'Ankara'daki kaybedilme ve kaçırılma vakaları soruşturulsun'
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Ankara'da meydana gelen kaçırılma ve kaybedilme vakalarına ilişkin Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e mektup gönderdi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e Ankara'da yaşandığı belirtilen kaybedilme ve kaçırılma vakalarına ilişkin mektup gönderdi. Gönderilen mektupta, zorla kaybedilen en az dört kişi ile ilgili acilen soruşturma başlatılması gerektiği söylendi.
HRW'nin resmi sitesinde yer alan mektupta, kaçırılan kişilerden birinin aynı zamanda eski bir öğretmen olduğu ve 42 gün sonra polis tarafından resmi gözaltında tutulduğunun tespit edildiği belirtildi. Mektupta "En az üç kişi daha benzer koşullar altında kaçırılmış olmakla birlikte, bu kişilerin akıbeti henüz bilinmiyor. Kaçırma olayları arasındaki benzerlikler ve kaçırılan kişilerden birinin daha sonra gözaltında tutulduğunun tespit edilmesi, bu kişilerin Türkiye’deki güvenlik güçleri veya kolluk kuvvetleri mensuplarının gerçekleştirdiği bir zorla kaybedilme olayının mağduru olabileceği yönünde inandırıcı sebep teşkil ediyor" ifadeleri kullanılıyor.
WILLIAMSON: TÜRKİYE MAKAMLARI YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ DERHAL YERİNE GETİRİLİMELİ
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson “Kayıp kişilerin devlet yetkilileri tarafından zorla kaybedildiğini düşünmemize neden olan inandırıcı sebepler bulunmaktadır” diyen Williamson, “Türkiye makamları yükümlülüklerini derhal yerine getirmeli ve ciddi tehlike altında olabilecek bu kayıp kişilerin yerini tespit etmeli ve serbest kalmalarını sağlamalıdır. Şayet bu kişiler gözaltında tutuluyorsa derhal bir avukata erişimlerini sağlayarak ailelerine yerlerini bildirmelidir” şeklinde devam etti.
“Türkiye’nin zorla kaybedilmeler konusundaki karanlık geçmişi göz önünde bulundurulduğunda, yetkililerin Ankara’da meydana gelen ve endişe verici boyuta ulaşan çok sayıdaki kaçırılma vakasını soruşturması çok daha önem kazanmaktadır” şeklinde konuşan Williamson “İnsanların kaybolması ağır bir insan hakları ihlalidir ve koşullar ne olursa olsun yasaklanmıştır. Hükümetin artık bunun kökünü kazımak için harekete geçmesi gerekmektedir” dedi.
VERİLEN SORU ÖNERGELERİ YANITLANMADI
Mektupta ayrıca, kaçırılan beş kişinin bazılarının aileleri de dahil olmak üzere, CHP milletvekillerinden Sezgin Tanrıkulu ve Şenal Sarıhan'ın, Nisan ve Mayıs aylarında Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergelerinin yanıtlanmadığı ifade edildi.
'TÜRKİYE YAŞAM HAKKI İHLALİNE DAİR MÜKERRER KARARLAR VERMİŞTİR'
"Türkiye’de daha önce 1990’lı yıllarda güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen zorla kaybedilmeler yaşanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye’nin, çoğunluğu Kürt olan mağdurların özgürlük ve güvenlik haklarını ve sıklıkla da yaşam hakkını ihlal ettiğine dair mükerrer kararlar vermiştir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hükümeti işkenceye karşı sıfır toleransı açıkça savunmaktadır ve gözaltına alınan kişilere, gözaltına alındıkları andan itibaren avukata erişim hakkı sağlayan, ancak OHAL kapsamında ilk başta kaldırılmış olan koruma tedbirini tekrar uygulamaya koymuştur. Bununla birlikte hükümet, gözaltında kötü muamele uygulamalarında geçtiğimiz yıl içerisinde görülen ciddi artışı ele almamış ve kötü muamele iddialarının tam olarak soruşturulmasını ve sorumluların adalet önüne çıkartılmasını sağlamamıştır.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Ekim 2016’da OHAL kapsamında işkence ve kötü muameleye karşı korunma tedbirlerinin kaldırılmasına dair bir rapor yayınlamıştır. İnsan Hakları İzleme Örgütü, OHAL kapsamındaki 30 günlük gözaltı süresi ve gözaltına alınan kişilerin ilk 5 gün avukatla görüşme haklarına getirilen kısıtlama gibi, bu kişilerin gözaltında istismara uğrama riskini arttıran etmenlere odaklanmıştır. Ocak ayında Bakanlar Kurulu tarafından yayınlanan bir KHK ile gözaltı süresi, savcı tarafından 7 gün daha uzatılabilecek şekilde, 30 günden 7 güne düşürülmüş ve ilk 5 gün avukatla görüşmeye getirilen kısıtlama kaldırılmıştır. Ancak bu olumlu tedbirlerin, gözaltındaki kişilerin istismara uğramasını durdurmakta yetersiz kaldığı görülmektedir.
