02 Ağustos 2017 06:49

Akıncı üssü davasında ikinci gün

15 Temmuz darbe girişiminin merkezi olarak kullanılan Akıncı üssündeki faaliyetlere yönelik davada ikinci gün başladı.

Paylaş

15 Temmuz darbe girişiminin merkez üssü olarak kullanılan ve derdest edilen komutanların tutulduğu Akıncı üssündeki faaliyetlere yönelik açılan davanın ikinci gününde yoğun güvenlik önlemleri alındı. 486 sanığın yargılandığı davanın ikinci gününde Kemal Batmaz'ın savunması alındı.

Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sincan Ceza ve İnfaz Kurumu içindeki duruşma salonunda görülen davanın ikinci gününde de yoğun güvenlik önlemleri alındı. Polis ve jandarmadan oluşan güvenlik güçleri, cezaevi çevresinde farklı noktalarda kurduğu güvenlik noktalarında davayı izlemeye gelenleri tek tek aradı. Cezaevi çatısına keskin nişancılar yerleştirilirken, cezaevi önünde de çok sayıda zırhlı araç konuşlandı. Sincan Cezaevi önüne gelen bir grup, burada 'F-16'lara kafa tutan Kahramankazan' yazılı pankart açtı.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Sincan Cezaevi'ndeki duruşma salonunda görülen davaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, taraf avukatlarıyla müştekiler katıldı. AKP ve CHP'den bazı milletvekilleriyle bazı sivil toplum örgütü temsilcileri de duruşmayı takip etti.

Darbe girişiminin komuta merkezi olan Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 481 sanık hakkında açılan davada, girişimin Fethullah Gülen ve Adil Öksüz'den sonra 3'üncü sivil yöneticisi olduğu iddia edilen Kemal Batmaz, suçlamaları kabul etmedi.

Darbe girişimi öncesi darbeyi planlamak için Adil Öksüz'le 11-13 Temmuz arasında ABD'ye gidip döndüğü ve Ankara'da darbe toplantılarına katıldığı suçlamalarını reddeden Batmaz, "Örgütün haberleşme programlarını kullanmadım. Hiç kimseye emir ve talimat vermemiş olmam, Ankara'da yapıldığı iddia edilen toplantılar sırasında yurt dışında olmam, darbenin ne planlayıcısı ne de yöneticisi olmadığımın delilidir. Ben hiçbir zaman bu girişimin bir parçası olmadım. Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum" diyerek ifadesini tamamladı.

BATMAZ SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ

Duruşmada ilk olarak darbenin sivil yöneticisi olduğu iddiasıyla yargılanan Kemal Batmaz savunmasını yaptı. Batmaz, Kaynak Holding'de 2001-2006 tarihleri arasında dış ticarette çalıştığını ve başarısından dolayı kısa sürede Kaynak Holding'de yönetici olduğunu belirtti. Yurt dışı seyahatlerini kağıt ticareti için yaptığını anlatan Batmaz, "Çalıştığım dönemlerde şirketlerin ve dış piyasanın ihtiyaçları olan başta fotokopi olmak üzere defter, kitap kağıtlarını dünyanın muhtelif yerlerinden ithal ediyorduk. Piyasada bir büyüme ivmesi yakaladık. Yılık ortalama 50 bin ton civarında kağıt tedariği yapıyorduk. Çalıştığımız ülkeler İspanya, Portekiz, Japonya, Çin, Almanya, ABD, Endonezya hatta Avustralya'ya kadar uzanıyordu. 15 ayrı ülkeden alım yaptığımızı hatırlıyorum" diye konuştu.

Şirketin başarısı nedeniyle ticaretin zamanla ABD'ye kaydığını ve iddianamede bu seyahatlerin suç olarak gösterildiğini söyleyen Batmaz, seyahatlerinin tamamının ele alınmadığını, sadece belli bir kısmının alınarak suçlamalar yöneltildiğini ileri sürdü.

