Av. Murat Özveri: İşçinin dinlenme hakkı heba ediliyor
Çalışma Ekonomisi doktoru Avukat Murat Özveri, yıllık izin yönetmeliğinde yapılan değişikliği Evrensel'e değerlendirdi.
Hasret Gültekin KOZAN
Kocaeli
Yıllık izin hakkıyla ilgili 2016 yılında çıkartılan kanuna uyum sağlanması için yapılan yönetmelik değişikliği Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre “En çok üçe bölünebilen” ücretli izin süreleri artık bölümler halinde kullanılabilecek. Değişikliği değerlendiren Çalışma Ekonomisi doktoru Avukat Murat Özveri, işverenlere maliyet getirdiği gerekçesiyle işçinin dinlenme hakkı heba edildiğini söyledi.
Yıllık izin yönetmeliğinin değişmesinin zorunlu olduğunu dile getirerek söze başlayan Özveri, “Çünkü öncelikle kanunu değiştirdiler. Kanun, yıllık iznin kullanım koşullarını belirleyen 56. maddedeki yıllık iznin kesintisiz kullanımına ilişkin ilkeyi esneten bir düzenleme getirdi. Daha önce yıllık iznin bölünmezliği ilkesi vardı, en fazla taraflar anlaşarak üçe bölünürdü, birinin en az 10 gün kullanılması gerekirdi. Şimdi, en az 10 gününün kullanılması koşuluyla taraflar anlaşarak yıllık izinlerini bölebilecekler. Aslında bu hüküm, kanunun emredici düzenlemesi olmasına rağmen Yargıtayın bir yanlış içtihadı nedeniyle tarafların anlaşmasına değer verilerek, ‘Taraflar madem anlaşmışlar istedikleri kadar yıllık izin bölünebilir’ diye geçiyordu. Uygulamada yıllık izin, yıllık izin olmaktan çıkmıştı, ücretli mazeret izinleri yerine ikame edilen bir kuruma dönüşmüştü. Hatta uygulamada işveren ‘Kardeşim yıllık izinden mahsup edelim’ diyordu. İşçi de diyordu ki ‘Cenazem var, yıllık izinden mahsup edin’ böyle bir uygulamaydı” ifadelerini kullandı.
‘İŞ SÖZLEŞMESİ HAKLI NEDENLE FESHEDİLEBİLİR’
Türkiye’de yıllık izin kanunda ve doğasına uygun bir şekilde uygulanmadığına dikkat çeken Özveri, yıllık iznin kesintisiz ve ücretli olarak uygulanması gerektiğini söyledi. İşçinin de ne kadar yıllık izin kullanacağını önceden bilmesi gerektiğini aktaran Özveri, “Mümkünse yıllık izin, işçinin dinlenme hakkını gerçekleştirecek dönemde kullanılmalı. Ve her bir yıllık izin, bir sonraki döneme devredilmeden kullandırılmalı. Bunların hiç biri Türkiye’de yıllardır zaten uygulanmıyor. 10 günden aza da bölünüyor, işveren isterse yıllık izin hiç vermiyor, ortada yıllık izin kalmıyor. İşçinin burada en fazla yapabileceği, yıllık izni kullandırtmayan işverene karşı iş sözleşmesini haklı nedenle feshetme hakkını kullanmak” dedi.
GÖRMEZLİKTEN GELİNİYOR
Dinlenme ve boş zamanın lüks olarak görüldüğünü belirten Özveri, “İktisadın bir kuralı vardır zaten, eğer işçinin geliri düşükse boş zaman gerçekten bir lüks olarak kabul edilir, işçi de o boş zamana dönüp bakmaz. İşçinin ücretini öyle bir düşürüyorlar ki, işçi boş zaman isteme gereği duymuyor. Hatta bir sürü işçi, tıpkı kıdem tazminatı gibi yıllık izinlerini biriktirip biriktirip en son fesihte kıdem tazminatına eş değer bir ücret alabilmenin hayallerini kuruyor” dedi. Anayasal temel, vazgeçilmez ve devredilmez dinlenme hakkının, fiilen işletmelere esneklik sağlayabilmek için uygulanmaz hale getirildiğini dile getiren Özveri, “Yıllık izin o kadar devredilmez bir haktır ki, satılamaz, işçi ‘Ben bu süreye ücret istiyorum’ da diyemez, ancak fesihten sonra ücrete dönüşür. Bu kadar katı kurallar koyacaksınız, bir taraftan da bu kuralların esnetilmesini ve uygulanmamasını görmezlikten geleceksiniz… Bu Türk iş yargı sisteminin bir açmazıdır”
‘DİNLENME HAKKI TEMEL BİR HAKTIR’
İzin ve tatillerin, patrona getirdiği maliyetler bahanesiyle işçinin dinlenme hakkının heba edildiğini vurgulayan Özveri, şunları söyledi: “İşçinin dinlenme haklarına dönük, genel olarak baktığımızda, neredeyse 20 senedir işveren belgelerinin tamamında, ‘Bizde bayram tatilleri çok fazla’ gibi işçinin dinlenme sürelerine yönelik ciddi itirazlarını görüyoruz. İzinlerin işverene getirdiği maliyetler yüzünden işçinin dinlenme hakkı heba ediliyor. Oysa dinlenme hakkı temel bir haktır, çok ciddi bedeller ödenerek kazanılmıştır. Hem uluslararası sözleşmelerde, hem Anayasa’da hukuki anlamda, kağıt üzerinde güvencedir. Ama bireysel iş hukukundaki hiçbir güvence, işveren istemediği sürece işlev görmez. İşveren her zaman bireysel iş hukukunu fiili zorunluluklardan yararlanarak; işçinin işten atılma, işsiz kalma, borç ve kredi kartı ödemesi gibi korkuları üzerinden iş yasasının dışında bir gölge iş yasası çıkartır. Mesela şöyle cümleler rahatlıkla kurulabilir; ‘Bu piyasada haftalık çalışma süresi 53 saattir.’ ‘Bu piyasada ayda iki hafta tatil izni verilir.’ ‘Bu piyasada yıllık izin toptan kullandırılmaz’ diyen, kendi kurallarını iş yasasına rağmen koymuş ve çatır çatır uygulayan bir gölge iş hukuku var. Bir görünen gerçeklik, bir de maddi gerçeklik çelişkisidir. Yıllık izin konusundaki yaşadığımız çelişki de bu. Bunları ortadan kaldıracak şey, kolektif iş hukukudur. Ve sendikalı olmayan hiçbir yerde yıllık izinler düzenli olarak uygulanmaz.”