Türkiye makamları, zorla kaybedilmelerin mutlak şekilde yasaklanmasını desteklemeye yönelik taahhütlerini acilen ortaya koymalı ve gözaltındaki kişilere işkence veya kötü muamele yaptığı veya gözaltındaki kişileri kanuna aykırı şekilde özgürlüklerinden yoksun bıraktığı iddia edilen güvenlik güçlerinin, istihbarat mensuplarının ve diğer kamu görevlilerinin ivedilikle ve etkili bir biçimde soruşturulmasını sağlamalıdır.
Avrupa Birliği ve üye devletleri de dahil Türkiye’nin uluslararası ortakları, yetkililer tarafından zorla kaybedilmelerin gerçekleştirildiğine yönelik endişeleri ve gözaltında meydana gelen işkence şikayetlerindeki artışı ivedilikle dile getirerek, insan hakları konusundaki endişelerini Türkiye ile olan ilişkilerinin merkezine yerleştirmelidir. Uluslararası ortaklar, bildirilen tüm gözaltında işkence ve kötü muamele vakaları ile zorla kaybedilme vakalarının etkili bir biçimde soruşturulmasına yönelik açık çağrıda bulunmalıdır."
KAYBEDİLEN KİŞİLERE İLİŞKİN BİLGİLER
Mektupta kaybedilen kişilere ilişkin bilgiler şu şekilde yer aldı:
"Resmi gözaltında tutulduğu tespit edilen mağdur, eski bir öğretmen olan Önder Asan’dır. Bir görgü tanığı, Asan’ın Nisan ayında Ankara’da polis memuru olduklarını söyleyen şahıslar tarafından, içinde bulunduğu taksiden zorla indirilerek Volkswagen Transporter marka bir minibüse bindirilmek suretiyle kaçırıldığını görmüştür. Asan’ın ailesine 42 gün sonra bir polis merkezinden telefon edilmesinin ardından, kendisinin gözaltında tutulduğu tespit edilmiştir. 17 Mayıs günü hâkim önüne çıkartılan Asan’ın, terör bağlantıları olduğu iddiası ile tutuklu yargılanmasına karar verilmiştir.
Asan, polis memuru olduklarını söyleyen kişiler tarafından kaçırılmasının ardından gizli bir yerde tutulduğunu, sorgulandığını ve işkence gördüğünü ve sonrasında resmi bir polis merkezine gönderildiğini ve ancak burada bir avukatla görüşebildiğini ileri sürerek Ankara Savcılığı’na resmi şikâyet başvurusunda bulunmuştur.
Mart ayında başlayan kaçırma olaylarında, kaçırılan diğer üç kişinin kaçırılma koşulları Asan’ın kaçırılması ile benzerlik arz etmektedir. Bu kişiler Turgut Çapan, Mustafa Özben ve Cemil Koçak’tır. Üçü de Kanun Hükmünde Kararname ile görevlerinden ihraç edilmiş öğretmen ve memurlardır. Asan, aynı zamanda tanıdığı olan Çapan’ı kaçırıldığı gün görmüştür. Özben ve Koçak’ın kaçırılmasına şahit olan görgü tanıkları, Özben ve Koçak’ın siyah veya koyu renkli bir VW Transporter minibüse yaka paça bindirildiklerini söylemiştir. Güvenlik kamerası görüntüleri de bu ifadeleri doğrulamaktadır.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün dosyasını incelediği beşinci bir kişi de Mart ayında ailesini Ankara AŞTİ Otogarına bıraktığından beri kayıptır. Bu kişi en son güvenlik kameraları tarafından metro istasyonundan çıkarken görüntülenmiştir. Kaçırılan diğer dört kişiye benzer bir profili bulunmaktadır. Kendisinin şu an nerede olduğu bilinmemektedir." (HABER MERKEZİ)