'TESADÜFEN AYNI ANDA ABD'DE BULUNMUŞUZ'

İddianamede geçen, 'Şüphelilerden Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç yukarıda açıklanan asker şüphelilerle birlikte 17 Mart ve 21 Mart tarihleri arasında ABD ülkesinde örgüt lideri Fetullah Gülen ile gerekli istişareleri yaptıktan sonra Türkiye'ye döndükleri ve darbeye hazırlık faaliyetlerine devam ettiği, Adil Öksüzün 05.05.2016 -27.05.2016 ve 04.06.2016 tarihleri arasında Ankara'da darbeye hazırlık toplantıları yaptığı anlaşılmıştır' ifadelerini hatırlatan Batmaz, şöyle devam etti:

"Pensilvanya'da yapıldığı iddia edilen toplantılarla alakalı kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum. Bazı seyahatlerde iddianamede belirtilen kişilerle aynı dönemde yurt dışında bulunmam aynı yerde buluştuğumuz anlamını taşımaz. Yüz ölçümü Türkiye gibi olan bir yeri hesap etmemek lazım. ABD yüzölçümü bakımından Türkiye'nin 20 katı büyüklükte. Hangi sebepten insanın nereye gittiğine bakmak lazım. Belirtilen zaman aralığı 4 gündür. Bu zaman zarfına bakıldığı zaman Öksüz New York'ta, Batmaz Miami'de, Çiçek çocuklarının dil okulu için Los Angeles'te, Oruç ise şehir festivali için San Francisco'da. Bilenler bilir bunlar birbirinden çok alakasız yerler. Tedbir amaçlı deniliyor ancak bunları böyle değerlendirmek lazım."

'ÖKSÜZ'LE AYNI KAREDE YER ALMAM PLANLI DEĞİLDİ'

Ortak iş yaptığı Mehmet Sungur'la ortaklıktan ayrıldıktan sonra ortaya çıkan sorunları halletmek için önce telefonla görüştüklerini, ardından yüz yüze görüşmek için 11 Temmuz'da ABD'ye gittiğini ileri süren Batmaz, şunları söyledi:  

"11 Temmuz'da Mehmet Bey ile aramızdaki meseleleri tekrardan görüşmek için New York'a gittim. Mehmet Bey ile bir hafta öncesinde görüşmek için anlaşmıştık. Mehmet Bey sürekli gittiği bir otelin ismini vererek orada olacağını söylemişti. Ben de son gün internet üzerinden bir otelde rezervasyon yaptım. Sungur'u birkaç kez aradım, telefonu kapalıydı. Bir süre sonra Mehmet Bey'in şirketlerinde çalışmış, Mehmet Bey ile aramızdaki meselelere vakıf olan ismini vermek istemediğim bir arkadaşımla buluştuk. New York'ta onun kaldığı otelde kaldım. Mehmet Bey ile görüşemediğimizden dolayı Türkiye'ye THK'dan bilet aldım ve döndüm. Seyahatimin kısa sürmesi planlı değildi. Dönüş yolculuğunda basın yolunda, Atatürk Havalimanı görüntüleri olarak devamlı verilen, Öksüz ile belirli periyotlarda aynı karede olmam da planlı değildi. THK gold kart üyelerinin yurtdışı seyahatlerinde kullandıkları yerler, pasaport kontrol gişeleri farklıdır. Gold kart üyelerinin kullandıkları bir yer vardır, bundan dolayı aynı yer, aynı pasaport kontrol noktası kullanılmıştır. Arka arkaya gelmemiz de normaldir. Öksüz'ü Abdulhadi Yıldırım'ın yanında birkaç defa görmüştüm. Yalnızca dönüş yolculuğunda bir iki defadan görmeden dolayı merhabalaşma gibi şeyler olmuş olabilir."

'HİÇ KİMSEDEN TALİMAT ALMADIM, KİMSEYE TALİMAT VERMEDİM'

İddianamede, 11-13 Temmuz ABD seyahatlerinin darbe planlarını örgüt lideri Gülen'e onaylatmak için yapıldığının iddia edildiğini hatırlatan Batmaz, "'Onaylatmak için gittiler' ifadesini kesinlikle reddediyorum. Benim hiçbir şekilde görüşmem, bu konuları değerlendirmem, talimat almam söz konusu olmamıştır. Herhangi bir talimat almadığım gibi, hiç kimse de bu şekilde bir talimat verdiğimi söyleyemez. Bu kesimle bağlantım yalnızca mazide şirketlerinde çalışmamdan ibarettir" sözleriyle kendini savundu.

ANKARA'YA NEDEN GİTTİ?

