Sendikaya karşı güvensizlik ve kırılma patrona yarıyor
Tuzla'da bulunan Mata Automotiv'de 'performans' gerekçesiyle işten atılan ve sendika tarafından hakları korunmayan işçi yaşadıklarını anlattı.
Serap C.
İSTANBUL
Tuzla Organize Sanayi’de bulunan ve Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu araba parçaları üreten Mata Automotiv fabrikasında yaklaşık 5 ay önce işe başladım. Ama ne yazık ki; 5 ayın sonunda akşam vardiyasına gittiğimde daha iş başı yapmadan personel özlük işlerinden çağrıldım. Yanlarına gittiğimde “performans düşüklüğü” gerekçe gösterilerek işten çıkarılacağımı öğrendim.
“Bu değerlendirmeyi neye göre yaptıklarını uyarı, ikaz vermeden nasıl böyle bir şeyin yapıldığını” sorduğumda ise; “Ben bilmiyorum bana gelen talimat bu yönde” diye karşılık aldım. Ve önüme koydukları kağıdı imzalamadan işyeri temsilcisini aradım. “Böyle bir durumla karşılaştım ve ne yapabilirim?” diye sorduğumda temsilciden aldığım cevap karşılaştığım olaydan daha kötüydü. Bana “Henüz 6 ayın dolmadığı için bir şey yapamayız” dedi. “Peki ben durumda ne yapayım? Ne olacak şimdi?” diye sorduğumda sağ olsunlar tüm inisiyatifi bana bırakarak başından savmak için “Ne yapmak istiyorsan onu yap” diyerek telefonu kapattı.
Mata Automotiv 3 gün gibi kısa bir sürede örgütlenip sendikalaşan bir fabrika. Sendika ve temsilcilerin şu anki; durumuna bakıldığında sanki bu mücadeleyi işçilerin birliği ve örgütlü mücadelesi ile değil de tek başına vermişler, sanki tek başına kazanmışlar. Sendika yönetimi şu anda tam bir bürokrat durumda. Temsilcilerle işçilerin arası tam bir hatır gönül işine dönüşmüş. Kişiye göre muamele işçilerin arasında ayrımcılığa yol açmış durumda ve açmaya da devam edecek gibi görünüyor. Şu an fabrikanın durumu, dışarıda örgütlü görünen içeride ise oluşan ve büyüyen örgütsüzlüğü ahkam keserek veya sadece sözle çözülmeye çalışılmasındandır.
Sendikanın bu pozisyonu işçilerin arasında da kırılmalara yol açıyor. İşçilerin hem sendikaya hem de birbirlerine karşı güvensizliği artıyor. Bu durumda işyeri yönetiminin yeni yeni uygulamalarına sebep olmaktan başka bir işe yaramıyor. Herkeste bir tedirginlik varken işten çıkarılma kaygısından kaynaklı işçiler konuşmaya korkar hale gelmişken sendikanın bunu görmezden gelmesi gerçekten tezat bir durum. Maalesef bu işler sadece esip gürlemeyle çözülmüyor. Ülkede işçi aleyhine çıkarılan çıkarılmaya çalışılan uygulamalar ne yazık ki ne işçilerin gündeminde, ne de sendikanın bunu işçilerin gündemine getirme gibi bir çabası var.
3 günlük kısa birliktelikle kazanım sağlayan o işçilerle şu an baktığımız işçiler sanki aynı kişiler değil. İşçiler inançları bastırılmış birliktelik duygusu kırılmış gibiler. Bir yerde bir şey konuşacak olduğunda hemen yanındaki arkadaşın seni uyarıyor. “Aman sakın konuşma, böyle şeyler konuşursan işten çıkarılırsın, bak ben yapmaya çalıştım hemen tek kaldım” gibi uyarıları durumun vahimliğini ne yazık ki gözler önüne seriyor.