eşi Ceren Demir'in dinlenmesinin reddine, polis Beyazıt Bestemi Duman'ın adres tespitinin yapılıp ifadesinin alınmasına, sanıkların dosyalarının ayrılmasının reddine karar verdi. Mahkeme bir sonraki duruşma tarihi 25- 26 Eylül 2017 olarak belirledi.
AVUKAT SARIOĞLU: DEVLETİN SORUMLULUĞU AÇISINDAN ÖNEMLİ AŞAMA KAYDETTİK
Duruşmanın andından adliye önünde basın açıklaması yapıldı. 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehtap Sakinci Coşgun davaya kitlesel bir şekilde sahip çıkmaya devam etmek gerektiğine dikkat çekerek, "Duruşma salonlarında yüreklerimizde acıyla bir duruşmayı daha bıraktık. En masum görünen sanık bile içindeki IŞİD'liyi açığa çıkardı. Salonu boş bıraksaydık bu sürece gelemezdik. Bizim nihayi sonuç alıncaya kadar sonraki duruşmalara daha kitlesel katılmamız gerek. Bu saatten sonra pes etmeyelim. Nasıl başladıysak yine öyle bir arada olmaya devam edelim" dedi.
10 Ekim aileleri avukatlarından Eylem Sarıoğlu, iki günlük duruşma süreci hakkında bilgi verdi. Sarıoğlu: " Bu yargılama bitene kadar söylemeye devam edeceğiz, katliamın sorumlusu sadece bu sanıklar değil. Devletin sorumluluğu var ve bu konuda önemli aşamalar kaydettik. Bağlantılı dosyalarda da bunu öğrendik ve bu dosyaların mahkemeye getirilmesi istiyoruz. Gerçek katiller açığa çıkana kadar hukuk mücadelesine devam edeceğiz. Duruşma salonunda olmak davanın seyri açısından çok önemlidir" diye konuştu. Konuşmalar ardından Malatyalı ailelerin getirdiği kayısı kitleyle paylaşıldı.