Darbe girişimi sonrası Ankara'da yakalanmasının ve Ankara'da bulunmasının nedenini daha önceki ifadelerinde olduğu gibi 'arsa bakmak' olarak açıklayan Batmaz, şunları anlattı:

"15 Temmuz'dan bir hafta önce Harun Biniş ile internet üzerinden yazışarak anlaştık ve buluştuk. Kendisiyle Kaynak Holding'de çalışıyorduk. Benim son dönemlerde gayrimenkul işiyle uğraştığımı biliyordu. Bir miktar parası olduğunu, gayrimenkul alacağını, kendisine yardım edip etmeyeceğimi sordu. Ben Ankara'yı bilmem. Kendisi yer gösterecekti, ben de piyasa değerlendirmesi yapacaktım. 15 Temmuz'da öğlene doğru Ankara'ya geldim. İsmini vermek istemediğim arkadaşımın işyerine geçtim. Bir süre sohbet ettikten sonra arkadaştan aldığım araç ile birkaç ihtiyacı giderip, sonrasında da ertesi gün sabah buluşacağımız Harun Beyi arayıp ricasını yerine getirmekti amacım. Arkadaş yorgun olduğumu anlamış olacak ki istirahat için evine davet etti ve gittim. Gece uçak seslerini duydum ve kalktım. Ev sakinleriyle saat 23.00 sıralarında televizyon izledik. Sabah kendileri ailesiyle birlikte gitmemem konusunda ısrar ettiler. Ama söz vermiş olmam, daha öncesinde randevulaşmış olmam beni o sabah saat 08.00'da Ümitköy'e gitmeye sevk etti. Evinde kaldığım arkadaşa bir zararı dokunur düşüncesiyle daha önce savcılık ifademde bu durumdan bahsetmemiştim. Harun Beyin yönlendirmesiyle taksiyle bir müddet gittikten sonra bir köyde durduk. Taksicinin bizi beklemeye niyeti yoktu. Valizimi ve el çantamı araçtan alarak indim. Biraz ileride ne olduğu bilmediğim bir tesis vardı. Köy tarafına baktığım zaman kimseyi göremedim. Ama karşıda kasketli birisini gördüm. Köy muhtarı hakkında bilgi almak için oraya gitmeye karar verdim. Biraz ilerledikten sonra polisler geldi. Kimlik ve ne aradığımız sordular. Bir telaş vardı. Derdimiz anlatmaya çalışırken 'emniyette anlatırsınız' dediler. Bu arada yanılmıyorsam başkalarını alan bir araç daha bulunduğumuz aracın yanına geldi. Aracın ön kısmına Harun Beyi, yanına da beni ve bir jandarmayı oturtturdular. Kendisine birkaç defa siyah el çantamın olmadığını söyledim fakat dikkate almadı. Sonra başka bir araca aldılar bizi ve jandarma karakoluna geldik. Sonrasında da emniyete sevk edildik"

'SAVCILIK SUÇLAMALARINI KABUL ETMİYORUM'

İfadesinde, savcılık tarafından 13 ayrı suçla suçlandığını belirten Batmaz, "Örgütün haberleşme programı olan ByLock'u kullanmadım. Hiç kimseye emir ve talimat vermemiş olmam, Ankara'da yapıldığı iddia edilen darbe toplantıları sırasında yurt dışında olmam, darbenin ne planlayıcısı ne de yöneticisi olmadığımın delilidir. Ben hiçbir zaman bu girişimin bir parçası olmadım. Üzerime atılı suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum" diyerek, savunmasını tamamladı.

ÇAPRAZ SORGUSU SIRASINDA ZAMAN ZAMAN GERGİNLİK YAŞANDI

İfadesinin ardından çapraz sorgusuna geçilen Kemal Batmaz, önce Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın ardından da müşteki avukatlarının sorularını yanıtladı. Batmaz, "Darbe girişiminin arkasında terör örgütü elebaşı Gülen ve ekibinin olduğuna inanıyor musunuz?" sorusuna "Benim kafama takılan bir şey var. Böyle bir teşebbüse katılan biri neticesi itibariyle başarılı olsun veya olmasın kendisine ulaşılacağını bildiği unsurlarla böyle bir teşebbüse kalkışmaz" diye yanıt verdi.

Batmaz, "Bunu Fetullah Gülen mi yaptı mı?' sorusu üzerine ise "Bunu bana sormayın mahkemenin neticesi belirleyecektir. Şu an istinat edilen bir takım iddialar var. Mahkeme sonunda neticelenmesini bekliyorum" dedi.

BATMAZ'A GÖRÜNTÜ TEPKİSİ

Kemal Batmaz, Akıncı Üssü'ndeki görüntülerde yer alan kişinin kendisi olmadığı yönündeki sözleri nedeniyle sık sık bu konuda sorulara muhatap oldu. Israrla sorulan sorulara karşın o kişinin kendisi olmadığını tekrarlayan Batmaz'a müşteki ve avukat sıralarında tepki gösterildi. Bir avukat, Batmaz'a "En son ne zaman aynaya bakmış" diye tepki gösterdi.

