Samanlı’nın kalbine RES saplanıyor
Samanlı Dağları rüzgar enerji santrali tehdidi altında. Proje hayata geçerse leyleklerin göç yolunda bulunan dağlarda canlı hayatı yok olabilir.
Mehmet KARAGÖZ
Bursa
Bursa, Yalova, Kocaeli, Bilecik ve Sakarya sınırları arasında bulunan Samanlı Dağları rüzgar enerji santrali (RES) tehdidi altında. Mikro klima özelliğine sahip bu ormanlara halkın ve yaşam alanı savunucularının karşı çıkmasına rağmen RES santralleri kurulmak isteniyor.
Bölgeye kurulacak RES için hazırlanan ilk projede yapılacak türbin sayısı 78 adet olarak açıklandı. Ancak daha sonra proje değiştirilerek türbin sayısı 113’e çıkarıldı.
İlk projede Samanlı’nın Kocaeli sınırları içinde kalan ormanlara 80 türbin, Bursa’nın ilçesi İznik’e 5 türbin düşüyordu. Proje revize edilerek Kocaeli sınırları içindeki türbin sayısı 22’ye düşürüldü. İznik’te türbin sayısı 5 adetten 32’e çıkarıldı.
Bu değişikliğin Kocaeli Belediyesi, muhtarlar ve halkın projeye ormanlar zarar göreceği için karşı çıkmasından kaynaklandığı tahmin ediliyor.
Yöre halkı yapılan ÇED toplantılarına tepki gösterince Kocaeli Belediyesi türbin dikilecek alanları ‘eko turizm’ alanı olarak planladı. Böyle olunca plan revize edildi ve RES’in çoğunluğu civardaki illere kaydırıldı.
ÇED TOPLANTISI YAPILACAK
Türkiye’nin en büyük meteoroloji istasyonu İznik’e bağlı Kırıntı köyünde bulunuyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü istasyonun bulunduğu bölgedeki 4 kilometrelik alanda RES için izin vermeyince bu bölgedeki ormanlar kurtuldu. Planların revize edilmesi nedeniyle önümüzdeki günlerde ÇED toplantısı yapılması gerekiyor. Projeden en çok İznik’e bağlı Hacıosman, Kutluca, Candarlı, Elmalı ve Kırıntı köyleri etkilenecek. Projeye karşı verilen mücadelenin içinde yer alan Veteriner Hekim Ahmet Bülent Üçok hem bölgeyi hem de mücadelelerini gazetemize anlattı.
YILLARDIR VAZGEÇİLMEYEN PROJE
RES projesinin, yaptığı yolsuzluklar nedeniyle Yüce Divanda yargılanan ve Hapis Cezası alan Eski Enerji Bakanı ANAP’lı Cumhur Ersümer zamanından buyana gündemde olduğunu söyleyen Üçok, “Bu proje o kadar çarpık ki, üç kere revize edildi. Hâlâ diyorlar ki biz doğaya zarar vermeyeceğiz. Fakat kendilerinin kucağına verilen projenin doğaya zarar vermeme diye bir şansı yok. Burada yapılacak her şey doğaya zarar verir” dedi.
LEYLEKLERİN GÖÇ YOLUNDA
Bölgenin koruma altına alınması gerektiğini belirten Üçok, “Bu bölgenin bir envanter çalışmasının, hem flora, hem fauna yönünden, hem hayvan, hem bitki yönünden ayrıntılı olarak yapılması gerekiyor. Bu bölgeye koruma statüsü kazandırılması gerekir diye düşünüyorum. Bu dağlar leyleklerin göç yolu. Nisan ayında yüzlerce leylek köylerin çayırlarında mola verirler. Örneğin burada kara leylek yerleşimi var ve üreme bölgesi. Kara leylek ender görünen bir tür” dedi.
ORMAN YOK OLACAK
Projede, ‘Mümkün olduğu kadar ağaçsız alanı seçeceğiz’ denilse de, bölgede ağaçsız alan olmadığına dikkat çeken Üçok, “Tepelere dikilecek her türbin için, 24’e, 24 bir alan açılarak betonlaşma yapılacak. Yani 500 metre kadar bir alanı teşkil ediyor. Ama bu yarım dönümün açılabilmesi için, onun çevresinde bir o kadar daha makinelerin çalışabilmesi için alan açılması gerekiyor. Artı o tepeyi açtılar diyelim. Yarım dönüm betonlaşma için, yarım dönüm araçların çalışması için bir dönüm yer gitti. Oraya türbin direğinin ve kanatlarının çıkartılması için çok geniş yol açılması gerekiyor. RES in yapılacağı tepelere yol açılacak ve tıraşlanacak bu ormanlar. Yollar birbirine bağlanacak ve bu yolların genişliği elli metre olacak. Bu genişlik orman tahribatı için ürkütücü bir genişlik. Kesilen her ağacın dışında görünmeyen zararı yöre halkı göremiyor. Çünkü firma zararın boyutlarını anlatmıyor. Bu tür projeler ormanı acımasızca tüketir. Dedelerimizden ödünç aldığımız bu güzel mirası koruyup, torunlarımıza güzel olarak bırakmalıyız ki; onlar da kendi torunlarına güzel bir dünya bırakabilsinler” diye konuştu.
FİRMANIN DERDİ PARA KAZANMAK
Daha önce yapılan ÇED toplantısına da katılan Üçok, o gün yaşananları şöyle anlattı: “Firma Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılık oranının yüzde 78 olduğunu tekrarlayıp durdu. Dışa bağımlılık kaldırılsın ama bu projenin bununla ilgisi yok. Bu tamamıyla ticari bir proje. Örneğin bu projeyle 53 türbinde 123 megavat enerji sağlayacaklar. Oysa 5 megavatlık türbinler var. 24 türbinle bu iş bitecek ve daha az ağaç kesilecek. Bu soruyu yönelttiğimde cevap veremediler. Bu sonuçta ticari bir projedir. Temel amaç burada para kazanmak.
‘Bu memleketin enerjiye ihtiyacı var, dışarıya enerji için döviz ödüyoruz, dövizin gitmemesi için bu projeye ihtiyaç var’ deniliyor. Dışa bağımlılığın azaltması çok sembolik ve insanları aldatmak için kullanılan bir ifade. RES in getirisinden çok, doğaya verilen zarar daha ağır olacak. Doğa onların umurunda değil. Biz bu doğanın onlar para kazansın diye yok olmaması için geleni yapmaya çalışıyoruz.”
CANLI HAYATI YOK OLABİLİR
Projenin hayata geçmesi halinde ormanda yaşayan canlı hayatının da yok olacağı uyarısında bulunan Üçok şunları söyledi: “Kesilen her ağaç sadece devletin değil. Her ağaçta burada yaşayan köylünün hakkı olduğu kadar, kurdun, kuşun, börklü böceğin de hakkı var. Bu ormanlar aynı zamanda yaban hayatının habitatı yaşam alanıdır. Bu yaban hayatı paramparça edilecek. Yaban hayatının yaşam alanı bölündüğü zaman, yaşayan hayvan üreyemeyecek, avlanamayacak, gezinemeyecek. Asıl zarar o yönde olacak. Doğaya ve hayvanlara karşı sorumluluğumuz var. Çevreci enerjiye karşı değiliz. Fakat doğa heba edilmemeli. Doğa heba ediliyorsa zaten o enerji yeşil enerji değil. Enerji rüzgarda olsa, güneşte olsa, doğaya zarar veriyorsa kendi mantığına ters düşer. Bu ormanda sadece insan yaşamıyor”