İşçilerin ciğerleri çürüsün ama kimse bilmesin!
Polat Maden’de sendikalaşmayı işçi kıyımıyla engelleyen patron, çalışma koşullarının görüntülenmesini engellemek için telefon yasağı getirdi.
Adnan GÜRKAN
Aydın
Aydın’ın Çine ilçesinde çalışma koşullarının düzelmesi için Genel Maden İşçileri Sendikasına (GMİS) üye olan Polat Maden’de 4 işçi, telefonlarını güvenliğe teslim etmeyi kabul etmedikleri için tazminatsız işten atıldı. Yöneticilerin, işyerindeki işçi sağlığı ve iş güvenliğine aykırı çalışma koşullarının belgelenmesini engellemek için böyle bir şey istediğini belirten işçiler, “Mesele sadece bizim işten atılmamız değil. Orada çalışan işçi arkadaşlarımız var. Onlar bu koşullarda çalışmaya devam ederlerse ciğerleri, sağlıkları kalmayacak” dedi.
Aydın’ın Çine ilçesinde bulunan Polat Maden Genel Müdür Enver Sever’in, işe girişte cep telefonlarını güvenliğe teslim etmeleri için yazılı emir çıkardığını söyleyen işçiler, bu emri imzalamadıkları gerekçesiyle tazminatsız olarak işten atıldıklarını anlattı.
İşten atılanlardan Mehmet Okumuş, telefonların güvenliğe teslim ettirilmesinin amacının, işyerindeki işçi sağlığı ve iş güvenliğine aykırı çalışma koşullarının belgelenmesini engellemek olduğunu belirtti. Bazı işçilerin fabrikanın suç teşkil eden uygulamalarını belgeleyerek suç duyurusunda bulunduğunu anlatan Okumuş, “İçeride çok toz oluyor. Işık yanarken bile bazen makineler gözükmüyor. Arkadaşın birisi içeriden fotoğrafları çekip Sağlık Müdürlüğüne mi ne göndermiş. Bunlara haber gelmiş. Bunlar da kendi ayıplarını kapatmak için telefonlar güvenliğe teslim edilecek diye bir yazı çıkardılar” dedi.
İŞÇİNİN TELEFONUNU GÜVENLİKÇİ AÇIYOR!
Telefonun insanların özeli olduğunu söyleyen işçiler tebligatı imzalamadıklarını, bu nedenle uymayacaklarını belirttiklerini söyledi. Fabrikada telefonlara 08.00-18.00 saatleri arası sekreterin baktığını, 18.00’den sonra ise güvenlikçilerin baktığını belirten Orhan Gazi Öksüz, “Akşam evde bir sorun oluyor, bir kadın kocasına bildirmek için fabrikayı arıyor. Telefona bakan güvenlikçi ‘Sen gocanı ne yapcan gız. Telefonun ucunda ben varım’ diyor. Kadın telefonu kapatıyor. Olayı, başı derde girer diye kocasına söyleyemiyor. Kadın arkadaşlarına anlatıyor. Böyle insanlara telefon mu bırakılır?” diye konuştu.
Özellikle gece vardiyasında çalışan işçilerin, evlerinde acil bir durum olduğunda kendilerine ulaşılması açısından telefonun önemli olduğunu söyleyen işçiler, yemek arası veya çay molasında telefon kullanılmasının önünde herhangi bir engel olamayacağını ifade etti. İşçiler telefonların güvenliğe teslim edilmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi.
ZORLA İMZA ATTIRMAK İSTEDİLER
Sendikaya üye olduktan sonra istifa etmesi için sürekli baskı gördüğünü, çalışma yeri ve yaptığı işin değiştirildiği söyleyen Erkan Korkut, Tesis Müdürü Serhat Sakbaş’ın ‘Bu sendikayı buraya sokmayacağız. Bu sendikadan vazgeçin’ dediğini belirtti. “Telefon için bize zorla imza attırmaya çalıştılar” diyen Korkut şöyle devam etti: “Biz durumumuzu belirterek imzalamayacağımızı söyledik. İş çıkışı çağırdılar, tüm haklarınızı vereceğiz ve işten çıkaracağız dediler. Postacı, noter kanalıyla tazminatsız işten çıkarıldığımıza dair bir yazı getirdi. Bu adamlar işçiye verdikleri hiçbir sözü tutmuyorlar. Sendika mutlaka Polat Maden’e girecek” dedi.
