16 Temmuz 2017 01:23

Bir tiyatronun özgürlük mücadelesi: El Galpón

Gizem İbak, Uruguay’da onca baskıya, tehdide, yasaklamaya ve sürgüne rağmen halkın sanatını yapmaktan vazgeçmeyen El Galpon Tiyatrosu’nu yazdı.

Paylaş

Gizem İBAK

Sömürge ve savaşlarla damarlaşmış topraklarını sonsuz bir direnme geleneğiyle sulayan Latin Amerika, asırlar boyunca direnişin sanatını yeşertmiştir. Guetemalalı şair Otto René Castillo, direnmenin koşulsuz şartlığını ve dâhi direnişi anlatmayan aydının yarınını Apolitical Intellectuals (Tarafsız Aydınlar) isimli şiirinde özetlemiş, insanlık var olduğu sürece üreten her bireyin aklının bir kenarında kalması gereken manifesto hâline getirmiştir.

***

Latin Amerika’nın bir diğer direngen ülkesi Uruguay’ın başkenti Montevideo’daki 18 de Julio Caddesi’nde bulunan bir tiyatro salonunda sahnelenen Artigas oyunu “Halkın mutluluğunun düşmanlarından daha büyük bir düşmanım yoktur!” sözleriyle tamamlandığında salon alkıştan yıkılır.

Oyun, İspanyol sömürgecilerine karşı kurtuluş mücadelesi veren Uruguay ulusal kahramanı Gervasio Artigas’a ithaf edilmiştir. Artigas; özgürlük tutkusunu, isyanı ve demokrasi mücadelesini temsil etmektedir. Oyun gerici diktatörlük yıllarını, halkın geçirdiği zor günleri, devlet hâline gelişi ve demokratik geleneklerinin ortaya çıkışını anımsatması açısından Uruguay halkının kalbinde değerli bir yer edinir.

Artigas, El Galpón Tiyatrosu’nun sekiz buçuk yıllık sürgünden sonra ülkesinde sahnelediği ilk oyundur.

***

Birçok Latin Amerika ülkesinde olduğu gibi Uruguay’da da bağımsız tiyatrolar 1940’lı yıllarda ortaya çıkar. Bu tiyatrolar kendi repertuarlarını kendileri oluşturur ancak ülkemizde de olduğu gibi devletten hiçbir mâli destek alamaz.

Bu bağımsız tiyatroların geçim kaynakları sanatseverlerin bağışları ve halka gerçekleri tiyatro aracılığıyla göstermek isteyen aydın sanatçıların fedakârlıklarından ibarettir.

El Galpón Tiyatrosu, Uruguay Tiyatro Tarihi’nin önemli bağımsız tiyatrolarından biridir. Galpón İspanyolca’da “ahır” anlamına gelir. Tiyatronun kurucu yönetmenlerinden A. Del Ciappo bu ismin, oyun oynayacak hiçbir yer bulamadıklarında terk edilmiş bir ahırı düzenleyerek orada oynamaya başlamalarıyla çıktığını söyler.

4 Aralık 1951’de ahırın kapılarını açan ekibin hedef kitlesi öğrenci ve demokrat insanlardır. Ancak ilk dönemlerde seyirciden beklediği reaksiyonu alamaz. Yönetmen Ciappo sorunun ne olduğunu çok geçmeden çözdüklerini ifade eder. Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar Uruguay’da geçerli olan tiyatro geleneğine bağlı kalmışlardır. Oyunlarındaki karakterler saf eğlence amacı gütmeseler dahi seyircinin ihtiyaçlarına cevap verememektedir. Seyirci ülke ve dünyayı bekleyen sorunlara değinilmesini, oyunların bazı sorulara cevap verir nitelikte olmasını beklemektedir.

Ekip çok geçmeden seyircinin ihtiyacına cevap vermek üzere bir repertuar oluşturur. Tiyatronun ilk önemli başarısı Garcia Lorca’nın “en demokratik İspanyol oyunu” dediği “La Fuente Ovejuna” oyununu oynamaktır. Oyun kitlelerin özgürlük ve adalet mücadelesini anlatır. Yönetmen Larreta bu temayı Uruguay gerçekliği ile harmanlayıp dönemin diline uygun bir forma sokarak seyirciye sunmuştur.

Oyun henüz ilk gösterimde saatlerce süren tartışmalara önayak olur. Tartışılan yalnız aktörler ve oyun değil, Uruguay halkının karşı karşıya olduğu sorunlardır. Oyun seyirciye demokrasiye adanmışlık ve toplumdaki adaletsizlikleri protesto edişin mütevazı bir örneğini sunar.

Ekip daha sonra Bertolt Brecht, Bernard Shaw, Arthur Miller, Eugene O’Neill, Anton Cehov ve Maksim Gorki’nin de birçok oyununu sahneleyecektir.

Ahır artık her gece tıklım tıklım dolar. Tiyatronun popülerliği tüm ülkeye yayılmıştır. Ancak bu başarı maddi değildir. Tiyatronun maddi durumu, hedef seyirci kitlesinin de durumuyla bağdaşık olarak çok değişmez. Ancak büyük bir salona çıkmaya ihtiyaç vardır.

Tiyatro; ilericiler, öğrenciler, genç işçilerin yardımları ile bir süre sonra Montevideo’nun 18 Temmuz Caddesi’nde bir salon kiralamayı başarır. Gençler işlerinden geri kalan vakitlerde de çalışarak salona altı yüz koltuk alır ve diğer gereksinimleri sağlar. Böylece tiyatro tarihinde yeni bir dönem açılır.

***

Tiyatro için her şeyin iyi gittiği sıra, 27 Mayıs 1973’te, Uruguay’da gerçekleşen askeri darbeyle asker iktidarı ele geçirir. Kongre dağıtılır, anayasa kaldırılır ve tüm siyasi partilerle, demokratik sendikalar yasaklanır.

Bu büyük kaos içinde yüzlerce yazar sanatçı, müzisyen ve gazeteci zûlümden kaçmak düşüncesiyle ülkeyi terk eder. Tiyatro yöneticileri artık sahneye koymak istedikleri her oyunu askeri sansür heyetine sunmak zorundadır. Oyunlarının sahnelenmesine izin verilmeyen bir yazarlar listesi yapılır ve liste Cehov, Gorki, Brecht ve hemen hemen tüm Uruguaylı oyun yazarlarını kapsar.

El Galpón Tiyatrosu sansür engelini ilk başlarda Yunan klasiklerini dolaylı dokundurmalarla yeniden yorumlayarak aşmaya çalışır ancak bu yöntem de çok uzun sürmez. Ekibin art arda üç oyunu yasaklanır ve emirlere uymazlarsa yönetmenlerin tutuklanacağı söylenir. Tiyatronun tutumundaki ısrarcılığı ile cunta tiyatroyu kapatır. Tiyatronun sanat konseyinde yer alan Uruguay’ın önde gelen yönetmenleri sansür komitesine hesap vermek üzere çağrılır.

Tiyatro yapması yasaklanan oyuncular, seyircilerine moral motivasyon ve direnme azmi aşılamak için her yolu dener. Konser verirler, şiir okurlar. Bunların hepsi askerlerin despotizmini teşhir etme ve karşı direnişi örgütleme amacı taşır.

7 Mayıs 1976'da cunta Galpón’un faaliyetlerini “tamamen” yasaklayan bir kararname çıkartır. Tiyatro dağıtılır. Tiyatronun tüm malına, dekorlarına, bankadaki küçük kolektif hesabına dahi el koyulur.

Fakat El Galpón Tiyatrosu oyuncuları gerçek sanatın kararnamelerle yasaklanamayacağını vurgulamak ve Uruguay’da yaşanan faşizmi dünyaya duyurmak amacıyla hep birlikte Meksika’ya göç ederek orada gösterilere yeniden başlar. Meksika’nın ilerici, demokrat insanları tiyatroya yardım eder. Ekip yalnız Meksika’yla sınırlı kalmaz Kosta Rika, İtalya, Ekvador, İspanya, Arjantin, ABD, Kanada ve Küba’ya gider. Sürgünde geçirdiği 3 bin 22 günde yirmi beş yeni oyunu yaklaşık bir milyon seyirciye 2 bin 200 defa oynar.

Oyunları gittikleri her yerde takdir edilen ekip başarılarını ödüllerle taçlandırır. 1977'de Meksika Tiyatro Eleştirmenleri Birliği’nin en iyi yabancı tiyatro topluluğu ödülünü, Brezilya Yazarlar Birliği'nin kıtada, özgür kültüre katkıları dolayısıyla verdiği ödülü, Latin Amerika tiyatro sanatını geliştirenler için verilen ünlü Venezüela Ollanatai ödülünü, Kosta Rika Kültür Bakanlığı ödülünü ve birçok başka ödülü kazanırlar.

Yönetmen Ruben Yanes yıllar sonra bu süreci tiyatronun en çok değer verdiği ödülün aslında Uruguay halkının askeri diktatörlüğe karşı kazandığı zafer olduğunu söyleyerek özetleyecektir. 1984'te cunta, iktidarı sivil hükümete devredeceğini açıklamak zorunda kalır. Galpón bu zaferin kazanılmasını hızlandırmada yardımcı olmuştur.

1984’te topluluk Uruguay’ın başkenti Montevideo’ya döner. Havaalanında binlerce kişi tarafından karşılanırlar. Ülkeye döndükten on bir gün sonra zorunlu sürgün yıllarından sonra ilk kez ilk oyunlarını oynarlar. Bu oyunu oynadıkları sıra iktidar resmen hâlâ askerlerin elindedir ve tiyatronun üzerindeki yasak kalkmamıştır.

1 Mart 1985’te, Colorado Partisi’nin başkanı J. María Sanguinetti Uruguay’ın başkanı olur. Yeni hükümet ilk kararname ile demokratik kitle örgütleri ile sendikalar üzerindeki yasağı kaldırır. Aynı kararnamede El Galpón Tiyatrosu’nun da tüm hakları ve malları iade edilir. Bu aynı zamanda tiyatronun kurtuluş mücadelesinde en önemli unsurlardan biri olduğunu gerçeğinin kabulüdür.

Ve El Galpón, üzerindeki yasak kalktıktan kısa süre sonra 18 Temmuz Caddesi’ndeki salonuna geri döner ve “Artigas”ın ilk temsilini verir. Temsil “Halkın mutluluğunun düşmanlarından daha büyük bir düşmanım yoktur!” sözleriyle tamamlandığında salon bir halkın aslında kendi kendini alkışlayışına tanık olur.

***

Onca baskıya, tehdide, yasaklamaya ve sürgüne rağmen halkın sanatını yapmaktan vazgeçmeyen El Galpon Tiyatrosu oyuncuları ülkelerine onurla dönerken faşist cuntacılar milyonlarca insanın lanetiyle baş başa kalır. Bugün onlar hâlâ lanetle anılırken El Galpon Tiyatrosu 18 Temmuz Caddesi’ndeki binasında sanat aracılığıyla halkın hak ve özgürlük mücadelesini anlatmaya devam etmektedir.

Kaynakça: www.teatroelgalpon.org.uy

ÖNCEKİ HABER

Plebisiter Bonapartizmin sınıfla yaklaşan imtihanı

SONRAKİ HABER

Crans Montana son durak mı?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa