Kanada’da yerli kadın cinayetleri aydınlatılmayı bekliyor
Kanada’da ‘kayıp ve öldürülen yerli kadınlarla ilgili ulusal soruşturma’nın yeniden başlatılması talep ediliyor.
Kanada’da ‘kayıp ve öldürülen yerli kadınlarla ilgili ulusal soruşturma’nın güvenlik güçlerine duyulan güvensizlik nedeniyle sonlandırılıp yeniden başlatılması talep ediliyor.
Kanada Başbakanı Justin Trudeau tarafından, Kanada’daki yerli kadın cinayetlerini soruşturmak için aralık 2015’te başlatılan ulusal soruşturmanın yeniden ele alınması için mağdur aileler bir bildiri yayımladı.
The Guardian’dan Ashifa Kassam’ın haberine göre mağdur ailelerinin bu talebi polisin ihmalleri sonucunda soruşturmaya duyulan güvensizlikten kaynaklanıyor.
4 BİN YERLİ KADIN KAYIP YA DA ÖLDÜRÜLDÜ
Geçtiğimiz yıllarda Kanada’da yaklaşık 4 bin yerli kadının öldürülmesi ve kaybolması nedeniyle mağdur yakınları, insan hakları savunucuları ve topluluk liderleri yıllardır adalet çağrısında bulunarak değişim talep ediyorlardı.
Onların kararlılığı Justin Trudeau Hükümetinin, “devam etmekte olan bu ulusal trajediyi” sona erdirmek amacıyla 538 milyon dolarlık iki yıl sürecek bir federal soruşturma başlatmasına neden olmuştu.
‘Kayıp ve öldürülen yerli kadınlarla ilgili ulusal soruşturma’ güvenlik güçlerinin yetersizliğini ve onlara olan güvensizliğin kadınların hayatını nasıl tehlikeye attığını yakından incelemeyi hedefliyordu. Ancak soruşturmanın başlatılmasından neredeyse bir yıl sonra, Manitoba Koalisyonu (Kurbanların aile ve arkadaşlarından oluşan topluluk) değişim talep etmek için tekrar bir araya geldi.
CİNAYETLER YENİ DEĞİL
Kanada’nın yerli topluluğu, nüfusun yaklaşık yüzde dördünü oluşturuyor ve diğer Kanadalılara kıyasla çok daha yüksek oranda yoksulluk, hapis ve intihar eğilimi ile boğuşuyor.
Mali Ilse Paquin’in haberine göre, yerli kadın cinayetleri 1970’lerde yerlilerin şehirlere göç etmesi için yapılan çağrı ile başladı. Manitoba Şefleri Birliği (AMC) Genel Sekreteri Derek Nepinak, bu göç dalgasından sonra her yaştan kadının ailelerine kefen içinde geri gönderilmeye başlandığını söyledi. Nepinak, “1978’de Winnipeg’de bir teyzemi kaybettim. Bu hiçbir şekilde yeni bir olgu değildir” dedi.
Sorunun boyutunu ölçmek için 2014 yılında Kanada Kraliyet Atlı Polisi (RCMP), ülke genelinde çalışma başlattı. Çalışmada toplanan verilerle 1980 ve 2012 yılları arasında en az 1017 yerli kadının öldürüldüğü, 108’inin ise kayıp olduğu ortaya çıktı.
2015’te RCMP, yerli kadınların diğer Kanadalı kadınlardan dört kat daha fazla kayıp ya da cinayet olasılığına sahip olduğunu belirten bir rapor yayımladı. Rapora göre, Aborijin kadınlar Kanada’nın kadın nüfusunun sadece yüzde 4.3’ünü temsil ederken, kadın cinayetlerinin yüzde 16’sını, kayıp kişilerin ise yüzde 11’ini oluşturuyor.
‘YERLİ KADINLARA YÖNELİK ŞİDDET RADARIMIZDA DEĞİL’
Bulgular ilk kez yayımlandığında, binlerce kişi Kanada genelindeki şehirlerde toplanmış; mağdur yakınları, şefler ve aktivistler, ülkede yaşanan yerli kadın cinayetleri konusunda ulusal bir araştırma talebinde bulunmuştu. Ancak bu çağrılar, Eski Kanada Başbakanı Stephen Harper tarafından reddedilmişti. Muhafazakar bir politikacı olan Harper, sorunun başlıca yerel şiddet ve yerli toplulukların yaşadığı rezervlerdeki suç oranından kaynaklandığını savunuyordu.
Hatta devlete bağlı CBC kanalı tarafından, konuya dair ulusal bir soruşturma başlatma ihtimali sorulan Harper, “Dürüst olmak gerekirse, radarımızda değil” diyerek yanıt vermişti.