CUMHURBAŞKANI'NIN AVUKATI AYDIN: BÖYLE TESADÜF MÜ OLUR?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, sanığa "Harun Biniş, Adil Öksüz ve sizin Kaynak Holdingle bağlantınız var. Üçünüz de aynı anda ABD'ye gidip dönüyorsunuz ve 15 Temmuz'da Akıncı Üssü civarında yakalanıyorsunuz. Böyle tesadüf olur mu?" sorusunu yöneltti. Batmaz soruya, "20 yıllık bir zaman dilimi baz alınmış. Bazı çakışmalar olamaz mı? Meseleyi parça parça ele alırsak bütün daha iyi algılanır. Yurt dışına çıkış gerekçelerine bakmak lazım" diye yanıt verdi.

Batmaz, bir soru üzerine de 'FETÖ' ile ticari ilişki dışında bir ilişkisinin olmadığını ileri sürdü.

AVUKATTAN BATMAZ'A: ADİL ÖKSÜZ'E ARSAYI SİZ Mİ GÖSTERECEKTİNİZ?

Kemal Batmaz, bir avukatın "Arsa bakmaya gidiyorum, dediniz. Tanımadığınızı söylediğiniz Adil Öksüz de 'Arsa bakmaya gidiyorum' dedi. Arsayı ona siz mi gösterecektiniz?" sorusuna "Başkası ne ifade etmiş beni enterese etmiyor" diye yanıt verdi.

Kemal Batmaz, bazı sorulara da kendisine hakaret edildiği gerekçesiyle cevap vermeyeceğini söyledi.   

HAKAN ÇİÇEK, O GECE AKINCI ÜSSÜ'NDE OLDUĞUNU KABUL ETTİ

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada Kemal Batmaz'ın ardından Hakan Çiçek savunmasını yaptı. 

Türkiye'de 4 şirketi ve birçok iş yeri olduğunu, Ankara'da okulları olduğunu belirten sanık Çiçek, "Ankara Yenimahalle'de bir arazi alarak bin 600 kapasiteli yeni bir okul kurdum. 15 Temmuzdan iki gün önce binanın iskan başvurusunu yapmak için ikametimin bulunduğu İstanbul'dan Ankara'ya geldim. Ahmet Özçetin'le aynı gün Çay Yolu'nda bulunan okulumda tanıştım.  

Yeni bir veli olduğunu düşünerek kendisine okulun sahibi olduğumu ve yardımcı olabileceğimi söyledim. Kendisi de bana çocuklarının zaten bu okulda olduğu çok memnun olduğunu söyledi. Bunu üzerine kendisine Yenimahalle'deki okul projesinden bahsettim ve çalıştığı kurumda okulun reklamını yapmak için yardımcı olup olmayacağını sordum. Akıncı Üssü'nde Albay olduğunu söyleyerek, 'Cuma günü iş yerinde bir sosyal etkinlik var bu etkinliğe gelebilirsiniz' dedi. Ekipler yoğun olduğu için 'bizzat ben geleceğim' diyerek randevulaştık" diye konuştu. 

SAAT 19.30-20.00 ARASINDA AKINCI'YA GİTTİM

15 Temmuz günü saat 19.30- 20.00 arasında Akıncı Üssü'ne gittiğini söyleyen Çiçek şöyle devam etti: "Beni karşıladı ve kapıda kimlik göstermeden lojmanlar bölgesine gittik. 4-5 dakika sonra bir telefon geldi 'siz burada oyalanın benim bir işim çıktı' diyerek gitti. Yaklaşık 45 dakika oyalandım. Saat 21.00'a doğru tekrar geleceğinden umudumu kestiğim için programın olup olmayacağını öğrenmek için nizamiyeye doğru yürüdüm. Nizamiye kapısına varmadan içeriye araçların giriş çıkış yaptığı ve olağanüstü bir durum olduğunu fark ettim. Terör saldırısı olduğu yönünde anonslar yapıldı. Bunun üzerine çıkmak için nizamiye gittim. Ancak giriş çıkışların yasak olduğu söylendi. Beklemeye başladım ve gece saat 24.00'a kadar lojmanların arkasında saklandım. Dışarıdan sesler gelmeye başladı, tekbir sesleri yükseldi. Tekrar nizamiyeye doğru yürüdüm. Patır patır silah sesleri geliyor ve toplanan insanlara dağılın uyarısı yapılıyordu. Bu kez daha da korkup lojmanların arkasındaki ağaçlık alana iyice saklandım."

