'Cumhuriyet'ten terör çıkmayacak'
Cumhuriyet gazetesi davası 4. gününde duruşma öncesi Cumhuriyet Gazetesi Koordinasyonu bir basın açıklaması yaptı.
Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarlarının yargılandığı dava İstanbul Adliyesi'nde devam ediyor. Duruşma öncesinde adliye önünde basın açıklaması yapıldı.
Eylemde tutuklu gazetecilerin fotoğraflarının yer aldığı “Hepsini istiyoruz” yazılı pankart açıldı, tutuklu gazetecilerin fotoğrafları ve Cumhuriyet gazetesi taşındı.
Cumhuriyet Gazetesi Koordinasyonu adına basın açıklamasını okuyan Nazan Özcan Ahmet Şık'ın dünkü savunmasından şu ifadelerı hatırlattı: "Medyanın neredeyse tamamını iktidarlarının borazanı haline getirenler, suçlarını ve kötü niyetlerini ortaya koymakta diretenleri ise hapsederek susturmaya çalışıyorlar. Korkacağımızı, susacağımızı sanıyorlar. Bir kez daha yanıldıklarını göstermek için anlatmaya devam edelim.", Şık'ın gerçekleri haykırdığını belirtti.
'CUMHURIYET'TEN 'TERÖRİST' ÇIKARAMAYACAKSINIZ'
Cumhuriyet davasının tüm medyaya gözdağı verme, susturma, sindirme davası olduğunu kaydeden Özcan, tüm topluma "itiraz etmeyin, adalet aramayın” mesajı verilmeye çalışıldığını söyledi. Özcan şunları da söyledi: "Ahmet Şık'ın dünkü konuşmasında apaçık ispatladığı gibi darbe sonrası görevden alınan generallerin neredeyse tamamı 'kumpas soruşturmaları' sonrası gerçekleşen YAŞ'Iarda atanmıştır.
Darbe girişimi sonrası anlaşıldı ki yargının 9635'i bugünkü iktidar tarafından şimdilerde FETÖ olarak adlandırılan Cemaatle teslim edilmiştir. Emniyette de durum farklı değil.
Dolayısıyla 'ne Cumhuriyet Gazetesi'nden bir illegal örgüt ne de bizlerden terörist çıkaramayacaksınız."
Hakan Kara'nın, Turhan Günay'ın, Kadri Gürsel'in, Musa Kart'ın Murat Sabuncu'nun terörle ilgisi olmadığını aktaran Özcan, sözlerine şu şekilde devam etti: "Bugünün dünyasında Türkiye'nin daha fazla otoriterliği, daha fazla baskıya, daha fazla haksızlığa değil, daha fazla özgürlüğe, daha fazla insan haklarına daha güçlü adalete ve elbette daha kökleşmiş bir demokrasiye ihtiyacı olduğu açık.
KHK'lar ile kuşatılmış OHAL Türkiyesi'nde halkın hakikatleri öğrenmesi gerekiyor. Bunun yolu da basın ve ifade özgürlüğünden geçer.
Geç yapmak hiç yapmamaktan iyidir. Bu nedenle siyasete ve yargıya bir kez daha bu çökmüş davanın arkasında durmaktan vazgeçmeleri çağrısında bulunuyoruz."
AVUKATLAR MESLEKTAŞLARI İÇİN ÖZGÜRLÜK İSTEDİ
Avukatların tutuklu meslektaşları için Çağlayan Adliyesi'nde başlattığı adalet nöbeti 17. haftasında devam etti. "Herkes için adalet" pankartının açıldığı eyleme CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Mahmut Tanal da katıldı.
'ÖZGÜRLÜK MÜCADELE BİZDE YANLIZ DEĞİLSİNİZ'
Nöbette konuşan Uğur Yetimoğlu, 5 Nisan avukatlar gününde adalet nöbetinin ilkini başlattıklarını anımsattı, ilk nöbette saldırıya uğradıklarını hatırlattı. Yetimoğlu, "Adalet yanlız sizin değil, sizin gibi düşünmeyen insanların da hakkıdır.Gerçek hukukçular,siyasi görüşü, ırkı, dili, dini ne olursa olsun adil yargılanma hakkı ihlal edilen herkes için adalet talep ederler" dedi. Tutuklu bulunan meslektaşları özgür olana kadar mücadele edeceklerini vurgulayan Yetimoğlu, "Adalet talebi halkın ekmek talebidir, toplumun hak ve özgürlük talebidir. Talebin adalet olduğu yerde siyasi hesap yapılamaz. Ve buradan şu an içerde davası görülen meslektaşlarımıza sesleniyoruz. Sevgili Mustafa, engizisyon dönemindeki toplu cezalandırmayı meslek olarak seçtiklerini biliyoruz. Sevgili Bülent, cesaret hakkını sonuna kadar kullandığını ve kullanacağını biliyoruz. Ve sevgili Akın, sizden öncekiler gibi muktedirlere boyun eğmediğinizi ve korkuya teslim olmadığınızı biliyoruz. Sevgili Akın, sizden öncekiler gibi müktedirlere boyun eğmediğinizi korkuya teslim olmadığınızı biliyoruz. Özgürlük mücadelenizde yanlız değilsiniz" dedi.