TRUDEAU ‘YENİLENMİŞ BİR İLİŞKİ’ VADETMİŞTİ
2015 yılında yönetime gelen Trudeau ise, Kanada’nın 1.4 milyon yerli halkıyla ‘yenilenmiş bir ilişki’ vadederek, yüzlerce yerli kadının öldürülmesi veya kaybolması konusunda uzun zamandır beklenen bir ulusal soruşturma başlatmıştı.
Başbakan gazetecilere verdiği demeçte, “Soruşturma, mağdurlar için adalet, aileler için iyileşme sağlamalı ve devam eden bu trajediye son verilmeli” ifadelerini kullanmıştı.
KOMİSYON ÜYESİ İSTİFA ETTİ
Fakat, soruşturmanın başlamasından aylar sonra yetkililere güvenini yitiren aileler endişelerini dile getirmeye başladı. Soruşturma başkanlığındaki beş komisyon üyesinden birinin istifasıyla kriz iyice tırmandı. İstifasını sunan Marilyn Poitras, kararının diğer komisyon üyeleriyle olan anlaşmazlıklardan kaynaklandığını ve soruşturmanın “sömürgesel duruşma modeli”ni desteklediğini belirtti. Poitras, “Bundan dolayı, başarmak için harekete geçtiğimiz şartların yerine getirilmediğini kuvvetle düşünüyorum” diye konuştu.
Kurbanların aileleri de soruşturmadan çekildiklerini ilan eden bildirinin aylarca süren olumsuzluklar dizisi sonrasında geldiğini belirtti. Polisin yerli kadınlara eşit bir şekilde koruma sağlamakta başarısız olduğuna dair uzun zamandır devam eden şikayetlere rağmen soruşturma sürecinde de süren polis ihmalleri öfkeye neden oldu.
2017’DE YERLİ KADINLARA POLİS İSTİSMARI SÜRÜYOR
İnsan Hakları İzleme Örgütü de haziran 2017’de yayımladığı raporda yerli kadınların polisin ihmali ve istismarına maruz kaldığını gündeme getirdi. Rapor, yerli kadınların aile içi şiddeti bildirdiklerinde polisin ihbarı görmezden geldiğini ayrıca bu kadınların polis tarafından uygunsuz vücut araması, cinsel taciz ve fiziksel saldırılara maruz kaldığını belgeliyor.
Raporda, yerli kadınların polise karşı derin bir güvensizlik duydukları ve polisi şikayet etmeleri halinde misilleme ile karşı karşıya kalmaktan korktukları belirtiliyor.
Kanada polisinin durumu, Uluslararası Af Örgütü raporları tarafından da gündeme getirildi.
Yerli kadınlar Kanada’nın en kötü seri katillerinden biri olan Robert Picton’ın da hedefi oldu. En az 33 yerli kadına işkence edip öldüren Picton’ın yakalanmasının ardından Af Örgütü tarafından yayımlanan raporda “Kanada’daki polisin çoğu zaman yerli kadınlara yeterli koruma standardı sağlayamadığı” vurgulanmıştı.
‘AİLELER YENİDEN MAĞDUR EDİLİYOR’
Kız kardeşi Dawn’ın 2011 yılında “gizemli koşullar altında” öldüğünü söyleyen Hilda Anderson-Pryz, soruşturmadan çekilme nedenini “Ulusal soruşturmaya güvenimizi kaybettik.
Bizler dışlanıyoruz ve ulusal soruşturma tarafından duyulmuyoruz. Bu hasarlı soruşturmaya katılarak sevdiklerimizi ve kendimizi onursuzlaştıramayacağımıza karar verdik” diyerek ifade etti.
Soruşturmayı sıfırlandırmak için çağrıda bulunan en gür seslerden biri ise, 30 yerli topluluğunu temsil eden Manitoba Keewatinowi Okimakanak kuruluşunun en büyük şefi olan Sheila North Wilson.
Wilson, “Dinlediğimizi ailelere göstermek zorundayız ve durum daha kötüye gitmeden önce düzeltmeye özen gösteriyoruz” diye konuştu.
Wilson, ailelerin ilk etapta soruşturmayı sürdürecek sebatları olmasına rağmen şu an yaşadıkları hayal kırıklığının en büyük sebebinin soruşturma sırasında dışlandıklarını hissetmeleri olduğunu söyledi.
Birçok aile ise hikayelerini soruşturmayla paylaşmanın, değişime yol açıp açmayacağını merak ediyor.
Wilson “Temel olarak (aileler) bu süreç tarafından yeniden mağdur ediliyor. Hikayelerini tekrar anlatmak için çok fazla enerji ve çok fazla güç harcıyorlar. Sorun şu ki, Kanada’da yerli kadın ve kızları giderek daha çok kaybedeceğiz”
Derleyerek çeviren Elif Özmen Belek