‘TARLADA BİR POŞET İÇİNDE TOMARLA PARA BULDUM’

Sabah saat 08.00 sıralarında tel örgülerden atlayarak kaçtığını ve uzaktan gördüğü bir köye ulaşmak için yaklaşık 2.5 saat yürüdüğünü belirten Çiçek, bu sırada gördüğü jandarma ekiplerinden yardım istediğini ve burada gözaltına alındığını ileri sürdü. O saate kadar terör saldırısı olduğunu düşündüğünü, darbe girişimini götürüldüğü jandarma karakolunda öğrendiğini iddia eden Çiçek, "Tarlada yürürken, bir poşetin içinde bir tomar para buldum. Jandarmaya tutanak tutulurken, 5 bin dolar ve 7-8 bin lira paranın bana ait olduğunu, poşetteki  23 bin 800 Doların bana ait olmadığını söyledim. Ancak, sonra beni teslim ettikleri polis karakolunda "Tarla da para mı bulunur lan" diye dayak yedim. Bu yaşadığım hadise bir yalan beyan olarak üzerime kaldı ve gazetelerde bununla ilgi sürekli haber yaptılar. Daha sonra cezaevindeyken 'Akıncı Üssü'nün çevresinde bir çobanın çanta içinde para bulduğu' yönünde haberler okudum. Bu haber beni doğruladı. Yalan söylemedim" dedi. 

YAPILAN HABERLER NEDENİYLE OKULUMA EL KONULDU

Karakoldaki ve savcılıktaki ifadeleri ile mahkemedeki ifadelerini aynı olduğunu, kesinlikle doğruları anlattığını belirten sanık Çiçek, "Darbe girişimi sonrası benim şirketlerimin ve okullarımın adı FETÖ kurumu diye KHK'larda geçmedi. Ancak bu süre içerisinde hakkımda yapılan haberlerden sonra okullarıma FETÖ okulu diye el konuldu" dedi. 

Darbeyi planladığı iddiası ile hakkında çıkan haberleri ve gazetedeki çıkan fotoğrafları eleştiren Çiçek, "Devletin kurumunun geçtiği haberlerde 'darbeyi planlayan sivil imam ve Askeri kanadın bir numarası' diye fotoğraflar yayınlandı. O fotoğraftaki kişiyi yani Akın Öztürk'ü ben ilk kez bu duruşmalara çıkarken gördüm. Bu kişinin torunu bizim okulda okumuş. Okulda torununun bir gösterisine katılmış. Yanında darbe yöneticisi olarak koydukları kişinin resmi benim değil okul müdürümün resmi" diye konuştu.  

BU SAATTEN SONRA KUZENİM TANIMIYORUM DESE ŞAŞIRMAM

3 çocuğu olduğunu ve hiçbirinin FETÖ'nün okullarına gitmediğini belirten Çiçek, suçlamaları kabul etmediğini ve anlattıklarının gerçek olduğunu tekrarladı. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray, "Bu davanın sanığı olan Ahmet Özçetin savcılıktaki ifadesinde sizi tanımadığını ve anlattığınız olayların yalan olduğunu beyan etmiş. Buna ne diyeceksiniz" diye sordu. Sanık Çiçek, "Bunu kendisine sormak lazım ancak hakkımda darbeyi planlayan kişi diyerek bu kadar haber yapıldıktan sonra kuzenim 'tanımıyorum' dese şaşırmam" diye konuştu.

BU DARBEYİ FETÖ'NÜN YAPTIĞNI DÜŞÜNÜYORUM

ByLock kullanmadığını da iddia eden sanık Çiçek, bir soru üzerine, "FETÖ denilen adamın, hakaret sıkıntı olmasın diye yapmıyorum. Yoksa yaparım. Bu adamın evimde bir kitabı yok. Almadım, okumadım, çocuklarıma da okutmadım" diye konuştu.  

"Bu darbeyi kimin yaptığını düşünüyorsun" sorusuna da "FETÖ'nün yaptığını düşünüyorum" cevabını verdi. 

Çiçek'in sorgusuna ara veren mahkeme, duruşmaya yarın saat 09.30'a kadar ara verdi. (Ankara/DHA)

ÖNCEKİ HABER

Ahrar Şam, yenilgi sonrası liderini değiştirdi

SONRAKİ HABER

Türkiye GDO çöplüğü oluyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa