Gıda ve tarım tehdit altında
Küresel ısınma, sadece gıda, su ve çevre gibi temel yaşam kaynaklarını tehdit etmekle kalmıyor, küçük çiftçileri de derinden etkiliyor.
Antarktika'dan kopan İstanbul 4 katı büyüklüğündeki buz parçasının görüntüleri, iklim değişikliğinin neden olabilecekleri konusunda endişeleri arttırırken; 18 Temmuz sabahı İstanbul’da yaşanan yoğun yağış ise iklim değişikliğinin etkilerinin yalnızca kutup bölgelerinde değil, şehirlerde de görülür hale geldiğini gözler önüne serdi.
Küresel ısınma, sadece gıda, su ve çevre gibi temel yaşam kaynaklarını tehdit etmekle kalmıyor, küçük çiftçileri de derinden etkiliyor. Birçok sosyo-ekonomik sorunla mücadele eden küçük çiftçiler, küresel ısınmanın yarattığı küresel iklim değişikliğine karşı da savunmasız durumdalar.
Küresel iklim değişikliklerinden en çok, kırsal alanda, düşük gelir düzeyine sahip küçük ölçekli tarım işletmelerinin yer aldığı yöreler etkileniyor. Çiftçiler giderek ağırlaşan çevre koşulları uyum sağlamakta zorlanıyor.
Küresel ısınmanın başlıca sorumlusu atmosferde sera etkisi yaratan fosil kökenli gazların yoğunluğu. Ve maalesef Türkiye’de (2013 yılı itibariyle) kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtların birincil enerji arzındaki payı yüzde 88. Elektrik enerjisinin yaklaşık yüzde 70’den fazlası fosil yakıtlardan karşılanmakta. Kömürlü¨ termik santrallarının kurulu gücü de 2004’e göre yüzde 77 artmış durumda.
TÜRKİYEYE BEKLEYEN TEHLİKE
Türkiye açısından iklim değişikliği ile birlikte yağışların azalacağı, sıcaklıkların artacağı, sel, kuraklık gibi olayların sıklığının ve şiddetinin artacağı tahmin edildiğine işaret eden CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal şu bilgileri paylaştı: “Neredeyse son 50 yıldır Türkiye’nin her yerinde sıcaklıklar artmaktadır. Yaz sıcaklıkları diğer mevsimlere göre daha fazla artarken, sıcak dönem giderek genişlemektedir. Ayrıca sel, don, fırtına gibi aşırı hava olaylarının sayısı ve şiddeti artmaktadır. İklim değişikliğini durduramazsak son yıllarda Türkiye’nin birçok yöresinde görülen sel baskınları daha sık ve şiddetli bir şekilde karşımıza çıkacaktır”.
TARIM AĞIR DARBE ALACAK
Aynı zamanda Ziraat Mühendisi olan Orhan Sarıbal, Türkiye’de yağmurla beslenen tarım arazilerinin sürdürülebilirliği yüksek olmadığına, tarım sektörünün gittikçe artan oranlarda sulamaya bağımlı hale geldiğine dikkat çekiyor.
Zaten verimi oldukça düşük olan üretimin daha da azalacağını söyleyen Sarıbal şu tespiti yaptı: “Son yıllarda başlıca hububat ülkelerini etkileyen kuraklıklar gıda fiyatlarındaki yükselmenin en önemli nedenleri arasında. Gıda fiyatlarındaki artış pek çok ithalatçı ülkede ‘gıda güvenliğini’ tehdit etmekte. Türkiye’de de İklim değişikliği kaynaklı çoraklaşma ve kuraklıkların ‘gıda güvenliğini’ artan bir şekilde tehdit edeceğini söylemek yanlış olmayacaktır”.
15 YILDA YÜZDE 110 ARTIŞ
Türkiye adeta bir felakete koşuyor. Son 15 yılda sera gazı emisyonlarını yüzde 110.4 artıran Türkiye, dünya sıralamasında ilk 20 ülke arasında yer alıyor. Toplam emisyonlarda kömürün payı yaklaşık yüzde 33 ve kömür kaynaklı emisyonlar yüzde 130 artmış durumda.
Türkiye’nin enerji ihtiyacının 2023’e kadar ikiye katlanacağını öngören hükümet artan enerji talebini yeni kömür santralları inşa ederek karşılamak istemekte.
Dünyada yeni kömür santralları yapımında Çin, Hindistan ve Rusya’nın hemen ardından dördüncü¨ sırada yer alan Türkiye iklim değişikliğini tetikleyecek adımları atmakta kararlı görünüyor. Türkiye’de çoğunluğu yerli kömür kaynaklı 75 enerji projesi uygulama aşamasında olduğuna dikkat çeken CHP vekil Orhan Sarıbal, projeler devreye alındığında Türkiye’nin dünyada üçüncü kömür kullanıcısı haline geleceğine dikkat çekiyor.
TÜRKİYE EN RİSKLİLER ARASINDA
Uluslararası Afet Veri Bankası kayıtlarına göre Türkiye’de 1900-2015 yılları arasında sel ve taşkınlarda 1.399 kişi hayatı kaybederken, 1.8 milyon insan da bu durumdan olumsuz etkilendi. Sellerin ülke ekonomisinde yol açtığı zarar ise 2.2 milyar dolara ulaştı.
Yapılan çalışmalar Türkiye’nin iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek ülkeler arasında olduğu belirtilmekte. Türkiye’yi bekleyen tehlikeler şöyle sıralanıyor:
- Kuraklık
- Su kaynakları ile bitkisel ve hayvansal üretimde azalma
- Sel ve taşkınlarda, sıcak hava dalgalarında ve iklime bağlı göçlerde artış yaşanması,
- Yaz ve kış turizm bölgelerinin değişmesi
- Sıcaklıklardaki artış ve yağışlardaki azalış yaratacağı çoraklaşma
- Ülke ölçeğinde kişi başına su miktarının “su kıtlığı” kategorisindeki ülkeler seviyesine düşmesi.
FOSİL YAKITLARDAN VAZGEÇMEK ŞART
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, “Bu durumdan kurtulmanın tek çaresi vardır. İklim değişikliğine yol açan kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtları kullanmaktan vazgeçmek” dedi. Türkiye’nin bunu yapmaması için bir neden olmadığını, çünkü fosil yakıt kaynaklarının büyük bir bölümünü ithal edildiğini onların yerine kullanabilecek güneş, rüzgâr ve biyogaz gibi kaynaklar açısından Türkiye’nin zengin olduğunu kaydetti. Türkiye’nin iklim ve enerji politikalarının karbon yoğunluğunun azaltılması, yenilenebilir enerjilerinin önünün açılması ve enerjinin verimli kullanımı temelinde yeniden şekillendirilmesi gerektiğini vurguladı. (EKONOMİ SERVİSİ)