Eğitim Sen Genel Başkanı: Mülakat değil, liyakat istiyoruz
Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, 3 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon memur emeklisini ilgilendiren TİS görüşmelerini değerlendirdi.
Birkan BULUT
Ankara
3 milyon kamu emekçisini, 2 milyon memur emeklisini ilgilendiren TİS görüşmeleri 1 Ağustos’ta başlayacak. Eğitim emekçilerinin taleplerini sıralayan Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, “Öğretmen alımlarında mülakat değil, liyakat istiyoruz” dedi.
KESK’e bağlı Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, eğitim emekçilerinin sorunlarını ve 2018-2019 yıllarını kapsayacak olan toplusözleşmeye ilişkin taleplerini Evrensel'e değerlendirdi. Aydoğan, toplusözleşme sürecindeki en acil taleplerinin OHAL’in kaldırılması, KHK’ler eliyle haksız ihraç ve açığa alma hukuksuzluğuna son verilmesi, Nuriye Gülmen’in ve Semih Özakça’nın haksız-hukuksuz tutukluluğunun sonlandırılması olduğunu söyledi.
EKONOMİK KAYIPLAR VAR
Geçmiş toplusözleşmeye ilişkin ekonomik kayıpların, TL’de yaşanan değer kaybı ve satın alma gücündeki azalma üzerinden net bir şekilde hesaplanarak ödenmesi ve bunun kamu emekçisi ve emeklilerin taban aylığına mutlaka yansıtılması gerektiğini belirten Aydoğan, yıllardır talep ettikleri ek gösterge uygulamasının bu toplusözleşmede mutlaka hayata geçirilmesini istedi.
Sözleşmeli, ücretli öğretmenlik ve mülakat sınavına, performans değerlendirme ve esnek çalışma uygulamalarına son verilmesi gerektiğini vurgulayan Aydoğan, toplusözleşmede eğitimcilerin taleplerini şöyle sıraladı: “En az 50 çalışanın bulunduğu işyerlerinde bebek bakım üniteleri ile kreş açılmalı, çalışan sayısı 50’den az olan işyerleri birleştirilerek, ihtiyaç duyan tüm kamu emekçilerinin kreş hizmetinden faydalanmaları sağlanmalıdır. En az 2 yıl doğum sonrası ücretli ebeveyn izni ve yine 2 yıl süt izni hakları hayata geçirilmelidir. AKP Hükümetinin performans, esnek çalışma, öğretmen şikayet hattı, sözleşmeli, 4/B, 4/C çalışma vb. uygulamaları ile güvencesizliğe karşı, tüm kamu emekçileri için iş güvencesi istiyoruz. Mülakat değil liyakat istiyoruz. Okul idareciliği ve öğretmen alımında mülakat; torpil ve kadrolaşmanın önünü açan, haksız ve hukuksuz bir uygulamadır.”
‘İŞ GÜVENCEMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ’
OHAL kapsamındaki KHK’lere karşı verdikleri mücadele ile açığa alınan üyelerinin önemli bir bölümünün mesleğine geri döndüğünü belirten Aydoğan, ihraç edilen kamu emekçilerinin yüzde 97’sinin ise KESK dışındaki sendikalardan ve sendikasızlardan olduğuna dikkat çekti. Eğitim iş kolunda örgütlü Eğitim Bir-Sen, Türk Eğitim-Sen ve Eğitim-İş’ten de çok sayıda ihraç olduğunu kaydeden Aydoğan, bu sendikalara üye ihraç edilen veya açığa alınanların Eğitim Sen şubelerine gelerek yardım istediklerini dile getirdi. KHK’ler ile yapılan işten atmalar ile fiilen iş güvencesinin ortadan kaldırıldığını ve bunun ayrımsız tüm kamu emekçilerini vurduğunu belirten Aydoğan, iş güvencesinin tüm emekçilerin en temel hakkı olduğunu ve buna sahip çıkmaya devam edeceklerini söyledi.
‘CİHADIN MÜFREDATA GİRMESİ YAPMAK İSTEDİKLERİNİN ÖZETİDİR’
Müfredata “cihat” kavramının da eklenmesiyle devam eden eğitim sistemindeki gericileşmeyi değerlendiren Aydoğan, “Cihadın anlamı gayet açıktır. Din için yapılan savaştır. Cihadın müfredata girmesi, evrimin çıkarılması müfredat ile ne yapılmak istendiğinin de özetidir aslında. Laikliği ve bilimsel eğitimi reddeden gerici, milliyetçi, piyasacı, cinsiyetçi sözde ‘Yeni Türkiye’ argümanı üzerinden yeni sistem inşasını çocuklarımız, öğrencilerimiz üzerinden yapmak istiyorlar” dedi.
4+4+4 yasası çıktığı günden bu yana sendika olarak polis saldırılarına rağmen 2 günlük grev yaptıklarını hatırlatan Aydoğan, yasa çıktığı günden bugüne, Türkiye’nin her yerinde veliler, veli dernekleri, platformları kurarak yüzlerce eylem örgütlediklerini söyledi ve bu kapsamda kamusal eğitim mücadelesine devam edeceklerini dile getirdi. Aydoğan, “Bu karanlık tabloya karşı aydınlık bir Türkiye mücadelesini iş yerlerimizden başlayarak, sokaklarda,meydanlarda vereceğiz. Toplusözleşme dönemini, hak mücadelesini masada veya Hükümetle gizli pazarlıklarla değil, işyerlerinden aldığımız talepleri sokaklarda haykırarak, mücadele ederek, tüm emekçilerin sesine ses olabilecek bir süreç olarak değerlendireceğiz” dedi.