Kaygılarının sadece işten atılmalarından kaynaklanmadığını ifade eden Mehmet Okumuş, “Biz hakkımızı alsak da olur, almasak da. Mesele sadece biz değiliz. Orada çalışan işçi arkadaşlarımız var. Onlar fabrikanın bu koşullarında çalışmaya devam ederlerse ciğerleri, sağlıkları kalmayacak” diye konuştu.
‘TEHDİTLE SENDİKADAN İSTİFAYA ZORLUYORLAR’
Polat Maden Çine Tesisi Müdürü Serhat Sakbaş ve ona bağlı diğer yöneticiler tarafından sendikadan istifa etmeleri için sürekli tehdit edildiklerini ve kendilerine mobbing uygulandığını anlatan işçilerden Hasan Şahin, “Zorla e-devlet şifremi alarak sendikadan istifa ettirmişlerdi, ben tekrar üye oldum. Yeniden üye olduğumu öğrenen Şef Ali Orhun, ‘Sendikaya yeniden üye olmuşsun, hem de başkalarını üye yapmışsın. Kim onlar? İsimlerini ver. Kredi çekmişsin borcun var. Çalışmak istiyorsan, evine ekmek götürmek istiyorsan sendikadan istifa et. Yoksa sana burayı zindan ederiz’ diyerek beni tehdit etti. ‘Sendika benim hakkım. Ne yaparsanız yapın, sendikadan istifa etmiyorum’ dedim. Tehditle ilgili de suç duyurusunda bulundum” dedi.
Çalışırken bel fıtığı olduğunu ve ameliyat geçirdiğini ifade eden Şahin şunları söyledi: “Ağır işte çalışmamam gerekiyor. Benim işim elekte, besleme bunkerinde kırıcıya mal vermek. 2 günde bir işimi değiştirmeye başladılar. Depo temizlemeye gönderiyorlardı. Kırmada çalıştırmaya başladılar. Benim o işi yapmam için gerekli kırma operatörlüğü belgem yok. Zorla çalışacaksın dediler. 3 gün sonra tazminatsız işten atmak için, tehlikeli davranışta bulundu diye tutanak tutmuşlar. İşten atacakları gün benim o işi yapma ehliyetimin olmadığını, işyerindeki görev tanımımın elekçi olduğunu hatırladılar ve mecburen o gün işten atamadılar. Bugün telefonu bahane ederek işten attılar.”
‘PARMAĞIMI KAYBETTİM, ‘SANA BAKACAĞIZ’ DEDİLER AMA...’
Yaşadığı iş kazasında parmağının koptuğunu söyleyen Orhan Gazi Öksüz, “31 Ağustos 2015 günü mesai bitimine 15 dakika kala bant arıza nedeniyle durdu. Vardiya Şefi Umut Yumin bağırdı, çağırdı, hakaret etti. Sistem kapalı diyerek bana arızayı tamir et dedi. Sistem kapatılmamış. Arızayı gidermeye çalışırken aniden çalıştı. İşaret parmağım koptu, orta parmağım yaralandı, kopmaya az kaldı. Önce Çine Devlet Hastanesine, oradan Aydın üniversite hastanesine oradan da Ege Üniversitesi Hastanesine götürdüler. İşaret parmağımı tıraşladılar, yarısını kaybettim. Orta parmağımı kurtardılar. Aynı günün gecesi İnsan Kaynakları Müdürü Serkan Sevinç, Bakım Müdürü Mehmet Korkmaz beni Çine’ye, evime getirdiler. Yolda ‘Şirket sana bakacak. Her ihtiyacın karşılanacak. Şikayetçi olma. Jandarmaya ‘Kendi hatamla oldu de’, dediler. Ben de cahillikten ifademde onların istediği gibi kendi hatamdan oldu dedim. 3 ay boyunca İzmir’e hastaneye gittim geldim. İlk zamanlar yol parası veriyorlardı. 2. aydan sonra onu da vermez oldular, hiçbir maddi yardımda da bulunmadılar. Şimdi de tazminatsız işten attılar” dedi.