'YARGIYI YARGIYA BIRAKIN'
Basın açıklamasını okuyan İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, üç gündür izledikleri duruşmaların, 17 haftadır ortaya koydukları "Sessiz isyan”ın haklılığını kanıtladığını söyledi. Bir iddianamenin nasıl da temelsiz olduğunu, çarpıtılabildiğini gördüklerini kaydeden Durakoğlu, "Biz bilmezdik gizli bilirkişiyi, bu duruşmalarda öğrendik. Tatil için yaptırılan rezervasyonların aslında cezaevi için olduğunu bilmezdik biz bunca avukatlığımıza karşın, burada öğrendik. Biz eve döşettiğimiz parkeler için ödediğimiz paranın, 'şüpheli para hareketi' olduğuna hiç tanık olmamıştık, öğrendik bu duruşmalarda. Sizin aradığınız değil, sizi arayan bylockcunun sizi sanık yapacağının mantığını bir türlü kavrayamamıştık, şimdi biliyoruz artık" ifadelerini kullandı.
Duruşmaları izledikten sonra adliyede nöbet tutmanın ne kadar önemli olduğuna dikkat çeken Durakoğlu, sözlerine şu şekilde devam etti: "Anladık ki, adliyelerde adalet için farkındalık yaratmaya, adalet için talep açmaya ihtiyacımız var. Birilerinin bunu yapması gerekiyordu. İyi ki avukatlar var. İyi ki var da avukatlar var da, adliyeler 'adalete davet' edilebiliyor. Adli tatildeyiz ama, adalet tatilde olmayacak.. Yarın göreceğiz bunu. Yeter ki, yargıyı siyaset stratejilerinin uygulama alanı olarak görmesinler. Yeter ki, yargıyı yargıya bıraksınlar. 1/3'ü meslekten el çektirilmiş, 1/4'ü hapse atılmış yargıç ve savcıların düştüğü düşürüldüğü durumdan çıkışı sağlayacak, yargıyı yeniden ayağa kaldırabileceğimiz bir atmosferin yaratılmasında, adalet inancını egemen kılabilelim."
'BU DAVA DA MİLLET ADINA KARAR VERILMELI'
Durakoğlu'nun ardından söz alan Anayasa Hukukçu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ise şunları söyledi: "Adalet Sarayı önündeyiz. Bu sarayın adına yaraşır bir karar çıkmasını bekliyoruz. Başka sarayların değil, bu saraydan karar çıkmasını bekliyoruz. Bu kararın hukuki bir karar olması gerekiyor. Adalet Sarayları sadece hukuki kararlar vermezler. Aynı zamanda yargı ve yargıçlar demokratik rejimin faktörü, aktörü ve antrönörü işlevini görürler. Özelikle toplumların derin bunalımdan geçtikleri dönemlerde demokratikleşme, hukukileşme ve olağanlaşmaya katkı sunmak için yargı vardır. Ama bu saraydan verilecek karar sadece meslektaşlarımız değil, gazetecilerimiz içinde önemlidir. Anayasaya aykırı bir biçimde tutukludurlar. Bütün Türkiye bu davada millet adına karar verilmesini bekliyor. Siyasal amaçlarla bazı davalar görülmeye başlandığı zaman yargıçın antrönörlügü artar. Yargıç niyetle, ifadeyle uğraşmaz, eylemle uğraşır. Hukukta suç olabilecek şey eylemdir. Basın demokrasinin temel öğesi ise yargı da bunu korumalıdır. Siyasi amaçlarla bazı davalar görülüyorsa yargının demokrasi talebi daha fazla olması gerekiyor. Buradan yarın çıkacak olan karar Türkiye'nin içinde bulunduğu bunalımdan çıkışında aynı zamanda somut öğelerini de bize sunacaktır"
ADLİYE BAHÇESİNDE YÜKSEK SESLE CUMHURİYET OKUDULAR
CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, Oyuncu Nur Sürer, Oyuncu Defne Halman ve Avukat Kemal Aytaç adliye bahçesinde yüksek sesle Cumhuriyet gazetesi okudu. Akşam saatlerinde İstanbul'u etkisi altına alan şiddetli yağmur etkinliğin erken bitmesine neden oldu. Katılımcılar şiddetli yağmuru "özgürlük fırtınası" olarak nitelediler. Etkinlik yarın da tekarlanacak.