‘ÇOCUKLARIMIZ İÇİN SENDİKA ETRAFINDA BİRLEŞELİM’
Polat Maden’in, sendikalaşma başladığında ücretlere zam yaptığını, birtakım iyileştirmeler yaparak yemekhaneyi yenilediğini anlatan işçiler, “Sendikanın yetki alması uzayınca sendikadan kurtuldum havasına girdiler. Kazanılan haklar tekrar gasbedilmeye başlandı. Artık idari binaya gelen yemekle işçilerin yediği yemek farklı. Yemekhanede suyu tuvaletin yanına koydular. Soyunma odalarını kilitlediler. Çalışırken üstümüz terden sırılsıklam oluyor. Tişörtümüzü değiştirmek için güvenlikçinin keyfi yerine gelip soyunma odasını açmasını bekliyoruz. Kaprisleriyle uğraşıyoruz” dedi.
Geçen hafta perşembe günü fabrikada gıda zehirlenmesi yaşandığını belirten işçiler, “Rahatsızlığı hafif olanlara ‘Eve gidin dinlenin’ dediler. 10 işçi zehirlenme nedeniyle hastaneye kaldırıldı. 4 işçi serum verilerek gönderildi. 6 işçiye doktor tarafından 3’er gün rapor verildi. Zehirlenme olayı daha önce de 2-3 kez yaşandı. Yemekten mi yoksa içme suyundan mı bilemiyoruz. Artezyenden çıkan su arıtılmadan içmeye veriliyor. İçme suyu arıtmanın filtresi değiştirilmediği için de yaşanmış olabilir” diye konuştu.
İş arkadaşlarına seslenen işçiler, Polat Maden’in sözüne güvenilmeyeceğinin görüldüğünü belirterek, insanca çalışma koşulları ve insanca bir yaşama yetecek ücret için, çocuklarının ve ailelerinin geleceği için örgütlenme ve sendika etrafında birleşme çağrısı yaptı. Diğer fabrikalardaki işçilerin Polat Maden işçisini beklediğini söyleyen işçiler “Beklemeyi bırakın, örgütlenmenizi hızlandırın. Güç verin ki bu işi hep birlikte başarıya ulaştıralım” dedi.
4 üyelerinin işten atılmasına tepki gösteren GMİS Yetkilisi Yaşar Çama da “Bu sendika düşmanlığıdır, hukuksuz bir uygulamadır. Her gün başka bir şey çıkarıyorlar, işçileri açlıkla terbiye etmeye çalışıyorlar. Bu kavganın kazananı işçiler ve sendikamız GMİS olacaktır” dedi.
SENDİKALAŞMA DİRENİŞLERİ SÜRÜYOR
Çalışma koşullarının düzeltilmesi ve insanca yaşayabilmek için bir ücret talebiyle sendikalaşmak isteyen işçiler, patronların tehditleri ve işten atmalarla karşı karşıya kalıyor.
- İzmir Bornova’da kurulu BATIÇİM’de DİSK/Cam Keramik-İş’e üye olan 10 işçi işten atıldı. Atılan işçiler fabrikanın önüne direniş çadırı kurdu.
- Yine İzmir’de bulunan Meris Tekstil işçileri, TEKSİF’te örgütlendikleri için işten atıldı. İşçiler, işçi kıyımına son verilmesini ve sendikal örgütlülüklerinin tanınmasını istiyor
- Darbe girişimi sonrası Orkide Çiçek Yağı fabrikasına atanan kayyım, fabrikada çalışan 13 Öz Gıda-İş üyesi işçinin iş akitlerine son verdi. İşçiler sendikalı olarak işe geri dönmek için direniyor.
- İstanbul’daki Akkim Yapı Kimyasalları fabrikasında Petrol-İş Sendikasına üye oldukları için 22 işçinin işten atılması üzerine başlatılan direniş devam ediyor. Öte yandan fabrikada çalışan işçilere ise sendikadan istifa etmeleri için baskılar devam ediyor.